Güncelleme Tarihi:
İşte bu noktada, psikolojik kırılganlık ve psikolojik sağlamlık kavramları onları anlayabilmemiz ve desteklememiz için bize önemli bir yol gösterir.
PSİKOLOJİK KIRILGANLIK NEDİR?
Psikolojik kırılganlık, bireyin yaşadığı olumsuzluklara karşı yüksek hassasiyet göstermesi, stresli durumlarda zorlanması ve duygusal olarak dengesiz tepkiler vermesi anlamını taşır. Psikolojik olarak kırılgan olan öğrenciler, küçük bir eleştiriyi bile kişisel olarak algılayabilir, zorluklar karşısında hızla pes edebilir veya başarısızlıkla başa çıkmakta güçlük çekebilirler. Bu durum, akademik başarıdan sosyal ilişkilere, hatta fiziksel sağlığa kadar birçok alanı olumsuz etkileyebilir.
Psikolojik kırılganlığın ortaya çıkmasında birçok faktör etkili olabilir: Genetik yatkınlık, erken çocukluk döneminde yaşanan olumsuz deneyimler, aşırı korumacı ya da ilgisiz ebeveyn tutumları, zorbalığa maruz kalma, düşük öz güven, sosyal destek eksikliği ve geçmişte yaşanan travmatik olaylar kırılganlığı artırabilir. Mesela, aile içinde sürekli eleştirilen, duygusal olarak ihmal edilen veya mükemmeliyetçi bir baskı altında yetiştirilen çocuklar, başarısızlık ya da eleştiriyle karşılaştıklarında ciddi bir duygusal çöküş yaşayabilirler.
HATA YAPMA KORKUSU
Örneğin, derste öğretmen bir soru sorduğunda yanlış cevap verme korkusuyla konuşmaktan çekinen bir öğrenciyi düşünelim. Neden bu öğrenci sorunun cevabını bilmesine rağmen çekinir? Çünkü hata yapma korkusu onun için her şeyin önüne geçer, onun için hata kişisel bir yetersizlik olarak genellenmiştir ve değersizlik inançlarını tetikler. Benzer bir biçimde kırılgan öğrenciler de gözlemleyebileceğiniz diğer davranışlar ise şöyle:
• Sınavdan düşük bir not aldığında, bunu telafi edilemez bir başarısızlık olarak değerlendirir ve genellikle umutsuzluğa kapılırlar.
• Arkadaşları arasında yaşadıkları en küçük dışlanma bile onları derinden etkileyebilir; kendisini sevilmeyen, yetersiz veya yalnız biri olarak algılayabilirler.
• Sosyal durumlarda eleştiri veya şaka yapıldığında, bunu düşmanca bir saldırı olarak yorumlayabilir ve savunmaya geçebilir ya da tamamen içe kapanabilirler.
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK GELİŞEBİLİR
Psikolojik kırılgan öğrenciler, zamanla öğrenilmiş çaresizlik geliştirebilirler. Yani, yaşadıkları olumsuzluklara karşı kontrol güçlerini kaybettiklerini düşündükleri için çaba göstermeyi bırakabilirler. Bu çocuklar, hayatta başarılı olabilecek potansiyele sahip olsalar bile, kendi kapasitelerine inanmadıkları için fırsatları değerlendirme konusunda isteksiz olabilirler. Ancak psikolojik kırılganlık bir kader değildir. Çocukların ve gençlerin bu durumu aşmalarına yardımcı olmak, ailelerin, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin desteğiyle mümkündür. Bunu sağlamakta da psikolojik sağlamlık kavramı önemli bir rol üstlenir.
PSKİOLOJİK SAĞLAMLIK NEDİR?
Psikolojik sağlamlık, kişilerin stres, travma, zorluk ve başarısızlık karşısında esneklik gösterebilmesi, yaşadığı olumsuzluklardan ders çıkararak toparlanabilmesi ve gelişmeye devam edebilmesi anlamına gelir. Psikolojik olarak sağlam kişiler, karşılaştıkları zorlukları bir tehdit olarak değil, aşılması gereken bir engel veya öğrenme fırsatı olarak görürler.
Psikolojik sağlamlık doğuştan gelen bir özellik değildir; zamanla geliştirilebilen bir beceridir. Destekleyici bir aile ortamı, güçlü sosyal ilişkiler, sağlıklı başa çıkma stratejileri ve öz farkındalık, bireyin psikolojik sağlamlığını artıran en önemli unsurlardır. Bu özelliklere sahip öğrenciler, hayatın getirdiği zorluklarla daha etkili başa çıkabilir, başarısızlıkları büyütmeden telafi edebilir ve kendilerine olan güvenlerini koruyabilirler. Psikolojik olarak sağlam bir öğrencinin profili şöyle olabilir:
HATAYI FIRSAT GÖRÜR
• Derste sorulan bir soruya yanlış cevap verdiğinde, bunu bir öğrenme fırsatı olarak görür ve bir sonraki seferde daha iyi bir yanıt verebilmek için çaba gösterir. Yanlış yapmanın büyütülecek bir şey olmadığını bilir.
• Sınavdan düşük bir not aldığında, neden düşük aldığını analiz eder ve bir sonraki sınavda daha iyi bir performans gösterebilmek için bir strateji geliştirir.
• Sosyal bir ortamda reddedildiğinde veya bir grup içine alınmadığında, bunu kişisel bir saldırı olarak görmek yerine, başka arkadaşlarla iletişim kurmaya devam eder.
• Zorbalık veya olumsuz bir durumla karşılaştığında, bunu tek başına çözmeye çalışmak yerine destek aramaktan çekinmez. Öğretmenine, ailesine veya güvendiği birine durumu anlatabilir.
• Eleştiri aldığında, bunu kişisel bir yıkım olarak değil, gelişimi için bir fırsat olarak değerlendirir.
Psikolojik sağlam çocuklar ve gençler, yaşamın getirdiği zorluklara karşı daha dayanıklıdır. Ancak bu özellik sadece bireysel faktörlere bağlı değildir. Aile desteği, öğretmenlerin tutumu ve okul ortamı, bir çocuğun psikolojik sağlamlığının gelişiminde büyük rol oynar.
AİLELER ÇOCUKLARINI NASIL DESTEKLEYEBİLİR?
Güvenli bir bağlanma ortamı oluşturmak, çocukların psikolojik sağlamlığını geliştirmek için atılacak en önemli adımdır. Çocuklar, aile ortamında kendilerini güvende hissettiklerinde, dış dünyadaki zorluklarla başa çıkma kapasiteleri de artar. Aile içinde koşulsuz kabul görmek, eleştirilmeden duygularını ifade edebilmek ve desteklendiğini bilmek, çocuğun ruhsal gelişimini güçlendirir.
Duyguları yönetme becerilerini desteklemek, çocukların psikolojik kırılganlıklarını azaltabilir. Örneğin, çocuğunuz sınav kaygısı yaşadığında “Bu sınav senin için çok önemli görünüyor, kaygılı hissetmen çok normal. Hadi birlikte nasıl daha iyi hazırlanabileceğimizi konuşalım.” diyerek onun duygularını anladığınızı göstermek ve çözüm odaklı bir yaklaşım sunmak etkili olabilir.
Bağımsızlık ve sorumluluk duygusunu geliştirmek, çocukların kendi yaşamları üzerinde kontrol sahibi olduklarını hissetmelerini sağlar. Aşırı koruyucu ebeveyn tutumları, çocukların stresle başa çıkma becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir. Örneğin, ödevini yapmakta zorlanan bir çocuğa hemen yardım etmek yerine, nasıl organize olabileceğini birlikte düşünmek, problem çözme becerilerini artıracaktır.
Başarısızlık karşısında destekleyici bir yaklaşım benimsemek, çocukların hata yapmaktan korkmalarını önler. Psikolojik kırılgan çocuklar genellikle hata yapmaktan kaçınır, çünkü başarısız olmanın onların değerini düşüreceğine inanırlar. Oysa ki, “Hatalar öğrenmenin bir parçasıdır. Hepimiz hata yaparız ve bu bizi geliştirir.” mesajını veren ebeveynler, çocuklarına daha sağlıklı bir bakış açısı kazandırabilirler.
Sosyal becerileri desteklemek, çocukların akran ilişkilerinde daha güçlü olmasını sağlar. Arkadaşlarıyla yaşadığı bir sorunu nasıl çözebileceği konusunda rehberlik etmek, ona yeni bakış açıları sunarak sosyal uyumunu artırabilir. Örneğin, bir arkadaşı tarafından dışlandığını hisseden bir çocuğa, “Sence arkadaşın o gün nasıl hissediyordu? Belki de kötü bir günüydü ve seni yanlış anladı.” gibi sorular yönelterek empati becerisini geliştirebilirsiniz.
OĞRETMENLERE NE GÖREV DÜŞÜYOR?
Destekleyici bir sınıf ortamı oluşturmak, psikolojik kırılganlığı olan öğrenciler için kritik bir faktördür. Öğretmenlerin öğrencilere yönelik tutumları, onların öz güvenlerini ve öğrenmeye olan ilgilerini doğrudan etkiler. Örneğin, bir öğrencinin derse katılımı düşükse, “Neden konuşmuyorsun?” gibi suçlayıcı bir dil yerine, “Senin düşüncelerini duymak isterim, ne düşündüğünü paylaşmak ister misin?” gibi teşvik edici bir yaklaşım kullanmak, çocuğun kendini daha güvende hissetmesini sağlayabilir.
Empati ve duygusal dayanıklılık becerilerini destekleyen etkinlikler yapmak, öğrencilerin stresle başa çıkma becerilerini artırabilir. Örneğin, sınıfta zaman zaman mindfulness (bilinçli farkındalık) çalışmaları yapmak, nefes egzersizleri öğretmek veya stres yönetimiyle ilgili grup çalışmaları düzenlemek, öğrencilerin duygusal esneklik kazanmalarına yardımcı olabilir.
Bireysel farklılıklara duyarlı bir eğitim yaklaşımı benimsemek, psikolojik kırılgan öğrencilerin kendilerini daha değerli hissetmelerine yardımcı olur. Her öğrencinin farklı öğrenme hızına ve tarzına sahip olduğunu kabul etmek, onları akademik başarısızlık hissinden uzaklaştırır. Örneğin, öğrenme güçlüğü yaşayan bir öğrenciye, “Sen de çaba gösteriyorsun ve bu harika! Hadi birlikte daha iyi öğrenebileceğin bir yöntem bulalım.” şeklinde yaklaşmak, çocuğun öz yeterliliğini artıracaktır.
GÜÇLÜ NESİLLER İÇİN...
Bir çocuğun başarısı sadece aldığı notlarla, kazandığı ödüllerle ya da akademik performansıyla ölçülmemelidir. Gerçek başarı, bir çocuğun zorluklarla baş edebilmesi, hayal kırıklıkları karşısında pes etmemesi, sosyal ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi ve kendine güvenle ilerleyebilmesidir. Psikolojik sağlamlık, çocuklarımızın hayata daha güçlü adımlarla devam edebilmeleri için en önemli kazanımlardan biridir. Ancak psikolojik sağlamlık, yalnızca bireysel bir özellik değil, çevresel desteklerle gelişen bir beceridir.
Her çocuk desteklendiğinde, anlaşıldığında ve doğru yönlendirildiğinde, içinde barındırdığı potansiyeli açığa çıkarabilir. Aileler olarak, çocuklarımıza güvenli bir alan sunduğumuzda, duygularını ifade etmelerine izin verdiğimizde ve başarısızlıklarını bir öğrenme fırsatı olarak görmelerini sağladığımızda, onların psikolojik sağlamlıklarını güçlendirmiş oluruz. Öğretmenler olarak ise, öğrencilerimize hata yapma özgürlüğü tanıdığımızda, onları sadece akademik başarılarıyla değerlendirmediğimizde ve duygusal destek sunduğumuzda, onların hayat boyu sürecek dayanıklılık becerileri kazanmalarına yardımcı oluruz.
Unutmayalım, çocuklarımızın bugün aldıkları destek, onların yarın hayata nasıl bakacaklarını ve hangi yolları seçeceklerini belirler. Onlara psikolojik sağlamlık kazandırmak, yalnızca bireysel başarılarını artırmakla kalmaz, aynı zamanda daha dayanıklı, daha empatik ve daha bilinçli bir nesil yetiştirmemize olanak tanır. Geleceğin güçlü bireyleri, bugün onların yanında duran, onlara güven veren ve duygusal gelişimlerini önemseyen aileler, öğretmenler ve toplum sayesinde yetişecektir. Sağlam bireyler, sağlam toplumları inşa eder!
PROF. DR. SEYDİ AHMET SATICI KİMDİR?
Prof. Dr. Seydi Ahmet Satıcı 1987 Çorum doğumludur. Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesinde, yüksek lisans ve doktorası Anadolu Üniversitesinde tamamlayan Prof. Dr. Satıcı şimdiye kadar Anadolu Üniversitesi (2011-2016), Artvin Çoruh Üniversitesi (2016-2022) ve Yıldız Teknik Üniversitesinde (2022-devam ediyor) görev almıştır. Rektör danışmanlığı, yüksekokul müdürlüğü, uygulama araştırma merkez müdürlüğü, bölüm başkanlığı ve anabilim dalı başkanlığı görevlerini gerçekleştiren Dr. Seydi Ahmet Satıcı halen Yıldız Teknik Üniversitesi Senato üyeliği ve Eğitim Fakültesi Yönetim Kurulu üyeliğini yapıyor. Prof. Dr. Seydi Ahmet Satıcı’nın altı binden fazla atıfı vardır. Avrupa Birliği, TÜBİTAK ve Üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinde yürütücü ve araştırmacı olarak 13 farklı projede görev almıştır.
Rehberlik ve psikolojik danışmanlık alanının ülkemizdeki en genç profesörüdür. 2021 yılında TÜBİTAK Teşvik ödülü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından takdim edilmiştir. 60 yıla yakındır verilen bu ödülün de en genç sahiplerindendir. ayrıca Standford Üniversitesi ve Elsevier işbirliği ile hazırlanan dünyada yüzde 2’lik dilime giren en etkili bilim insanı listesine üst üste 4 yıldır giriyor.