Güncelleme Tarihi:
OECD, üye ülkelerde göçmen öğrencilerin eğitim ile ilişkilerini değerlendirdiği ‘Okullarda Göçmen Öğrenciler: Entegrasyon Yolculuğunu Kolaylaştırmak’ raporunu yayımladı. Buna göre, Türkiye’den göçen öğrenciler, OECD ülkeleri içerisinde kendilerini yüzde 93 oranı ile en fazla Finlandiya’da okullarına ait hissediyor. Onu yüzde 87 ile Avusturya ve yüzde 83 ile Hollanda takip ediyor.
OECD, göçmen öğrencilerin ev sahibi ülkelerde kendilerini okullarına ait hissetmekte zorlandığını belirtiyor. Kendini eğitim aldığı ülkede kabul edilmiş hisseden öğrencilerin daha iyi bir akademik performansa sahip olduğuna vurgu yapıyor. Özellikle birinci kuşak göçmen çocukların Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2012’de daha düşük akademik performans gösterdiği, izleyen kuşaklarda aidiyet hissinin artması ile performansların da geliştiği görülüyor. PISA 2012’ye katılan 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin yüzde 12’sini göçmenler oluşturuyor.
DİL BARİYERİ BAŞARIYI ENGELLİYOR
OECD eğitime entegrasyonun önünde en büyük engellerden biri olarak dili gösteriyor. Ev sahibi ülkeye yeni göç eden çocukların büyük kısmı dil bilmiyor. OECD ülkeleri genelinde birinci kuşak göçmen çocukların yüzde 64’ü ve ikinci kuşağın yüzde 41’i evde ve okulda eğitim aldıkları lisandan farklı bir dilde konuşuyor. Bu nedenle PISA 2012 sonuçlarına göre göçmen çocuklar özellikle okuma testlerinde daha düşük bir performans gösteriyor.
GÖÇMENLER DAHA FAZLA SINIFTA KALIYOR
PISA sonuçları okul öncesi eğitime katılan 15 yaş düzeyindeki çocukların okuma, matematik ve fen testlerinde daha başarılı olduğunu gösteriyor. Ancak göçmen çocukların 5’te biri okul öncesi eğitime daha az katıldığı için performanslarının düşük seyrettiği belirtiliyor. OECD, ülkeleri eğitim politikalarının gözden geçirilmesi konusunda uyarıyor. Organizyonun en güncel verilerine göre 15 yaş düzeyindeki göçmen öğrenciler, diğerlerine göre ilk ve ortaokulda 3.4 kat daha fazla sınıf tekrarı yapıyor. Ayrıca göçmen çocukların sosyoekonomik durumlarının akademik performanslarda en büyük farkı yarattığı belirtiliyor. Özellikle göçmen ailelerin çocuklarının ülkelerde dezavantajlı okullarda birikme eğiliminde olduğu, bunun da akademik performansları olumsuz etkilediği vurgusu yapılıyor.
En çok Arjantin’de ait hissediyorlar
OECD, PISA sınavına katılan 65 ülke içerisinde 15 yaş düzeyinde birinci kuşak göçmen çocukların yüzde 91.3 ile en çok Arjantin’de kendilerini okullarına ait hissettiğini gösteriyor. Bu Güney Amerika ülkesini yüzde 89.2 ile Meksika ve 88.1 ile Yunanistan takip ediyor. Ülkesinde en fazla sayıda göçmen öğrenci barındıran ülkelerde de aidiyet hissinin yüksek olduğu görülüyor. ABD’de bu oran yüzde 86.8, İngiltere’de yüzde 84.1, Almanya’da 74.7 ve Avustralya’da ise 81.2. OECD, Türkiye’deki göçmen çocukların okullarına kendilerini ne oranda ait hissettiği ile ilgili veri sunmuyor.
TÜRKİYE’DEN GÖÇENLER FİNLANDİYA’DA MUTLU
Türkiye’den göçen öğrenciler ise OECD ülkeleri içerisinde kendilerini yüzde 93 oranında en fazla Finlandiya’da okullarına ait hissediyor. Bu ülkeyi yüzde 87 ile Avusturya ve yüzde 83 ile Hollanda takip ediyor. Türkiye’den gelen en fazla sayıda göçmen öğrenci barındıran Almanya’da bu oran yüzde 74 olarak görünüyor.
ÖĞRETMENLER HAZIRLIKSIZ
Raporda öğretmenlerin etnik çeşitliliğe sahip sınıflarda yaşadığı zorlukların altı çiziliyor. OECD ülkelerinde çoğu öğretmen sınıflarındaki azınlık öğrencilere eğitim verme konusunda kendilerini hazırlıksız hissediyor. Bu, her düzeydeki göçmen öğrencinin önüne önemli bir engel olarak çıkıyor. Özellikle ülkelerindeki göçmen sayısı son yıllarda artma eğilimi gösteren ülkelerde bu sorunun daha çok su yüzüne çıktığı belirtiliyor.
***
Göçmen öğrenciler için yapılması gerekenler
OECD’nin göçmen çocukların ev sahibi ülkede eğitim hayatıyla daha kolay uyum sağlaması için önerileri ise şöyle:
-Göçmen çocuklara sürdürülebilir dil öğretim desteği sağlanmalı.
-Tüm okullarda göçmen çocukların eğitim alabilmesi için kapasite geliştirilmeli.
-Bu çocukların dezavantajlı okullarda birikmesi engellenmeli.
-Kendi aralarında gruplaşmasının ve not tekrarlarının önüne geçilmeli.
-Göçmen evebeynler yüksek kalitede erken çocukluk eğitimi için cesaretlendirilmeli
-Hükümetler, göçmen ailelere daha fazla destek sağlamalı ve onlara rehberlik hizmetleri sunmalı.
-Kültürel çeşitliliğin değeri topluma gösterilmeli.
-Çocukların gelişimleri takip edilmeli.