Edebiyat çocukların duyularını geliştirir

Güncelleme Tarihi:

Edebiyat çocukların duyularını geliştirir
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2021 09:50

Düşünen, duyarlı, yaratıcı bireylerin yetiştirilebilmesi için, çocukların, bebeklik döneminden başlayarak duyu algılarının uyarılması, düşüncelerinin geliştirilmesi; sevgi ve özgürlük gereksinmelerinin sezinletici uyaranlarla yanıtlanması gerekir. Sanatçılar tarafından, çocuk gerçekliğini önceleyerek yapılandırılmış öğretici-yazınsal yapıtlar, çocukluk ve gençlik döneminde duygu ve düşünce bilinçlenmesinin en etkili uyaranlarıdır.

Haberin Devamı

Dil ve anlam evrenine uygun olarak çocuklara duyma ve düşünme sorumluluğu veren, başka bir söyleyişle “çocuğa göre” kurgulanan yazınsal metinler, hem çizginin ve dilin güzel duyusal (estetik) beğeni uyandıran olanaklarıyla hem de yarattıkları özdeşim örnekleriyle çocuğun gelişim sürecini tümleyen araçlardır. Çocuklar, bebeklik dönemiyle birlikte ailenin bilinçli çabalarıyla duyu algılarını devindiren, kavramsal gelişimlerini destekleyen kitaplarla düzenli biçimde buluşturulmalıdır. Bu buluşmalar, çocuklara en çok sevdiği varlıklarla zaman geçirme fırsatı yaratır. Merak duygusunu ve keşfetme isteğini uyaran, sevgi kaynaklarıyla (anne, baba, kardeş vd.) etkileşimine olanak sağlayan kitaplar, gittikçe çocuğun yaşam alanında yer edinmeye başlar. Çocukta kitap sevgisinin temelleri de bu etkileşimlerle atılır. Çocuklar bebeklikten başlayarak hem ananın hem de Türkçe’nin sütüyle beslenmelidir.

Haberin Devamı

DÜŞÜNCE GÜCÜ ANADİL İLE GENİŞLETİLMELİ
Okulöncesi, çocuklar için ‘görsel okuma’ dönemidir. Bu dönemde renk, çizgi ve sözcüklerin oluşturduğu görsel simgelerle iletişim kurarak anlam oluşturma denemelerine girişen çocuklar için dilsel okuma ve anlama becerisinin temelleri de atılmaya başlar. Görsel ve dilsel anlatım diliyle iletişime yönelen çocukların, kavramsal birikimlerine koşut olarak duygu ve düşünce evrenleri de gelişir, zenginleşir. Erken dönemde başlayan duygu ve düşünce gelişiminin, ileriki yıllarda onların okul başarılarına olumlu etkiler sağlayacağı; bu etkinin, onların yetişkinlik dönemindeki iletişim ve düşünme becerilerindeki verimde de belirleyici olacağı söylenebilir. Yaşamın ilk aylarından başlayarak nitelikli kitaplarla desteklenmiş bir kültürel çevrenin; çocukların kavramsal gelişimine önemli katkılar sağladığı biliniyor. Uzmanlara göre, çocuğun dil gelişiminde biyolojik etkenlerin yanında, çevresel yaşantılar da etkili oluyor. “14-24 aylık çocuklara günlük kitap okuma, çocukların 36 aylık olduklarındaki dil gelişimi ve bilişsel gelişimiyle olumlu yönde ilişkilendirilmiştir” (1) Akıl yürütme, karar verme, sorunlara uygun çözümler üretme ve yaratıcı düşünme gibi zihinsel etkinlikler, bilişsel beceriler olarak adlandırılır. Bilişsel gelişim için bebeklik döneminden başlayarak çocuklara gözlemleme, karşılaştırma, sınıflandırma, uygulama ve eleştiri yapma becerilerini sınayabilecekleri, geliştirebilecekleri ortamların yaratılması beklenir. Çocuğa göre, sanatçılar tarafından Türkçe’nin yaratıcı anlatım olanaklarıyla hazırlanmış kitaplar, bu ortamları yaratan kılavuzlardır. Çocuğun bilişsel gelişimi; kendini, çevresini ve dünyayı anlamasını sağlayan önemli bir zihinsel yetkinleşme sürecidir. Çocukların, dil ve düşünce gelişimi ile bilişsel gelişimleri arasında birbirini bütünleyen güçlü bir ilişki vardır. Çocukların okuduğunu anlama ve anlatma becerilerindeki başarıyı somutlayan, ‘kavram tasarımı’ sürecinin geliştirilmesi, çocuğun duygu ve düşünce eğitiminde temel bir öncelik olarak görülmelidir. Bunun için çocukların düşünce gücünün sınırları, öncelikle kendi anadilinin kavramlarıyla genişletilmeli; çocuğun düşünce dizgesi, öncelikle kendi dilinin söz değerleriyle yapılandırılmalıdır. Çocuğun Türkçe kavram oluşturma yeterliğinin, diğer dilleri öğrenmede de başarıyı belirleyen bir etken olacağı bilinmelidir.

Haberin Devamı

AĞACA ÇIKAN KEÇİNİN DALA BAKAN OĞLAĞI OLUR
Kavramsal yönden gelişmiş insan düşünebilen, yaşamını düşünerek yönetebilen insandır. Kavramsal yönden yoksul insan, yeterince düşünmeyen, düşünemeyen insandır. İnsanı, toplumu örseleyen nice eylemlerin ardında, düşünmeden yapan, düşünmeden karar veren insanların olduğu bilinen bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki demokratik kültür bilincini edinmiş düşünen, duyarlı insanlar; sorunlarını düşünerek, iletişim becerilerini kullanarak çözebilen insanlardır. Çağımızın en temel eğitim sorunu olan düşünen duyarlı çocukların, bireylerin yetiştirilmesinde aileye ve okula önemli sorumluluklar düştüğü açıktır. “Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur” atasözümüzde de özlü biçimde belirtildiği gibi, bebeklik yıllarıyla birlikte ailelerin bilinçli duyarlıkları, ilerleyen yıllarda çocuğun okul ve toplumsal yaşamdaki başarısını belirleyecek bir çaba olarak görülmelidir. İlkokula gelinceye değin, çocukların masal, öykü, anlatı, şiir gibi yazınsal türlerle; tekerleme, sayışmaca, ve bilmece gibi dilsel gereçlerle kurduğu etkileşim, çocuğu, anadilinin özgün anlam kurma olanaklarıyla buluşturur. Yaşam ve insan gerçekliğine yönelik iletiler de sunan bu olanak, çocuğun kültürel ve toplumsal çevresini geliştirir. Öykünülerek edinilen konuşma becerisinin ölçünleşmesini kolaylaştırır. Bu özellikleriyle de anadili öğretimi için bir temel atılmış, ilk evre, çocuğun da özne olduğu doğal etkileşimlerle tamamlanmış olur. İlkokul, çocukların görsel okumadan dilsel okumaya geçtiği bir yaşam evresidir. Bu evrenin temel amacı yalnızca okuma yazma beceri edindirmek değil, okur yetiştirmek olmalıdır. İlkokulun ikinci sınıfından başlayarak çocuklara okuma alışkanlığı, ortaokul yıllarında eleştirel okuma becerisi, ortaöğretim sürecinde de okuma kültürü edindirmeye yönelik eğitsel süreçler işletilmelidir. Çocuk edebiyatı, ilköğretim süreciyle birlikte; okuma kültürü edinmiş, düşünen, duyarlı bireylerin yetiştirilmesinde sorumluluk üstlenir. Çocuğun edebiyat metinleriyle kurduğu iletişim, okul türü öğrenmenin, doğrudan öğretmeye dayalı anlayışından farklıdır. Bu iletişim, çocuğa kendi duygu ve düşünce birikimini kullanma olanağı sağlar. Onu, yazınsal ipuçlarıyla anlam oluşturmaya; yaşamı ve insanı anlamaya çağırır; sezinletici öğrenme sürecinin öznesi kılar. Bu özneleşme; çocuğun öğrenme, bilme, anlama özgürlüğünü yaşaması; yüreğine ve belleğine sorumluluk vermesi demektir. Bilinmelidir ki duygu ve düşünce bilinçlenmesi, çocuğa duyma ve düşünme sorumluluğu verilerek gerçekleşir. Edebiyat, çocuk okura bu sorumluluğu veren estetik eylemin adıdır.

Haberin Devamı

HER KİTAP ÇOCUĞA GÖRE DEĞİLDİR
Şunun iyi bilinmesi gerekir: öğretici olmak, herhangi bir konu hakkında kesin ve tartışılamaz bilgiler aktarmak ders kitaplarının işidir. Edebiyatın amacı, öğretmek değil, duyumsatmak; bilgilendirmek değil, sezinletmektir. Öğretmek, ders kitaplarının; okurun içindeki insanı uyandırmak, okuru insana ulaştırmak da edebiyatın temel işlevidir. Şiddet içerikli, “çocuğa göre olmayan”, bir yetişkinin kendi doğrularını, düşüncelerini çocuklara belletmeye çalışan güdümlü yayınların, çocuk ve gençlerin duygu ve düşünce eğitiminde olumsuz etkiler yarattığı bilinmektedir. Dilsel savrukluklar gösteren, ilkel anlatımlı kitaplarla çocuklarda okuma isteği, ilgisi uyandırılamaz. Bilinmelidir ki her kitap çocuğa göre değildir. Anne, baba ve eğitimcilerin temel sorumluğu, çocuğa göre olan kitapları; ilgi, gelişim ve gereksinmelerini de gözeterek çocuklarla buluşturmak olmalıdır.

Haberin Devamı

(1) Santrock, John W. (2011) Yaşam Boyu Gelişim “Life-Span Development” (Çev. Ed.: G. Yüksel). Ankara: Nobel Yayını, s.172

PROF. DR. SEDAT SEVER KİMDİR?
Çocuk ve gençlik edebiyatının bilimsel bir çalışma alanı olarak yapılanmasına dönük kuramsal çalışmalarıyla bilinen Sever; Türkiye’de ilk olan Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezinin (ÇOGEM) kurucu müdürüdür (2009). 2018 yılında, Türkiye Milli Pediatri Derneği tarafından, çocuk ve gençlik edebiyatı alanındaki çalışmalarıyla çocukların kültürel gelişmesine üst düzeyde katkı sağlaması nedeniyle Onur Ödülü’ne değer bulunan; halen, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü öğretim üyesi olan Dr. Sever, evli ve iki çocuk babasıdır. Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (ÇOGEM) Müdürlüğünü yürüten Dr. Sever’in, bazıları ortak ve yayıma hazırladığı olmak üzere yayımlanmış 16 kitabı ile 50’yi aşkın makalesi, çeşitli dergilerde yayımlanmış birçok söyleşisi bulunuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!