Güncelleme Tarihi:
Her zaman ve her yerde karşılaşabileceğimiz bir gerçektir. Evde, işte, okulda, markette, kütüphanede, otelde, bankada her yerde depremi yaşayabiliriz. Depremlerin oluş zamanını önceden tahmin etmek gibi bir teknolojik imkânımız da bulunmamaktadır. Ne yazık ki ülke olarak bu doğal gerçeği kabul etmekte ve buna göre hazırlıklı olmak konusunda eksikliklerimiz bulunmaktadır.
6 ŞUBAT 2023 DEPREMİNDEN SONRA NELER DEĞİŞTİ?
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında üzerinde en çok konuşulan konu depreme hazırlıksız olduğumuz gerçeğidir. Ayrıca yaşadığımız bu felaketlerden de ciddi anlamda dersler çıkaramıyoruz. Yaşanan felaketlerin sonrasında birkaç ay toplum olarak üzerinde duruyoruz. Aradan zaman geçtikten sonra toplum olarak maalesef unutuyoruz.
23 Nisan 2025’te Marmara Denizinde yaşanan ve Özellikle İstanbul ve çevre illerde yaşayanları tedirgin eden depremle tekrar gündemimize taşınmıştır. Hatta bazı uzmanlar bunu beklenen İstanbul depremi olduğunu, bazıları ise beklenen depremin daha sarsıcı olacağını ifade ettiler. Bununla birlikte insanlar kime ve neye inanacağını bilememektedir. Önemli olan depremi gündemimizde her zaman hem kişisel hem de toplum olarak taze tutmalıyız. Deprem konusu aradan zaman geçince tekrar unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. Unutmamanın en önemli yolu ise deprem okuryazarlığı…
DEPREM OKURYAZARLIĞI SEFERBERLİĞİ Mİ?
Deprem okuryazarlığı, deprem öncesi, esnası ve sonrasında yapılması gerekenleri bilmek, davranış haline getirmek ve çevresindeki insanları bu konu hakkında bilgilendirmek ve bilinçlendirmektir. Deprem okuryazarlığı sadece depremlerin nasıl oluştuğu bilgisini değil aynı zamanda tutum ve davranışları da içerir. Depremi sadece bilgiyle değil tutum ve davranışlarımızla karşılarız ve yönetiriz. Deprem anında eğer sarsıntı esnasında pencerelere koşuyorsak iyi bir deprem okuryazarı olup olmadığımızı sorgulamamız gerekir. Aynı zamanda deprem anında asansöre binmemiz gerektiği bize okullarda derslerde defalarca anlatıldığı halde korku ve panik haliyle asansöre koşuyorsak deprem konusunda eksikliklerimiz vardır. Deprem okuryazarlığı, ülke, toplum ve devlet olarak temel okuryazarlık gibi görülmeli. Nasıl ki ülkemizde cumhuriyet tarihi boyunca bir okuma yazma seferberliği yapılmışsa, artık deprem okuryazarlığına yönelik toplumun tüm kesimlerini kapsayan deprem okuryazarlık seferberliği ilan edilmelidir. Deprem okuryazarlığı bir kültür ve alışkanlık haline gelmelidir.
JAPONYA’DA DEPREM OKURYAZARLIĞI
Japonya’da deprem okuryazarlığı toplumun tüm kesimi tarafından kabul gören bir kültür haline geldi. Japon halkı deprem gerçeğini kabullenerek depreme karşı ciddi hazırlıklar yapıyorlar. Özellikle deprem anında nasıl davranmaları gerektiğini çok iyi biliyorlar. Sağduyulu ve soğukkanlı hareket etmeleri deprem okuryazarlık düzeylerinin yüksek olmasından kaynaklanıyor. Japonya Hiroşima Üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak bulunduğum sırada Japon akademisyenlerden ve eğitimcilerden deprem okuryazarlığı konusunda en çok duyduğum kavram, depreme karşı “toplumsal dayanıklılık” oldu. Japonya’da okullarda küçük yaştan itibaren çocuklara bu çerçevede depremi toplumun ortak sorumluluğu olarak görmelerini sağlayıcı eğitimler verilmektedir. Her ailenin, her sınıfın ve her okulun mutlaka bir deprem planı vardır.
DEPREM OKURYAZARI BİREYLER NASIL YETİŞTİRİLİR?
Küçük yaştan itibaren çocuklarımız deprem konusunda bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmeli. Ailelerin mutlaka acil durum planı olmalı. Ailenin bütün fertleri bu hususta bilgilendirilmelidir. Ebeveynler çocuklarla birlikte deprem çantası hazırlamalı. Çocuklar deprem konusunda eleştirel düşünebilmeli ve şu hususları bilmeli ve sorgulayabilmeli:
• Fay hatlarının nerelerden geçtiğini,
• Depremlerin nasıl oluştuğunu ve etkilerini,
• Güvenilir kaynaklardan bilgi almanın gerekliliğini,
• Deprem öncesinde, esnasında ve sonrasında yapılması gerekenleri,
• Deprem esnasında kitle iletişim araçlarını meşgul etmemeyi.
Okullarda sık sık deprem tatbikatları yapılmalı. Çocukların deprem okuryazarlığı becerilerini geliştirmeye yönelik oyun temelli etkinliklere yer verilmeli. Deprem konusu sadece coğrafya, sosyal bilgiler ve fen bilimleri dersleri ile sınırlı görülmemeli, disiplinler arası bir anlayışla tüm derslerde yer almalı.
PROF. DR. ELVAN YALÇINKAYA KİMDİR?
1979 yılında Kayseri’de doğdu. Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünden 2000 yılında mezun oldu. 2004 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimini, 2009 yılında da Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalında doktorasını tamamladı. Öğretmenliğe 2000 yılında atanan Yalçınkaya, 10 yıl çeşitli ilköğretim okullarında sosyal bilgiler öğretmenliği yaptı. 2014’te doçent ünvanı aldı. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalına öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2013 yılında Japonya Hiroşima Üniversitesi Eğitim Fakültesinde misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 2019 yılında Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalında profesör doktor olarak atandı. Halen aynı üniversitede çalışan Yalçınkaya, evli ve üç çocuk babası.