Çocuklar kelimelerle lego gibi oynayabilmeli

Güncelleme Tarihi:

Çocuklar kelimelerle lego gibi oynayabilmeli
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 30, 2015 01:17

ABD’li çocuk kitabı yazarı ve Disney Press’in baş editörü Kevin Lewis, “Benim misyonum kelimelerle çocukları eğlendirmek. Kafiye-lerle legoları diziyor gibi oyun oynamalarını sağlamak” diyor.

Haberin Devamı

ABD’li çocuk kitabı yazarı ve Disney Press’in baş editörü Kevin Lewis İstanbul’daydı. Sezin Okulları öğrencileriyle buluşan Lewis, etkinlik sonrası Hürriyet İK’nın sorularını yanıtladı. Aralarında Chugga Chugga Choo Choo, My Truck is Stuck, Tugga Tugga Tugboat, Dinosaur Dinosaur, Lot at the End of the Block, The Runaway Pumpkin, and Not Inside This House gibi kitapların bulunduğu birçok çocuk kitabının yazarı, “Benim misyonum kelimelerle çocukları eğlendirmek. Kafiyelerle legoları diziyor gibi oyun oynamalarını sağlamak” diyor.

Sizi çocuk kitabı yazarı olmaya iten neydi?
Ben aslında bir memuriyet işinde filan olacağımı düşünüyordum. Yazar olmadan önce kitap editörü oldum. Scholastic’te (yayınevi) editör olarak işe başladım. Editörken ünlü çizerlere kitap yazdım. Onlar çizerdi, ben hikâye yazardım ama hayalet yazar olarak yazmaya başladım. Sonra bir çizer, “Çok güzel yazıyorsun ben seninle çalışmak istiyorum ama ben Disney ile çalışıyorum” dedi. Disney’e “Scholastic’ten bu editörü transfer edelim” demiş. Daha sonra Disney’den üç kitabım çıktı. Birilerinin zoruyla yazar olmuş oldum, meşhur oldum. Başka şirketlerde editördüm, Disney’e yazarlık yapıyordum. Bunları özel izinle yazıyordum. 2010’dan beri de Disney’deyim.

”En küçükler için yazıyorum. Çünkü dünyayı onların gözünden görmeye yatkınım” demişsiniz. Bu yatkınlık sonradan kazanılan bir şey mi, kişilik özelliği mi?
Sonradan kazandım bu yetiyi. Çocuklar için bir şey yazıyorsak, dünyayı çocukların gözünden görmeliyiz. Mesela, ‘The Lot At the End of My Block’ı yazmadan önce bir gün jimnastiğe gidiyordum. Vinçler inşaat için yolu kapatmışlardı. Oradan çocuklarıyla geçen anneler panik yaparken çocuklar heyecanla vincin hareketlerini izliyordu. Anneleri “Gidelim” dedikçe “Hayır” diyorlardı. Onlarla, onlar gibi heyecanla bir inşaatı izledim. Eve gittim ve bunun hakkında yazacağım dedim. Anneleri göremiyordu ama ben onlar gibi görebilmiştim.

Kitaplarla çocuklara aşılamak istediğiniz bir mesaj, bir misyonunuz var mı?
Eğlence. Eğlenceli olmalı, bazı kitaplar çocuk için çok ciddi. Benim misyonum kelimelerle eğlenmek. Mesaj vereyim bunun sonunda bir ders çıksın değil amacım. Benim misyonum kelimelerle çocukları eğlendirmek. Kafiyelerle, bir oyuncak gibi, legoları diziyor gibi oyun oynamalarını sağlamak. Ben eğleniyorum, eğlenmek için de kelimeleri kullanıyorum. Çocuklara da diyorum ki, “Siz de kelimeleri kullanarak eğlenebilirsiniz”.

Çocuklar objektiftir. Eleştirilerini direkt söylemekten kaçınmazlar. Sizin okurlarınızla ilişkiniz nasıl?
İlişkim üç seviyede: Ben, veliler ve çocuklar. Dolayısıyla benim ilk işim aileleri eğlendirmek. Ailelerin de eğlenmesi lazım çünkü onlar satın alıyorlar. Anneler-babalar onu okuyup keyif almalı ki o keyfi çocuklarına da geçirebilsinler. Birçok aile teşekkür ediyor. “Çocuğum kitap okumuyordu şimdi her gece kitap okutuyor”, bazıları da “Çok kızgınız çocuğum aynı kitabı defalarca okutuyor” diyor. Kitap basit olmalı ki bir ebevyn onun içine girip kendi dünyasını yaratmalı, kendi yaratıcılığını katarak onu işlemekten korkmamalı.

Küçük yaşlara hitap etmenin bir özelliği de onları fark etmeden bile yönlendirebilecek olmanız. Sizin de böyle hikâyeleriniz oluyor mu?
Yaparken bunun farkında değildim. Onlara bu kadar çok okuma zevki aşıladığımı bilmiyordum. Benim kitaplarımı okurlar, sonra daha ciddi kitaplara geçerler bunları da unuturlar diye düşünüyordum. Fakat 11 yaşında bir kızla annesi geldi. Kız utangaçtı annesi getirdi “Sizinle çok tanışmak istiyor. Çünkü siz onun hayatını çok etkilediniz. Küçükken sizin kitaplarınızı okuduğu için şimdi yazar olmak istiyor” dedi. 3, 4 yaşında okuduğu bir kitaptan etkilenip yazar olmak istemiş. Düşündüğümden çok daha fazla küçük çocukların hayatlarını şekillendirdiğimi anladım.

‘Pamuk prenses ve yedi cüceler’, ‘Kırmızı başlıklı kız’ gibi hikâyelerin şiddet içerikli olmaları hâlâ tartışılıyor. Siz bu tartışmalara nasıl bakıyorsunuz?
Bu hikâyeler çok değerli ve bugünün bütün masal dünyasının bazıdır. Oradaki mesajı alabiliriz, yeni bir kitap yazabiliriz. Bugünün dünyasına adapte edebiliriz. Bugüne vahşi gelen şiddet içeriklerini kaldırabiliriz. Bunun yanında “o zaman böyleydi” diyebiliriz. Bu hikâyeler okutulmalı, verdikleri mesajlar alınmalı ve onu okuyan çocuğa izah edilmeli. Mesajları alıp bugüne uyarlayabiliriz. Bu masallar bizim temelimizdir ve çok değerlidir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!