Böcekten tiksinen anne, yılandan nefret eden baba olmayın

Böcekten tiksinen anne, yılandan nefret eden baba olmamak gerekiyor. Öncelikle tüm canlıların yaşama hakkı olduğunu kabul edip çocuklarımızı bu temel yaklaşım ile yetiştirmeliyiz. Evinizde değer verdiğiniz bir saksı çiçek, canlı çiçekler ile güzelleştirdiğiniz balkonunuz, sevgiyle baktığınız muhabbet kuşu, kapının önünde yiyecek verdiğiniz kedi, çocuğun gelişiminde ve çevreye duyarlılığının gelişmesinde olukça önemli.

Okul eğitiminde ise, ilköğretim düzeyinden başlayarak, çevresel etkileri ve çevrenin korunmasını esas alan zorunlu dersler konulması gerekiyor. Çocuklarımıza katı atıkları arabalardan dışarı atmaması gerektiği gibi temizliğe ilişkin basit bilgiler verilirken bilinçli tüketici olarak davranmayı, gördüğü yanlışları ilgili kurumlara şikayet etmeyi, çevresel etkilerin insan ve insan yaşamı dışındaki formları nasıl etkilediğini, savaşların çevresel etkilerini öğreten kapsamlı eğitim programı uygulanmalı.Uygulamalı eğitim vazgeçilemez olup deneysel yöntemlerle dersler verilmeli.

Çocuklar güzel doğal alanlar kadar kirletilmiş ortamlara da götürülerek görsel olarak eğitilmeli. Çöp toplama alanları gösterilmeli, geri dönüşüm ile ilgili yaratıcı çözümler üretmeleri istenmeli ve desteklenmeli. Unutmayalım, eğitilen çocuklarımız çevresine de bu eğitimi aktaracak ve ailelerini de eğiteceklerdir. Eğitim müfredatına hemen alınmasa dahi okullarda acilen çevre kolları kurulmalı. Çocukları teşvik edici çevre ile ilgili yarışmalar düzenlenmeli, algılarının açılması sağlanmalı. Geziler düzenlenip çocukların ilgisi çevre sorunlarına yöneltilmeli.

DERNEKLERİN ETKİNLİKLERİNE KATILABİLİRLER

Çevre sorunları ile ilgilenen ya da doğal hayat ile ilgili çevreci kurum, kuruluş ve derneklerin düzenleyeceği etkinliklerde çocuklar ile birlikte katılımı sağlayacak organizasyonlar yapmaları gerekiyor. Bir konu belirleyerek düzenli olarak resim, şiir, kompozisyon ve fotoğraf yarışmaları organize etmelerinin de eğitim sürecine katkısı olacaktır. Bu etkinliklere beklemeden başlamak belki de resmi kurumları harekete geçirir.

Temiz Çevre Derneği olarak düzenlediğimiz ilköğretim öğrencileri arasındaki yarışmalarda son derece etkili dönüşler aldık. Çocukların katılımı sayesinde ebeveynler de konuyla ilgilenmeye başladı. Halihazırda ailelerin, çocukları vasıtası ile sosyalleştiklerini ve tüm yaşamlarını planladıklarını anladık. Çocukların katıldığı her faaliyet ebeveyni de etken hale getiriyor. Özellikle belediyelerin düzenleyeceği çocuklara yönelik özel çevre günü etkinlikleri, tiyatro çalışmaları eğlendirirken eğitme işlevini de yapar. Okulların katılımının sağlandığı çocuk günleri çok faydalı olabilir.

Belediyenin ya da resmi kurumların ve okulların düzenlediği faaliyetlere katılım daha yüksek oluyor. Bunun sosyolojik nedenlerini tartışmak başka bir sorun. Ancak çevreyi koruma bilincinin oluşturulmasında, özellikle tüm belediyelerin hem sorunu hem gelir kaynağı olan katı atıkların ayrıştırılmasında ve geri dönüşümünde, çocukların eğitiminde çevre günü etkinlikleri adı altında düzenlenecek etkinliklerin çok faydalı olacağına inanıyorum.

YARIŞMALAR ÇOCUĞUN DUYARLILIĞINI ARTIRIYOR

Temiz Çevre Derneği, ‘5 Haziran Çevre Günü’ etkinlikleri çerçevesinde ilköğretim öğrencileri arasında ödüllü yarışmalar düzenliyor. Hazırlanan ödül koşulları, konusu ve verilecekler milli eğitim müdürlüğü onayına sunuluyor ve onaylandığında ilköğretim okullarına gönderiliyor. En çok katılımın resim dalında olduğunu gözlemledik. Bu resim öğretmenlerinin duyarlılığını gösteriyor. Ne yazık ki kompozisyon ve şiir ile ilgili çok yüksek katılım elde edemedik.

Herkesin cep telefonu ile her yerde fotoğraf çektiği günümüzde fotoğrafla katılım yok denecek kadar azdı. Çocuk bir eser yaratmaya çalışırken algısı yükseliyor ve duyarlılığı artıyor. Bu konudaki yarışmaların yaygınlaşması bu nedenle çok faydalı olur. Çevre günleri etkinliklerinin belediyeler ile işbirliği yapmasını diliyoruz. Ne yazık ki ödül töreninde talep ettiğimiz halde belediyeler tarafından cumartesi-pazar çalışılmadığı gerekçesi ile salonlarda ödül dağıtmamıza izin verilmedi. Bunu da bir sitem olarak iletiyorum.

Geleceğimizin varlığı, kaynaklarımızı korumamıza bağlı. Her şey gibi doğal kaynaklarımızın, suyumuzun korunması bilinci; eğitimle başlar. Günümüzde insan nüfus yoğunluğunun çevreyi canlıların ve hatta insanın bile uyum sağlayamayacağı hızda değiştiriyor. Çağımızın en temel sorunu bu. Herkesin duyarlı olmasını diliyoruz.