Bedri Rahmi Eyüboğlu

Güncelleme Tarihi:

Bedri Rahmi Eyüboğlu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2007 09:03

Bedri Rahmi Eyüboğlu kişisel sergileri

Haberin Devamı

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN

 

KİŞİSEL SERGİLERİ

’D’ Grubu, ’Yeniler Grubu’ ve Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’ gibi gruplar 1946/47 yıllarında birlikteliklerini henüz zorla da olsa koruyorlardı. Fakat bu gruplara uzun yıllardır bağlı sanatçılar arasında kendi başına yol tutma istekleri kendini hissettiriyordu. Bedri Rahmi kopmaların başladığı böyle bir dönemde sevdiği bir öğrencisinin resimlerinin geri çevrilmesi üzerine Eren Eyuboğlu’yla birlikte 1947 yılında ’D’ Grubu’ndan ayrıldı. Yoğun bir çalışma temposuyla geçen 1947 yılında portrelerini ilk kez sergilediği kapsamlı bir sergi açan sanatçının bu eserleri, büyük bir etki uyandırdı. Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde açtığı sergi de büyük bir gilgi gördü (1950). Sergiden iki hafta önce, ülkeyi kuruluşundan beri yıllarca yöneten tek parti rejimi, çok partili hayata geçilince, yerini Demokrat Parti’ye bırakmıştı. Bedri Rahmi bu sergide yirmi yıldır elinde toplanan resimlerden 150 tanesini sergiliyordu. Sergide Çorum dönemi resimleri ve folklora dayanan düzenlemelere geniş yer ayırmıştı. Serginin ardından ikinci kez Paris’e, bir süreden beri orada olan eşinin yanına gitti. 1933 yılındaki dönüşünden beri ilk defa yurtdışına çıkıyordu. Müzeleri daha deneyimli olarak bir kez daha dolaşıyordu. Bu sefer en çok dikkatini çeken ilkel kavimlerin sanatını inceleme imkánını bulduğu Insan Müzesi (Musee de I’Homme) oldu. Güzel yararlı olmalı, diyordu Bedri Rahmi Paris dönüşünde. Baş örtüleri hem güzeldir hem de yararlı, kilim de öyledir hem güzel hem yararlı. Sanat eserleri denilen üretimlerin bir işe yaramaları ve belli başlı işler görmeleri düşüncesi bundan sonraki yaşamının yönlendirici kuvvetlerinden birisi olmuştu. Ona göre yararlı olmak güzel olmanın etkisinden hiçbir şey eksiltmiyordu. Çift, Paris’ten döndüğünde Istanbul’da bir sanat galerisinin hazırlıkları da ilerlemekteydi. Böylece Maya Galerisi 1950 yılında Istanbul’a kazandırılmış oluyordu. Bedri Rahmi’nin güzel ve yararlı düşüncesinin ürünleri olan yazma denemeleri de burada sergilenecekti. Aynı yıl Kariye Camii düzenlemesiyle ilgilendi ve Bizans seramiklerini de ilgi alanına kattı. ’Yeni Sabah’ gazetesinde 1951 yılında yazmaya başlayan sanatçı seçtiği konular nedeniyle buradaki yazarlığını sürdüremedi. Daha sonra sayfalarını kendisine açan ’Cumhuriyet’te 1952/58 yılları arasında düzenli olarak yazmıştı. Yazarlık Bedri Rahmi’de bir tutkuydu ama aynı zamanda maddi olarak sıkıştığında sığındığı kapıydı da. Yazarlığını en yoğun olarak resim yaptığı dönemlerde bile bırakmamış, inatla sürdürmüştü. ’Tuz’ isimli üçüncü şiir kitabından sonra ilk düzyazı kitabını, ’Canım Anadolu’yu yayımladı. Bedri Rahmi 1955 yılında, yeni Büyük Millet Meclisi yapısına konulacak resimleri seçecek kurulun başkanlığını yaptı. Bu olay Demokrat Parti döneminin en büyük sanatsal etkinliğiydi. Dönemin sanatçıları Demokrat Parti iktidarının başından beri devlet tarafından tam bir ilgisizlikle karşılanmışlardı. Bunun yarattığı sahip çıkılmama duygusunun etkisiyle maddi yönden hiç de çekici görünmeyen bu uygulamaya büyük ilgi gösterdiler. Sonuçta açılan sergi tam bir fiyaskoyla sonuçlandı ve parti ileri gelenleri hiçbir eserin Meclis’e layık olmadığını açıkladı. Bu olanlar partinin ilgisizliğinin devamı niteliğindeydi. Tüm bunlara rağmen serginin, kıyıda köşede kalmış, unutulmuş birçok sanatçıyı tekrar harekete geçirmesi açısından olumlu yanı da olmuştu. Bedri Rahmi 1953-1960 yılları arasında büyük boyutlu mozaikler üzerinde çalıştı. Üretilen standart boyutlu yassı cam mozaiklerle yaptığı denemelerini giderek geliştirdi. 1958 Uluslararası Brüksel Sergisi’ndeki Türk pavyonu için Eren Eyuboğlu’yla yaptığı 227 metrekarelik düzenlemeyle altın madalya aldı. Istanbul Manifaturacılar Çarşısı ve 4. Levent Sitesi duvarlarını süsleyen seramik panolar ve Istanbul Hilton Oteli’nin duvar resimleri yaptığı diğer büyük boyutlu duvar resimleridir. Bedri Rahmi ilk deneyimlerinden beri resim sanatının geleceğini mimarlıkla birleşmesinde görmüştür. Bu görüşü doğrultusunda duvar resimlerinin her türlüsünü yapmıştır.

Haberin Devamı

 

YURTDIŞINDA

 

Haberin Devamı

Sanatçı Brüksel sergisinden beri çalışmalarını yurtdışında sürdürmeyi düşünüyordu. 1961’de aldığı Rockfeller bursuyla, eşiyle beraber, aradığı bu olanağı buldu. Önce Paris’e sonra da Amerika’ya giderek iki yıl geçirdiler. Amerika’da farklı teknikler öğrendi. Orada ’arkalik’ boyalarla çalışmaya alışmıştı. Hem daha rahat resim yapıyor hem de resimleri çabucak kuruyordu. Çok farklı ve çeşitli renkler kullanma olanağı da vardı. 1954 yılında Amerika’da renk konusunu ele alarak üzerinde yoğun bir biçimde düşünmeye başladı. Sanatçı bilinmeyen, kimselerin görmediği renklere ulaşmak için çeşitli deneylere girişiyor ve malzeme üzerinde alışılmadık yöntemler uyguluyordu. ’Bedroslar’ dizisi bu koşullarla ortaya çıktı. Amerika dönüşünde Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde açılan ilk sergisi, öne sürdüğü görüşlerle yaptığı resimlerin uyuşmadığını gösteriyordu. 1969 yılında Sao Paolo Bienali’nde onur ödülünü alan sanatçı dönemin siyasal gelişmelerini de dikkatle izlemekteydi. 12 Mart uygulamalarında ağabeyi Sabahattin Eyuboğlu’nun gözaltına alınmasından oldukça etkilendi. 1971 yılında toplumsal içeriği yoğun olan resimler yapmaya başladı. 1972 yılında 33. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde birincilik ödülü aldı. Bedri Rahmi 25 Eylül 1975 günü bir süredir boğuştuğu kansere yenik düştü. Sanatı Bedri Rahmi Akademi'de aldığı ilk eğitiminden sonra temel bilgilerini Paris'te AndrZ Lhote'un akademisinde edinmesine karşın onun kübist ve yapımcı (konstrüktif) yaklaşımını benimsememiş, Dufy ve Matisse'i kendine daha yakın bulmuştu. Paris'ten döndükten sonra Anadolu gezilerinde gittiği Edirne ve özellikle de Çorum’da yaptığı resimler ve Istanbul görünümlerinde Dufy'nin renk ve çizgi anlayışının etkileri görülür. Zamanla bu etkiden sıyrılarak halk sanatını sağlam bir kaynak olarak görmeye başlamıştı. Halk sanatından yola çıkarak yeni anlatım biçimleri aradı. Anadolu kilimlerinin geometrik, soyut biçimleri, çini, cicim, heybe, yazma ve çorapların bezeme düzeni ve renk uyumlarını kaynak olarak kullanmış, motifin ağırlık kazandığı süslemeci bir tutumla resimler yaptı. Iki yıl kadar süren ABD gezisinden sonra değişik malzemelerden yararlanarak soyut resimler ve renk düzenlemelerine yönelmişse de son yıllarında yeniden eski konularına döndü. Kemençeciler, gecekondular, hanlar, kendi portreleri, balıklar ve kahvelerle, yeni renk ve doku deneyimlerinden de yararlanarak, doğaya eğilişin ustaca ve yetkin örneklerini verdi. Çağdaş resim öğelerini de içeren bu çalışmalarında, konu soyuta yaklaştığı oranda, resmin de bir tür "nakış"a dönüştüğü izlenir. Halk sanatının masal, şiir, destan ve şiir gibi her türüne karşı duyduğu hayranlık, şiirlerine de yansımıştı. Halk dilinden ve şiirinden aldığı öğeleri kendine özgü bir biçimde kullanarak halk diline yaklaşma çabasını sonuna dek götürmüştü. Bu nitelikleriyle şiirleri, resimleriyle büyük bir benzerlik gösterir. Akıcı, rahat bir dille kaleme aldığı gezi ve deneme yazılarında ise sürekli gündeminde olan halk kültürü, halk sanatı konularındaki görüşlerini sergilemiştir.

 

Haberin Devamı

YAYINLANMIŞ KİTAPLARI İÇİN TIKLAYIN

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!