Vücudumuzun sinsi katili Hipertansiyon

Güncelleme Tarihi:

Vücudumuzun sinsi katili Hipertansiyon
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2008 00:00

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Özerkan, hipertansiyonun (yüksek kan basıncı) Türkiye’de en önemli toplum sağlığı problemlerinden biri olduğunu söyledi.

Ülkemizde her üç erişkin kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğunu belirten Prof. Dr. Özerkan, "Hipertansiyon son derece sinsi bir hastalıktır. Genelde şikayete neden olmaz, bu nedenle çoğu insan tansiyonunun yüksek olduğunun farkında değildir. Baş ağrısı, çarpıntı, kulaklarda uğuldama, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi belirtiler gösterir. Tedavi edilmediğinde kalp krizi, beyin felci, böbrek yetmezliği ve körlüğe sebep olabilir" dedi.

ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ

Özellikle hipertansiyonla birlikte şeker hastası olan, sigara içen ve fazla alkol kullananlarda bu rahatsızlıkların erken yaşlarda ortaya çıktığını ve daha ciddi seyrettiğini vurgulayan Prof. Dr. Özerkan, erken teşhis ve tedavi ile bu risklerin önemli oranda azaltılabileceğini de belirterek şunları söyledi:

"En az iki ölçümde büyük 140, küçük 90 mmHg’nın üstünde ise hipertansiyon tanısı konabilir. Kan basıncı yüksek olan 100 hastadan 95’inin asıl nedeni bilinmemektedir. Bu kişilerin genelde anne, baba, kardeşlerinde de hipertansiyon olduğu, tuz tüketimlerinin fazla olduğu 30-50 yaş arasında tansiyonlarının yükselmeyle başladığı, kilolu ya da kilo almaya eğilimli oldukları hareketsiz bir yaşam sürdükleri, stresle kolay baş edemedikleri dikkat çekmekte. Hipertansiyon tedavi edilebilen bir hastalıktır. Kan basıncını düşüren ilaç dışı yöntemler ki, bunlar aşırı alkol ve tuz tüketiminin kısıtlanması, aşırı gerginlik ve stresten uzak durulmasıdır. Kan basıncı alınan tüm bu önlemlere karşın hala yüksek ise ilaç tedavisi gereklidir. Yüksek tansiyon ömür boyu süren bir hastalıktır."

İzmİr en yaŞlI kent

EGE Geriatri Derneği’nin, ilk kez düzenleyeceği ’İleri Yaş Sempozyumu’ öncesinde, yaşlı nüfus barındırma oranı baz alındığında, İzmir’in birinci sırada olduğu ortaya çıktı. Milletvekili Nükhet Hotar, Prof. Dr. Kemal Kılıçdaroğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da konuşmacı olarak katılacağı, 20-21 Mart tarihinde düzenlenecek sempozyumda, ’İzmir kent olarak yaşlıların taleplerini karşılamaya hazır mı?, ’Yaşlılarla ilgili bir proje hazırlığı var mı?’ gibi konu başlıklarını tartışmaya açılacağı belirtildi.

ORTALAMANIN ÜSTÜNDE

Tepecik Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sevnaz Şahin, dernek olarak amaçlarının yaşlıların yaşam standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunmak olduğunu belirterek, "Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaş ortalaması yükseliyor. İzmir de bu ciddi artışta başı çeken illerden biri. Ortalama yaş Türkiye’de 28 iken, İzmir’de 32, Karaburun’da ise 42. Bu, sosyal, kültürel ve sağlık alanındaki taleplerini ciddiye almamız gereken önemli bir kitle olduğuna işaret ediyor. Düzenleyeceğimiz sempozyum ile bu talepleri yanıtlama noktasında bir ilerleme sağlamak amacındayız" diye konuştu.

İlerleyen yaşlarda doğurganlık azalıyor

EGE Üniversitesi Aile Planlaması ve İnfertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi Uzman Doktoru Gülnaz Şahin, ilerleyen yaşla birlikte doğurganlığın azaldığını belirtti. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde kadınların iş yaşamı, maddi kaygılar gibi nedenlerle gebelik planlarını ertelediklerini anlatan Dr. Gülnaz Şahin, "Burada ana sorun yaşla beraber yumurta sayısının ve yumurta kalitesinin azalmasıdır. Yıllar içinde sabit sayıdaki yumurta hücreleri yerine yenileri gelmeyecek şekilde kaybolur. Bu kayıp hızı özellikle 30’lu yaşların başından itibaren belirginleşmekte, 35 yaş sonrası kayıp hızı artmakta ve 40’lı yaşların başında daha da hızlanmaktadır.

Rehabilitasyon süreci iyileşmeyi hızlandırıyor

EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilimdalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sibel Eyigör, meme kanserinin tedavisinde rehabilitasyonun hayati önemde olduğunu söyledi. Kadınlarda en sık görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu hatırlatan Eyigör, "Meme kanserinin tedavisi, ağrı, şişlik ve hareket kısıtlanması gibi sorunlar yaratabilmektedir. Hastaların günlük yaşama daha iyi adaptasyonu için rehabilitasyon sürecinin büyük faydaları olduğu bilinmektedir. Tedavi sürecinde rehabilitasyonun, omuz ve kolun fonksiyonel kullanımını sağlamak, hastanın günlük aktivitelerine en kısa zamanda dönmesini sağlamak gibi son derece önemli işlevleri var" diye konuştu.

Sağlık ocağına arsa bağışı

MANİSA’nın Selendi İlçesi’nde 95 yaşındaki Ramazan Çetin ile oğlu Dursun Çetin’in, İl Özel İdaresi’ne bağışladığı 500 metrekarelik arsaya sağlık ocağı yapımı için çalışmalara başlandı. Selendi’de, 280 metrekaresi kapalı toplam 500 metrekare alan üzerine kurulacak, 3 katlı ve 400 bin YTL’ye mal olacak sağlık ocağının temeli Manisa Valisi Refik Arslan Öztürk, Manisa AKP milletvekilleri Hüseyin Tanrıverdi, Mehmet Çerçi, İsmail Bilen, İl Genel Meclis Başkanı Hayrullah Solmaz, AKP İl Başkanı Dursun Ali Yıldız, Kula Kaymakamı ve Selendi Kaymakam Vekili Muzaffer Şahiner, Selendi Belediye Başkanı AKP’li Mürsel Uçan ve çok sayıda vatandaşın katılımıyla atıldı. Binanın bir yıl içerisinde tamamlanacağı belirtildi. Böylece, yıllardır kiralık yerlerde hizmet veren Selendi Sağlık Ocağı’nın kendi binasına kavuşacağı kaydedildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!