Pazar Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Pazar Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ot tutkunu başkan

ESİAD'ın yeni patronu olan Deniz Taner, iş yaşamındaki başarılarının yanı sıra Ege mutfağının vazgeçilmezi olan bitkileri toplayıp pişirmekten büyük zevk alıyor.

ELEKTRİKLİ motorlar ve ev aletleri sektörünün önde gelen firmalarından Faz Elektrik'in sahibi Deniz Taner, Ege Sanayici İşadamları Derneği'nin yeni patronu. Makina mühendisi olan 51 yaşındaki Taner'i, farklı bir yönüyle tanıtmak istiyoruz. Taner'in en büyük hobisi, Ege mutfağının vazgeçilmezi olan radika, sarmaşık, ebegümeci, ısırgan ve benzeri bitkiler. İzmirli olan Taner'in bu hobisi çocukluk yıllarına ve doğaya olan tutkunluğuna dayanıyor. Bu kültürü yaşatmak ve yaymak isteyen Taner, bir de kitap yazmayı planlıyor. Doğal besinlerle sağlıklı beslenmenin önem kazandığı günümüzde Taner'le, saray mutfağında da ayrı yeri olan otların mutfağımızdaki ve kültürümüzdeki yerini, önemini konuştuk.

BİTKİLERE merakınız nasıl başladı?

İZMİRLİ olup da ot sevmeyen yoktur. Ben de İzmirliyim ve ot yemeklerini çok seviyorum. Çocukluğumdan beri de doğaya çok meraklıyım, otlarla haşır neşir olmak bana büyük zevk veriyor. Bu yenir mi, yenmez mi diye araştırdıkça yeni bilgiler öğreniyorsunuz, yeni lezzetler tadıyorsunuz. Tabiatın sebzeleri bitkilerle haşır neşir olmaktan büyük keyif alıyorum. 15 yıl öncesine kadar pikniğe bağa bahçeye gittiğimde, dolaşırken hep ot toplardım. Ama son 15 yıldır özellikle ilgileniyorum, hepsinden örnekler alıyorum, onları kurutup arşivliyorum. Bu konudaki tüm kitapları okuyorum. Yoğun iş yaşamındaki stresi ancak böyle atıyorum. Otlarla haşır neşir olmam belki de doğaya olan tutkumdan kaynaklanıyor.

BU bitkileri toplamak için nelere gidiyorsunuz?

ÖZELLİKLE Tire, Söke, Urla, Karaburun taraflarına gidiyorum. Hem uzun yürüyüşler yapıyorum, hem de doğayla baş başa kalıyorum, iş yaşamındaki stresi ancak böyle atıyorum. Topladığım otları akşam evde pişirip yiyoruz. Söke, Tire ve Urla pazarlarına da çok sık gidiyorum. Çünkü buralarda çok fazla ot çeşidi bulmanız mümkün. Hatta ot satan köylüler de artık beni tanıyor. Çoğu kez köylüleri bir şekilde kandırıp, ot toplamaya götürdüm. Onlardan yeni ot çeşitlerini ve yemeklerinin nasıl yapıldığını öğrendim. Bu kültürüm o köylüler sayesinde çok gelişti. Batı Anadolu florası çok zengin. Yüzlerce çeşit bitki var. Bu bitkileri yakından tanımak ve incelemek çok keyifli. Onlarla ilgili her yeni bilgi beni heyecanlandırıyor.

DOĞAL besinlerle beslenme günümüzde çok önem kazandı. Bu nedenle Ege mutfağının vazgeçilmezi olan otları tercih ediyor. Sizce bunun nedeni ne?

ARTIK yaz kış her tür meyve ve sebzeyi bulabiliyoruz. Ama bunların neredeyse yüzde 90'ı hormonlarla, ya da kimyasal gübrelerle yetiştiriliyor. Oysa otlar, doğanın insanlara sunduğu bir hediye, mucize. Son yıllarda herkes, (Ekolojik tarım) diye tutturdu. İşte bu ekolojik tarım. Bu otları insanlar yetiştirmiyor, doğada kendiğiliğinden yetişiyor. Yağmur suyuyla, doğal gübreyle yetişiyor. Yıllardır yenip, denendiği için yan etkisi yok. Üstelik pek çok yararı da var. Hem lezzeti, hem de içerdiği vitamin ve minerallerle çok değerli yiyecekler. Örneğin radika, sarmaşık, ebegümeci, tilki kuyruğu, saray mutfağında da çok ayrı bir yeri olan şevket-i bostan. Bunların çok lezzetli yemekleri olur. Hepsinin tadı, lezzeti birbirinden güzel ve çok özel yemekler.

BİTKİLERİN şifalı yönleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

BU konuda da bir çok bilimadamı çalışma yapmış. Çok değerli kitaplar var. Ben bu konuyla yakından ilgilenmiyorum. Halk arasında, şu bitki tansiyona iyi geliyor, şu bitki şu hastalığa iyi geliyor diye kulaktan kulağa pek çok şey yayılıyor. Herkes herşeyi kaynatıp içiyor. Bu kesinlikle doğru değil. Hatta çok sakıncalı. Benim bu konuda okuduğum bilimsel kitaplardan öğrendiğim şey şu, bu bitkiler ulu orta yenip içilmez.

BU konuda bir kitap yazmayı planlıyorsunuz. Nasıl bir kitap olacak bu?

EGE'nin özellikle de Batı Anadolu'nun florası çok zengin. Benim yenen bitkiler arasında tanıdığım, bildiğim 70'den fazla çeşit var. Bu bitkiler Egeliler'in ve Ege mutfağının da vazgeçilmezi. Bu kültürü tanıtmak ve yaymak istiyorum. Bunun için bu otlarla ilgili bulduğum tüm kitapları topluyorum, okuyorum. Topladığım ve kuruttuğum otları arşivliyorum. İş yoğunluğumu biraz hafifletmeyi planladığım önümüzdeki yıllarda, kitabı yazacağım. Otlarla ilgili erişebildiğim her tür bilgiye yer vereceğim bu kitapta, yemek tariflerine de.

BİR başka merakınızın da Batı Anadolu'yla ilgili eski kitaplar olduğunu biliyoruz.

ÖZELLİKLE yurtdışı seyahatlarimde mutlaka bir zaman yaratıp, kitapçıları geziyorum. Batı Anadolu'yla ilgili tüm kitapları alıyorum ve okuyorum. Hatta latince bile olsa alıyorum. Batı Anodolu tarihi ilgimi çekiyor. Adeta Batı Anadolu kitapları kolleksiyonu oluşturdum. Çok kitap okumaktan gözlüklerimin numarası her yıl biraz daha artıyor.

TANER'DEN İKİ YEMEK TARİFİ

Isırgan, arapsaçı makarna ograten

Malzeme: 1/2 kilo arapsaçı, 1 bağ ısırgan, 1/2 adet pırasa, 1 paket fırın makarna, 750 gram süt, 2 çorba kaşığı un, 1/2 su bardağı rendelenmiş taze kaşar, tuz

Yapılışı: ISIRGAN ve arapsaçları yıkanıp, doğrandıktan sonra ince kıyılmış pırasayla birlikte, 3 çorba kaşığı zeytinyağı konulmuş tavada kavurulur. Bir tencerede makarna haşlanır. Makarnalar süzüldükten sonra payrekse çıkarılır. Kavrulan sebzeler makarnaya katılır, iyice karıştırılır. Bir başka tencerede de un bir kaşık zeytinyağında kavurulur, süt ve tuz eklendikten sonra sonra koyulaşıncaya dek pişirilir. Sosun yarısı makarnaya eklenip iyice karıştırılır. Kalan sosu da en üste yayıp, üzerine kaşar serpilip fırına verilir.

Ebegümeci çorbası

Malzeme: YARIM kilo ebegümeci, 4 bardak tavuk suyu (yoksa 4 su bardağında bir tablet tavuk suyu eritilir), 1 çorba kaşığı zeytinyağı, 2 diş sarımsak, 1 demet ince kıyılmış maydanoz veya kerevizin körpe yaprakları, 1 tutam tuz ve karabiber

Yapılışı: EBEGÜMECİNİN sapları ve yaprakları ayırılıp yıkanır. Tavuk suyuna ince ve küçük küçük doğranmış ebegümeçleri eklenip 10 dakika kaynatılır. Bir başka tavada ezilmiş sarımsak ve tuz zeytinyağında pembeleşinceye kadar kavrulur. İnce doğranmış maydanozları da tavaya konulur, tuz ile karabiber eklenip, püre kıvamına gelene dek pişirilir. Bu karışım kaynamakta olan tavuk suyuna eklenip 3 dakika daha pişirilir. İstenirse, küp şeklinde doğranmış ve kızarmış ekmek, ya da minik kızarmış top köfteler de üstüne eklenebilir.

Kimdir?

DENİZ Taner, 1949 yılında İzmir'de doğdu. Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde makine mühendisliği eğitimi gördü. Halen Bornova'da faaliyetlerini sürdüren Faz Elektrik Sanayi ve Ticaret'i kurdu. Ege Sanayici ve İşadamları Derneği'nin kurucularından olan Taner, geçtiğimiz ay yapılan seçimlerde derneğin Yönetim Kurulu Başkanlığı'na seçildi. Evli ve iki oğan çocuk sahibi Taner, aynı zamanda Bornova Rotary Kulübü üyesi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!