Ege Cansen: Gülen ve Babuna

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Hayatı, siyah ve beyaz olarak görenler için peşinen açıklayayım. Bu yazı, Gülen ve Babuna hareketlerinden yanadır. Dolayısıyla kimsenin, makaleyi baştan sona okuyup, benim kimden yana tavır koyduğumu anlama zahmetine katlanmasına gerek yok. Hayatı, tüm renkleriyle ve her rengin sonsuz sayıdaki tonuyla ‘‘gerçekten olduğu gibi’’ görenler ise, maalesef yazıyı sonuna kadar okumak ve düşünmek zorundalar.

* * *

Fethullah Gülen, son yirmi yıl içinde Türkiye'de ortaya çıkmış en önemli ‘‘sivil hareketin’’ önderidir. Gülen hareketi, gerek yurtiçinde gerek dışında inanılmaz işler başarmıştır. Bu kadar büyük işler başaran bir sivil hareketin önderinin ‘‘din adamı’’ olması ise çok doğal. Çünkü, bu milletin kimliğini belirleyen bir numaralı öğe ‘‘İslam’’dır. İki numaralı öğe ise ‘‘Türk’’ olarak bilinmekten mutlu olmaktır. Unutulmasın ki, ‘‘millet’’ kelimesinin kök anlamı da ‘‘din’’dir. Nitekim Osmanlı'da aynı milletten demek, aynı dinden demektir. Müslüman milleti, Rum milleti, Ermeni milleti, Yahudi milleti vs. deyimler, aynı dine (mezhebe) mensup insanlar topluluğu anlamına gelir. Gülen, ‘‘Nur’’ ekolünden gelir. Nurculuğun ülküsü (vizyonu) ‘‘dininle müftehir, fenne inanmış, medeni Müslüman bir toplum’’ yaratmaktır (Bu tanım bana aittir). Nurculuk, her dini ve siyasi harekette olduğu gibi, esas olarak ‘‘imtiyazsız kitlelere’’ dayanır. Onları örgütlemeyi ve muktedir kılmayı hedefler.

Gülen'in kasetlerinde yer alan ve gizli bir örgüt liderinin sözlerine benzeyen ‘‘mülkiyeye ve adliyeye sızmak’’, ‘‘devlet ele geçirilecekse, yapılacak iş odur’’ ve benzeri ifadeler, her duyanı dehşete düşürecek kadar ‘‘antidemokratik’’tir ve karanlık amaçların var olduğu kanaati vermektedir. Ancak Gülen ve ona gönül verenler (hadi cemaati diyelim) eylemleriyle son 20 yıldır çırılçıplak ortadadır. Gülen bu sözleri gizli değil, açık bir ortamda söylemiştir. Yine de hangi bağlamda ve ne kasıtla söylediğini anlayabilmiş değilim. Eğer bir inancın ve davranış biçiminin bu ülkede yaygınlaşması ve hatta ‘‘egemen olmasını’’ kastediyorsa, bu arzuyu sosyolojik olarak anlayabilirim. Yok hedef, ‘‘cemaat/örgüt’’ olarak devleti içeriden ele geçirmekse, bunu kabul edemem. İş o zaman mahkemeye gider. Her şeye rağmen, Gülen ‘‘sivil hareketinin’’ Türkiye için çok büyük bir kazanç olduğuna inanıyorum.

* * *

Gülen bombasının patladığı gün, Babuna kampanyası da havaya uçtu. Dr. Oktar Babuna lösemi hastasıdır. Tedavisinde kullanılmak üzere ‘‘uygun ilik’’ aranmaktadır. Uygun ilik bağışlayıcısı, muhtemelen soydaşları arasından çıkacaktır. Ancak görülür ki, Türkiye'de kemik iliği veri bankası yoktur. Dolayısıyla, lösemiye yakalanmış, çoğu çocuk hastaların bir ümidi olan, ilik nakli yöntemi pek kullanılamamaktadır. Hasta Babuna, şöhretli bir hekimin oğludur. Kendisi de bir beyin cerrahıdır ve çok yakışıklıdır. Çevresi geniştir, arkadaşları kuvvetlidir. Babuna'nın arkadaşlarının ateşlemesiyle bir ‘‘sivil girişim’’ (devlet dışındaki bireylerin, toplumsal bir sorunun çözümüne katkıda bulunmak üzere inisiyatif kullanması) başladı. Hareket, bir kampanyaya dönüştü. Kampanyayı yönetenler, ‘‘bana güven, gerisini merak etme sen’’ ve‘‘oldu bir kere’’ veya ‘‘mecburuz artık’’ gibi ‘‘alaturka’’ tekniklere başvurdularsa da olağanüstü başarılı oldular. Çünkü medyayı çok iyi kullandılar. En önemlisi, Türk insanına, kendini aşma fırsatı sundular. Toplumda bir dayanışma ruhu yarattılar. Kampanya yoluna girmiş, ancak sonuca ulaşamamışken ‘‘derin devlet’’ taarruza geçti ve girişim acımasızca tahrip edildi. Bu işi hiç anlamadım.

SON SÖZ: Ben iyiye iyi demem, eğer onu devlet yapmamışsa.



Yazarın Tüm Yazıları