Editör

Güncelleme Tarihi:

Editör
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2006 00:00

Astronomi Yaz Kampı

Çanakkale 18 Mart Üniversitesinin Ulupınar Gözlemevi iik dönem astronomi yaz kampı düzenledi. Kampın ilk dönemi 28 Ağustos-03 Eylül arası; ikinci dönemi ise 04- 10 Eylül 2006 tarihleri arasında birer haftalık olarak yapılacak. Doğanın içinde yer alan Gözlemevi’ni yerinde görmek, güncel astronomi konularını teleskop başında uygulamalı olarak öğrenmek, gündüzleri doğa içinde yürüyüşler yapmak, fotoğraf çekmek isteyenleri, Gözlemevi yöneticileri kampa çağırıyor.

Üniversiteden yapılan açıklama şöyle: Bir haftalık kamp döneminde beş gün boyunca 10 saat teorik 20 saat uygulama olmak üzere toplam 30 saat ders yapılacak, hafta sonu, başta Truva olmak üzere yörenin en önemli arkeolojik alanları ve Çanakkale Savaşı savaş alanları rehber eşliğinde gezilecek. Kurs sonunda katılımcılara bir katılım belgesi verilecek. Katılımcılar her gece kendileri için hazırlanan özel sunumlardan sonra, gece yarısına kadar gözlem ekipleri ile beraber teleskop başında uygulamalara katılacak ve gözlemcilerle sohbet edebilecek.

Derslerin içeriğinde şunlar bulunuyor: Gökyüzünü tanıyalım, gözlem araçları ve teleskopların tanıtımı, fizik yasaları ve astronomi, ışığın mesajı, elektromanyetik ışınım, Güneş, yıldızlar, yıldızlarda enerji üretimi; karadelikler, pulsarlar, gezegenler, gök taşları, yörünge hesabı, gökadamız Samanyolu, galaksiler, kuasarlar, evrende yaşam, ufo’lar ve astroloji.

Kamp 12 yaşın üzerindeki katılımcılara açık. Aile olarak katılımlarda %10 indirim sağlanır. Yanınıza sırt çantası, yürüyüş, kıyafeti ve ayakkabısı, fotoğraf makinası, çarşaf, yastık kılıfı, havlu ve diğer kişisel eşyalarınızı alınız. Web sitesinden (http://physics.comu.edu.tr/caam/yaz_kampi) öğrenebileceğiniz kamp ücretlerine kalma yeri, yemekler ders ve uygulama ücretleri olarak kişi başı herşey dahil. Aile yanındaki 12 yaşından küçük çocuklardan yarım ücret alınır. Ücretler 2 taksitte ödenebilir. Ortak mutfak, banyo, tuvaletler ve çamaşırhane var. Yazışabileceğiniz kamp sorumluları Dr. Faruk Soygudan (sfaruk@physics.comu.edu.tr) ve Dr. Esin Soygudan (esoydugan@comu.edu.tr)

Sanal Mimarlık Müzesi

Yapı-Endüstri Merkezi tarafından sanal ortamda oluşturulan Mimarlık Müzesi Uluslararası Mimarlık Müzeleri Konfederasyonu ĞICAM (International Confederation of Architectural Museums) üyeliğine kabul edildi. Dünya çapında mimarlık müzeleri, mimarlık merkezleri ve koleksiyonlarının en üst düzeyde örgütü olan ICAM, mimarlık belgelerinin korunması, yapılı çevrenin kalitesinin yükseltilmesi ve korunması, geleceğe yönelik uygulamalara ışık tutacak biçimde mimarlık tarihi araştırmalarının desteklenmesi, kamunun mimarlığa duyduğu ilginin teşvik edilmesini ve üyeleri arasında bilgi ve profesyonel deneyim alışverişini amaçlıyor.

www.archmuseum.org adresinde İngilizce yayımlanan sanal Mimarlık Müzesi 2004 yılı başında ilk sergisini açtı. Bugüne kadar müzede açılan 16 sergide Sedad Çetintaş rölöveleri ve Vedad Tek arşivi de dahil olmak üzere binlerce belge, fotoğraf ve çizim yer aldı. Türk ve dünya mimarlığının önemli kişi ve yapılarına ilişkin bu belgeler gerçek müzecilik anlayışıyla derlendi, yayına hazırlandı ve Türk mimarlığına yönelik kapsamlı bir dijital arşivin ilk ciddi adımları atıldı. Sanal mimarlık Müzesi, Türk mimarlığının yurtdışında tanınması açısından da çok önemli bir rol üstlenirken aynı zamanda dünya mimarlığının ürünlerine yer vermeyi sürdürüyor.

Mimarlık Müzesi, Finlandiya Mimarlık Müzesi tarafından düzenlenen "Ahşaptan Mimariye" başlıklı sergiyi sanal ortama aktardı. Çeşitli ülkelere, geçtiğimiz aylarda da Ulusal Ahşap Birliği’nin çabalarıyla Türkiye’ye gelen sergi, ahşabın ana yapı malzemesi olarak kullanıldığı, yetkin mimarinin öne çıkan özelliklerini taşıyan yapıları sunuyor. Özenle tasarlanmış bu projeler, yenilikleri ararken geçmişten destek alıyor. Yeni buluşlar üretmeye yönelirken, insanın konforu için gerekli olan süreklilik düşüncesini de reddetmiyorlar.

İnsan mükemmel mi?

Bugünkü biyolojik gereksinimlerimize, özellikliklerimize baktığımızda, temel olarak neler söyleyebiliriz? Tabii, nasıl bakıldığına bağlı olarak bu soruya verilecek yanıtlar değişir.

Örneğin Rus bilimci Pavlov, insanı "mükemmel makine" olarak görür. Bütün hayatını da zaten bu mükemmel makinenin biyolojik, psikolojik ve fizyolojik olarak nasıl çalıştığını anlamaya adadı ve pek çok ilk buluşa imza attı.

İnsana, canlı evrene baktığınızda, müthiş bir düzen tıkır tıkır işlemektedir. Hayranlık uyandıracak derece!

Ama, mükemmellik, aslında göreceli bir kavram.

"En mükemmel" diye bir şey yok. "En mükemmel"in bilimsel içeriği, o anda, o sırada, bilinenler içinde ve arasında olandır.

* * *

Konumuz bu nedenle "mükemmellik bakış açısı" değil bugün.

Biz canlılara "tersinden" de bakabilir ve "büyük eksiklikler", "yetersizlikler", "zavallılıklar" görebiliriz.

Örneğin "ölümlülük" özelliği ile canlıların "mükemmel"liliğini bağdaştıramayabiliriz. Mükemmellik arayışında, bir "sürekli yaşam şartı" koyabiliriz.

Örneğin hayatımızın üçte birini "saçma sapan uyku" ile geçirme zorunluluğunu, hangi "mükemmellikle" bağdaştırmak mümkün?

Hastalanmamıza, biyolojimizin kendi silahlarıyla, dış etkenlerin üzerinden gelemeyişine ne diyeceğiz?

Ya, bilinen sayısı 5 bine yaklaşan genetik hastalıklara, "defolu gen"lere?

Tabii, insan aklının bazen (genellikle mi yoksa!) peynir ekmek kadar ucuz işlemesi (cinayet, sömürü, katliam, her türlü kötülük...), "mükemmel makine" ile ne derece bağdaşır?

* * *

Acaba "insan", daha mükemmellik yolunda mı evrimleşiyor, yani gelişimini sürdürüyor, yoksa tersine mi?

Acaba yaşadığımız çevre, ilişki içinde bulunduğumuz insanlar ve toplum, her geçen yıl daha müktemmel mi oluyor?

Ya biz, kendimiz nasıl evriliyoruz?

Gelecek cumartesiye kadar, sevgi ve dostlukla...

Editör
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!