Edebiyatın günah keçileri

ELEŞTİRMENİN en doğru, en gerçekçi tanımı budur bence. Bunu hatırlatan muhalif dostum, eleştirmenlerin ‘keçi’ olduğunu kabul et diye de ısrarda bulundu. Bir başlık buldu diye onun diyetini istiyor benden. Kabul etmedim.

Puşkin’den Jean-Paul Sartre’a kadar birçok yazar, şair için, eleştirmen; okurla yazar arasına giren kara kedidir, bir ısırgan otu gibi, hem okuyanı, hem yazanı kaşındırır, edebiyat bahçesinde temizlenmesi gereken bir ayrık otudur.

O dostuma bir başka gerçeği hatırlatmayı unuttum, yazarlar arasındaki dostluk ilişkilerini düzenleyen eleştirmenler değil midir? Hayır diyenlerden kuşkulanın.

Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği Ortadoğu’da Sanat Eleştirisi ve Edebiyatı (Critique d’art et Literature en Orient) sempozyumunda, eleştiri üzerine bildirileri dinlerken, sanat ve edebiyat tarihinin, sanat eserlerinin, kitapların insanlara iletilmesinde, kutsal aracı diye nitelendirdiğim eleştirmenlerin gereğine iman ettim.

Dün iki oturum gerçekleştirildi: Modern dönem öncesi eleştiri ile sanat eleştirisi ve edebiyat.

Dünü kaçıranlara bugün gitmelerini salık verebilirim.

Hemen itiraza kalkışmayın?

Bir pazarım var, bula bula bize eleştirmenleri dinlemeyi mi tavsiye ediyorsun?

Tatil günü daha hoş, daha eğlendirici bir şey bulamaz mıydın?

Eleştiri senin takıntın olmuşsa bize ne, şeklinde isyanlarınızı duyar gibiyim.

Olsun, ben gene de bugünkü programı yazacağım:

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin oditoryumunda saat 10.30’da ‘Ortadoğu’da Gerçeküstücülük’, saat 14.00’te de ‘Yeni Eleştiri’ üzerine bildiriler okunacak, tartışılacak.

Sempozyumun bilimsel sorumluları: Timour Mouhuddine ile Bahriye Çeri.

* * *

ELEŞTİRMENİN Makus Talihi’
nde eleştirmenin durumuna değinirken, yazdığım bir cümleyi hep savunurum:

‘Eleştiri okumayanlar, kötü eserler arasında ömür tüketir.’

Sadece yazarın söyledikleri, söyleşilerde iddia ettikleri ile yapılan kitap seçimi eksiktir. Müzik için de geçerli, resim için de, sanatın her dalı için de.

Eleştiriyi/eleştirmeni her zaman size buyuran bir kişilik olarak algılamayın. Yöntemini benimseyin. Bir esere hangi ölçütlerle yaklaşırsanız, o metni daha iyi çözebilirsiniz sorusunun yanıtını arayın.

Eleştiri türünün geçirdiği değişimleri gene eleştiri yazılarını okuyarak öğrenebilirsiniz.

Eserlerin yaradılışından itibaren, eleştirinin bunları nasıl topluma ilettiğini algıladığımızda, onun işlevinin çok önemli olduğunu en karşılarımız bile kabul eder.

Değişik akımlar ortaya çıkıyor.

Peki aradaki bağı, benzerliği, karşıtlığı nasıl saptayabileceksiniz?

Elbette eleştiri aracılığıyla.

* * *

SEMPOZYUMA
gitmeseniz de evinizde bir eleştiri kitabı okuyun. Artık ondan sonra okuduğunuz romana, şiire, öyküye bakışınız tazelik kazanacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları