DYP'lilerin ilacı: Maskeli Leydi

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Faruk Bildirici'nin ‘Maskeli Leydi’ adlı kitabı rekora koşuyor. Maskeli Leydi kimseye yabancı değil. Tansu Çiller'in hayatı. Üç haftada sekiz baskı yaptı. Peynir ekmek gibi satıyor. Çoğu illerde bulunamıyor.

Ümit Yayıncılık baskı yetiştiremiyor. Kitapta olanlar aslında, unutulmaya yüz tutan olaylar ve bazı bilinmeyenler.. Sonunda, ‘‘Pes, bunları okuyan ve çürütemeyenler Leydi'ye verdikleri destekle çürümeye mahkûmdur’’ diyorsunuz.

Antalya'da yaşanan bir olay, kitabın ‘DYP’lilerin ilacı' olduğunu ortaya koydu. Falez Otel'deki olay ilginçti. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı kararını alan Ecevit Hükümeti'nin Turizm Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Orhan Birgit, eşi Sevim Hanım'la tatil için gelmişti. Ertesi gün, DYP'li Ufuk Söylemez ve arkadaşları da geldiler. 9'uncu kattaki lobide karargâh kuran Söylemez, telefonla talimatlar yağdırıyordu: ‘‘Genel Başkan turizm açılışında konuşma yapacak. Buradan sonra Isparta'ya çıkarma yapılacak.’’ Ortalık çınlıyordu. Sevim Birgit hışımla odasına çıktı. 27 Mayıs öncesinin hareketli bir genci olan Sevim Hanım, Faruk'un kitabını alıp döndü. Söylemez'in karşısına oturdu. Kitabın kapağı ile yüz yüze gelen Söylemez'in ses tonu giderek düştü. Sevim Hanım arada eşine seslendi:

‘‘Aaa Orhan bak. Yarım milyar doları Türkiye'den ödememiş, ABD'de elden vermişler. Kaçırmış olmuyor mu? Orhan, dokunmatik olayı da doğruymuş!’’

Kurt politikacı Orhan Birgit kıs kıs gülüyordu. Söylemezoğlu'nun tavana çarpan sesi duyulmaz oldu. Bir süre sonra gitti. Maskeli Leydi, ‘‘DYP'liler için ilaç’’ gibi gelmişti..

* * *

Ben, kitabı okumaya başladıktan sonra hiç elimden bırakamadım. Saat gece 02.00'de bitirdim. Dipnotları, kaynakçalar, belgeler ve Çiller fotoğraflarının bulunduğu bölümler hariç 414 sayfa. Ama kısa hikayeler gibi rahat okunuyor. Müthiş akıcı bir üslup. Derli toplu, basit ve düz bir anlatım.

Faruk kitabını, bizim için çok önemli birine adamış: ‘‘Gülçin Telci'nin ‘hırçın' kalemine!’’ diye yazmış. O hırçın kalem dürüstlüğün, namuslu kalem erbabının simgesidir. Çünkü, o hırçın kalemin güzelliği, bizim için en yüce değerdir. Ve Gülçin’i sevmek, meslek etiğine bağlılığın ebedi onurudur.

Faruk gibi benim de anlayamadığım bir şey var. Kitapla ilgili kim bir şey yazsa, Çiller ailesine yakın gazete ve televizyonda büyük hakarete uğruyor. Faruk'a da hakaretler yağdırılıyor. Faruk çok açık konuşuyor:

‘‘Eğer bir yalanım, bir yanlışım varsa düzeltme yapsınlar. Açıklama veya yalanlama göndersinler. Dava açsınlar, beni mahkemeye versinler.’’

Bunlar yok. Ama küfür ve hakaret çok. Böyle şey olur mu? Olur, denirse, bol bol tazminat ödeyecek demektir. İş zaten buraya gidiyor. Bu adamlar bu ülkeyi Patagonya mı sanıyorlar? Faruk büyük özen gösterip 160 küsur adamla görüşmüş. Özer ve Tansu Çiller'e başvurmuş, görüşmemişlerdi.

* * *

DTP lideri Hüsamettin Cindoruk, eşinin sınıf arkadaşı olan Tansu Hanım'ı yakından tanıyor. ‘‘Kitap büyük itinayla yazılmış, aferin Bildirici'ye..’’ diyor. Yalım Erez, bir dönem Tansu Hanım'ın aldığı hayati kararların temel taşıydı; ‘‘Bana da geldi Faruk Bey, fazla konuşmadım. Kitaba iyi emek vermiş, bazı kimseler ise kendilerini öyle öne çıkarmışlar ki, ‘Yahu ben bu olayları yaşamadım mı?' diye sormaktan kendimi alamadım’’ diyerek gülüyor.

Siyasetin koca çınarlarından Münif İslamoğlu’nu toprağa verdik. Cenaze törenine, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Osman Bölükbaşı ve Kemal Güven gibi siyasetin ulu çınarları katıldılar. En çok Faruk'un kitabı konuşuldu. Ancak, başını omuzuna koyup ağlayarak derdini döken Tansu Çiller, nedense Münif abisinin cenazesine gelmemişti.

Allahaşkına kitabı okuyun. Ve herkese meydan okuyan şu kadını tanıyın!













Yazarın Tüm Yazıları