Güncelleme Tarihi:
Yolcular, uçaklardaki koltukların zamanla küçüldüğü görüşünde. Uzmanlar da bu görüşün doğruluğunu teyit ediyor.
Gerçekten de yolcuların kapladığı ortalama alan büyürken, koltuklar küçülüyor. Öte yandan, havayolu şirketleri her uçuşa daha fazla yolcu sığdırmak için asgari koltuk boyutu düzenlemelerinden faydalanıyor. Ancak uzmanlar, uçak koltuklarının küçülmesinin bazı yolcular için potansiyel sağlık riskleri getirebileceği konusunda uyarıyor. En kötüsü de küçülen koltuklar ve daha dolu uçuşlar acil durum tahliyelerini daha zor ve potansiyel olarak daha tehlikeli hale getirebiliyor.
Popular Science'a konuşan Amerikan Ekonomik Özgürlükler Projesi Kıdemli Üyesi William McGee, “Amerikalılar giderek büyüyor, koltuklar daralıyor, uçaklar doluyor” dedi.
HAVAYOLU KOLTUKLARI VE DİZ MESAFESİ DARALIYOR
Son 20 yılda değişen koltuk boyutlarını takip eden ve koltukların gerçekten de daha sıkışık hale geldiğini fark eden McGee'nin analizine göre American, Delta, Southwest ve United gibi büyük havayolları, 1980'lerden bu yana diz mesafesinde 5,08 ila 12,7 santimetre ve koltuk genişliğinde yaklaşık 5,08 santimetre kayıp yaşadı.
20’nci yüzyılın sonlarında bu havayolu şirketlerinin ortalama diz mesafesi 88,9 santimetre iken, bugün bu sayı 78,74 santimetreye düştü.
Spirit ve Wizz Air gibi ekonomik havayollarında çok daha az yer olduğunu (yalnızca 71,12 santimetre) sözlerine ekleyen McGee, bu daralmanın yıllar içinde kademeli olarak gerçekleştiğini belirterek süreci, suda yavaş yavaş kaynayan bir kurbağa metaforuna benzetti.
McGee, "Havayolları, sonunda hemen herkesin farkına vardığı noktaya gelene kadar mesafeyi azaltmaya devam etti" diye konuştu.
YOLCULAR ŞİKAYETÇİ
Bu durum son hızla ilerlerken, yolcular giderek artan bir şekilde diz mesafesi ve diğer temel konfor unsurlarının yetersizliğinden şikayetçi.
Yolcu hakları örgütü FlyersRights'a göre, 2022 yılı itibarıyla ABD'deki havayolu yolcularının yarısından azı ekonomi sınıfındaki koltuklara makul bir şekilde sığabiliyor ve bu oran düşük bütçeli havayolları için daha da düşük.
Koltuk boyutları hakkında kamuoyundan yorum isteyen Federal Havacılık İdaresi'nin (FAA), "sıkışık", "sefil", "korkunç" ve potansiyel olarak sağlığa zararlı gibi 26 binden fazla olumsuz yanıt aldığı bildirildi.
Forbes'a yorum yapan bir yolcu, "Ortalama bir insan, ancak kollarını çaprazlayarak ve tüm uzuvlarını olabildiğince toplu tutarak oturabilir" diye yazdı.
YOLCULAR DA GİDEREK BÜYÜYOR
Uçak koltukları da küçülürken yolcuların kapladığı alan da günden güne artıyor.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'ne (CDC) göre, 2015 yılı itibarıyla ortalama bir ABD'li yetişkin, 30 yıl öncesine kıyasla 15 kilo daha ağır hale geldi. Yetişkin kadınlar şu anda aşağı yukarı 1990'ların sonundaki erkeklerin ağırlığına ulaştı. Amerikalıların boyları da bu süre zarfında biraz uzadı, ancak bu artış son yıllarda azaldı.
Popular Science'a yaptığı açıklamada, havayolu koltuklarının 1960'lardan bu yana şaşırtıcı derecede benzer (veya daha küçük) boyutlarda kaldığını söyleyen FlyersRights Başkanı Paul Hudson, "Oturma alanı olan diğer tüm mekânlarda, koltuklar insanların büyüdüğü gerçeğine uyacak şekilde büyüdü. Tiyatro koltukları, otomobil koltukları başka herhangi bir mekândaki koltuklar daha da büyüdü. Sadece havayollarında koltuklar küçüldü. Yani insan vücudunun gittiği yönün tam tersine gidiyor" dedi.
1978 TARİHLİ O YASA MİLAT OLDU
Şimdi hayal etmesi zor olabilir ama uçmak her zaman bu kadar stresli değildi.
Vanderbilt Üniversitesi hukuk profesörü ve araştırmacı Ganesh Sitaraman'a göre, havayolu endüstrisindeki işlevsizliğin çoğu mevduatın kritik bir unsuru olan 1978 Havayolu Deregülasyon Yasası'ndan kaynaklanıyor.
Sitaraman, 2023'te çıkan "Uçmak Neden Zor ve Nasıl Düzeltilir?" adlı kitabında, daha önce sektörün bir avuç büyük taşıyıcı tarafından domine edildiğini ve güvenlik dahil tüm temel hizmetlerin ağır bir şekilde düzenlendiğini yazıyor.
Kitapta aktarıldığına göre, o dönemde biletler genelde bugünün ucuz seçeneklerinden daha pahalıydı ancak artık ekstra ücrete tabi olan birçok "isteğe bağlı hizmeti" de içeriyordu. Koltuk konforu ve genel müşteri hizmetleri standartları da daha yüksekti. Üstelik günümüzün aksine, havayolları bir kamu hizmeti olarak düzenleniyor, yani serbest piyasadaki diğer mal veya hizmetlerden farklı muamele görüyordu.
ÖNCE REKABET, ARDINDAN KONSOLİDASYON
Bu durum 1978'de değişti. Eski sistemi eleştirenler, bu yapının kartel benzeri bir ortam yarattığını ve büyük, verimsiz şirketlerin rekabet eksikliği nedeniyle konsolide olabildiğini savunuyordu.
Teoriye göre, serbestleşmeyle birlikte daha fazla yeni havayolu şirketi pazara girecek, böylece bilet fiyatları düşecek ve tüketicilere daha iyi hizmet sunulacaktı. En azından başlangıçta bu doğru gibi görünüyordu.
Sitaraman, deregülasyonun başlangıçta rekabette "büyük bir patlamaya" yol açtığını, bunu hızla bir "konsolidasyon dalgasının" izlediğini belirtiyor. Sektör genelinde ücretler düştü, ancak küçük şehirlere giden daha az kârlı hatlar azaltıldı ya da tamamen kaldırıldı.
Bu arada, bol miktarda kârlı yeni havayolu vaadi, sıcak asfalt üzerindeki jet yakıtı gibi buharlaştı. Bugün, "Dört Büyük" havayolu şirketi (United, Delta, American ve Southwest) ABD pazarının yaklaşık yüzde 80'ini kontrol ediyor.
Sitaraman, "Deregülasyon dönüştürücü, radikal, kapsamlı bir politikaydı. Sadece birkaç yıl içinde, havayolu endüstrisi yapısal olarak düzenlenmiş olmaktan (rotalar, fiyatlar) serbest düzenlemeye geçti… Ücretler daha yüksek, koltuklar daha küçük ve uçuş deneyimi daha da kötüye gidiyor gibi görünüyor" diye yazdı.
ŞİRKETLER DİZ MESAFESİ İÇİN ÜCRET TALEP EDİYOR
Popular Science'a konuşan uzmanlar, FAA'nın minimum koltuk boyutu gerekliliklerini belirlemeyi reddetmesiyle birlikte düzenleyici ortamdaki değişikliklerin, havayolu koltuklarının küçülmeye devam etmesinin merkezinde yer aldığını söylüyor.
Koltukların bu kadar sıkışık olduğu günümüzde, havayolu şirketlerinin Economy Plus gibi adlarla anılan ve biraz daha fazla diz mesafesi ve alan sunan "yükseltilmiş" ekonomi sınıfları için yolculardan ekstra ücret talep etmesi yaygınlaştı.
Bu sistem, havayolu şirketlerinin rezervasyon sitelerinde çok düşük taban fiyatlarla reklam yapmalarına ve biraz daha fazla konfor için ödeme yapmak isteyen yolculardan daha fazla gelir elde etmelerine olanak tanıyor.
"SAHİP OLANLAR VE OLMAYANLAR"
McGee, tüm bunların "sahip olanlar ve olmayanlar" şeklinde iki katmanlı bir sistem yarattığını belirtti. Bu sistemin tepesinde iyi muamele gören küçük bir iş seyahati grubu yer alırken, çok daha geniş bir nadiren uçan yolcu kitlesi, eskiden standart olan oturma alanı için kısıtlanıyor.
Hudson, "Strateji, işkence sınıfı ile biraz insancıl sınıf arasında bir seçim yapmanızı sağlıyor" diye ekledi.
Büyük havayolu şirketlerini temsil eden bir ticaret grubu olan Airlines for America, Popular Science'ın yorum taleplerine yanıt vermedi ancak kurum yetkilileri daha önce CNN'e güvenliği "en önemli öncelik" olarak gördüklerini söylemişti.
Grup, CNN'e gönderdiği açıklamada, "Havayolları, yolcuların beklediği konfor seviyesini korurken kabindeki kişisel alanı en üst düzeye çıkarmak için çok çeşitli yenilikçi teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyor" ifadelerini kullanmıştı.
DAHA KÜÇÜK KOLTUKLAR SADECE RAHATSIZ EDİCİ DEĞİL TEHLİKELİ DE OLABİLİR
Küçük koltuklar kısa uçuşlarda katlanılabilir bir sıkıntı olsa da hem McGee hem de Hudson, beş saat veya daha uzun süreli yolculuklarda potansiyel olarak tehlikeli hale gelebilecekleri konusunda uyardı.
Uzmanlar sıkışık koşullarda uzun süre oturmanın, özellikle obezite hastaları için kan pıhtılaşması riskini artırdığını söyledi. Nadir durumlarda, bu pıhtılar pulmoner emboli veya venöz tromboembolizm gibi ciddi durumlara yol açabiliyor.
CDC yönergeleri, bu riski azaltmak için yolcuların her iki ila üç saatte bir hareket etmelerini öneriyor, ancak uzun süreli türbülanslı uçuşlar yapan herkes, bunu söylemenin yapmaktan daha kolay olduğunu biliyor.
TAHLİYEYİ DE ZORLAŞTIRIYOR
Öte yandan uzmanlar, daha küçük ve sıkışık koltukların acil durumlarda uçakların güvenli bir şekilde tahliye edilmesini zorlaştırma riski taşıdığını belirtiyor.
FAA düzenlemelerine göre, havayolu şirketlerinin dolu bir uçağın 90 saniye içinde tahliye edilebileceğini göstermelerini gerektiriyor. İdeal koşullar altında bile bu oldukça zor bir hedef, ancak günümüzün kalabalık kabinleri bunu daha da zorlaştırıyor.
Zira uçuşlar kısmen daha küçük koltuklar nedeniyle her zamankinden daha kalabalık. Standart bagaj ücretleri nedeniyle artık baş üstü dolaplarına ve koltuk altlarına tıkıştırılan daha fazla el bagajı var. Buna bir de hizmet hayvanları, telefon şarj cihazları ve diğer kabin dağınıklığı eklendiğinde, McGee'nin deyimiyle potansiyel bir felaket reçetesi ortaya çıkıyor.
McGee, "Tüm bu faktörlere bakarsanız, gerçek şu ki, ölüm kalım meselesi olan acil bir durumda bir uçağı güvenli bir şekilde tahliye etmenin zorluğu artmaya devam ediyor" dedi.
FAA SINIRI BELİRLEYECEK Mİ?
Havayolu endüstrisinin en üst düzey düzenleyicisi olan FAA, sıkışık koltukların daha uzun tahliye süreleri gibi güvenlik risklerini artırdığını belirlerse, minimum koltuk boyutunu zorunlu kılma yetkisine sahip.
Ne var ki ajans 2019 yılında bu soruyu yanıtlamak için bir acil durum tahliye simülasyonu gerçekleştirdi ve "koltuk boyutu ve aralıklarının acil durum tahliyelerinin başarısını olumsuz etkilemediği" sonucuna vardı.
FAA sözcüsü Popular Science'a yaptığı açıklamada, "Kapsamlı incelemeler, çalışmalar ve kamuoyundan gelen yorumların ardından FAA, yolcu güvenliği için yeni koltuk boyutu düzenlemelerinin gerekli olmadığına karar verdi. FAA, gelecekteki kararlarını bilgilendirmek için gerçek dünyadaki tahliyeleri incelemeye devam edecek ve tahliye standartlarındaki potansiyel iyileştirmeleri incelemek üzere bir Havacılık Kural Koyma Komitesi toplayacak" dedi.
SİMÜLASYON GERÇEK KOŞULLARI YANSITMIYOR
Ancak simülasyonu bizzat gözlemleyen komitede yer alan Paul Hudson, testin metodolojisine itiraz etti.
Hudson, simülasyonun gerçek bir uçakta değil, bir otoparkta kurulan maket bir yapıda gerçekleştirildiğini ve 60 yaş üstü gönüllüler, 18 yaş altı çocuklar ya da fiziksel engelli kişileri içermediğini iddia etti. Test ayrıca ortalama bir tam ticari uçuştan çok daha az sayıda, 60 kişilik gruplar halinde gerçekleştirildi.
Hudson'a göre, ABD nüfusunun önemli bir kesimi olan ve genellikle standart koltuk boyutlarıyla mücadele eden 110 kilonun üzerindeki bireyler de testin dışında bırakıldı.
"DİŞLERİNİZİ FIRÇALAMAK İÇİN GEREKEN SÜREDEN DAHA KISA"
Illinois Senatörü Tammy Duckworth da Hudson'ın eleştirilerini yineledi ve 2022 yılında FAA'yı acil tahliye test prosedürlerini gerçek dünya koşullarını daha iyi yansıtacak şekilde revize etmeye çağıran bir yasa tasarısı sundu.
Duckworth yaptığı açıklamada, "En kötü senaryonun gerçekleştiği kalabalık bir uçuşta olduğunuzu düşünün: Mürettebat size tahliye için 90 saniyeniz olduğunu söylüyor ancak kalabalık bir uçuştaki 150'den fazla yolcu, dişlerinizi fırçalamak için gereken süreden daha kısa bir zamanda nasıl güvenli bir şekilde tahliye edilebilir?" diye sordu.
McGee de bu görüşü daha keskin ifadelerle yineleyerek "Çok yarım yamalak bir çalışmaydı" dedi.
YOLCULAR KÜÇÜK KOLTUKLARIN ETKİLERİNİ NASIL HAFİFLETEBİLİR?
Havayolu şirketlerinin ya da FAA'in koltuk boyutları konusundaki yaklaşımlarını yakın zamanda değiştirmeye niyetli olup olmadıkları belirsizliğini koruyor. Bu arada uzmanlar, yolcuların kendilerine biraz daha nefes alma alanı sağlamak için atabilecekleri birkaç adım olduğunu söylüyor.
McGee, biletini Economy Plus gibi sınıflara yükseltebilecek yolcuların, özellikle uzun uçuşlar için bunu düşünmeleri gerektiğini belirtti.
Öte yandan iri yapılı yolcular yıllardır birden fazla bitişik koltuk satın almayı tercih ediyor ve hatta bazı havayolları bu talepleri karşılamaya çalışıyor. Ancak McGee, bu yaklaşımın riskli olduğunu, çünkü bir kişi yan yana iki koltuk satın alsa bile, havayollarının genellikle kalkışa kadar koltuk yerleşimini değiştirme hakkını saklı tuttuğunu ekledi.
Bu arada Hudson, yolcuların ayağa kalkmak ve kabinde dolaşmak için ellerinden gelen her fırsatı değerlendirmelerini tavsiye etti.
Başlangıçta planlamış olsun ya da olmasın, sırasındaki başka biri ayağa kalktığında kalkmayı alışkanlık haline getirdiğini vurgulayan Hudson ayrıca pıhtılaşma riski taşıdığını düşünen kişilere, bu riski azaltmak için uçmadan önce reçetesiz kan sulandırıcı ilaç almayı düşünmelerini önerdi.
Hudson, sözlerini, "Vücudumuz uzun süre, saatlerce dar alanlarda oturmak için yaratılmadı" diye noktaladı.
Popular Science'ın "Why are airline seats so small? It all started in 1978." başlıklı haberinden derlenmiştir.