Türkiye de duvara hayır dedi
Güncelleme Tarihi:
Burçun İMİR/KUDÜS (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2004 12:59
İsrail’in güvenlik duvarı inşaatına derhal son vermesini öngören karar tasarısı, BM Genel Kurulu’nda 150 oyla kabul edildi. Türkiye, kabul oyu kullanırken, ABD, İsrail, Mikronezya ve Palau red oyu verdi.
İsrail, karara rağmen inşaata devam edeceğini açıkladı.
BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 150 ülkenin, İsrail’in inşa ettiği güvenlik duvarına karşı oy kullanması İsrail’i kızdırdı. Altı ülkenin red oyu verdiği, 10 ülkenin de çekimser kaldığı oylamanın ardından İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un danışmanı Raanan Gissin, ‘Bu karar çoğunluğun zulmüdür. İsrail, güvenlik duvarının inşaasını durdurmayacak’ dedi. Gissin, İsrail’in kendini koruma hakkından feragat etmeyeceğini söyleyerek duvarın, eylem yapmak üzere yola çıkan Filistinli militanların İsrail’e geçişini önlemeyi amaçladığını yineledi.
AB’DEN TOPYEKÛN DESTEK
Duvarın inşaasının durdurulmasını talep eden karara İsrail dışında ABD, Mikronezya, Marshall Adaları, Palau ile Avustralya karşı çıktı. Kanada, Uruguay, Kamerun, Tongo, Vanuatu, El Salvador, Uganda, Papua Yeni Gine, Nauru ve Solomon Adaları ise çekimser oy kullandı.
Tasarının oylanması öncesinde Avrupa Birliği ülkeleri arasında çelişkili görüşler hakimdi. Ancak tasarıyı Genel Kurul’a getiren Filistin heyeti son dakikada Avrupa Birliği’nin desteğini aldı.
İsrail’in BM nezdindeki Büyükelçisi Dan Gillerman, oylamadan sonra ‘Tanrıya şükür bu kurulun, İsrail’in ve Yahudi halkın kaderleri üzerinde karar alma yetkisi yok. Bu karar İsrail ve Filistin halklarının düşmanlarını cesaretlendirmekten başka bir işe yaramayacak’ diye konuştu.
BM kararı, İsrail’in Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nda duvarın yıkımı ile ilgili karara uymasının ve İsrail’in duvarın biten bölümlerinin inşaatı sırasında yol açtığı zararları tazmin etmesini öngörüyor.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan yaptığı açıklamada, ‘İsrailliler, zorlayıcı olmasa da Adalet Divanı’nın kararını dikkate almalıdır. Bu, ahlaki değerde bir karardır’ dedi.
Karar her ne kadar Filistin davasına destek niteliğinde olsa da, tıpkı Lahey Uluslararası Adalet Divanı kararında olduğu gibi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı da hukuksal yaptırımı olmadığı gibi sadece sembolik anlam ifade ediyor.
BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 150 ülkenin, İsrail’in inşa ettiği güvenlik duvarına karşı oy kullanması İsrail’i kızdırdı. Altı ülkenin red oyu verdiği, 10 ülkenin de çekimser kaldığı oylamanın ardından İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un danışmanı Raanan Gissin, ‘Bu karar çoğunluğun zulmüdür. İsrail, güvenlik duvarının inşaasını durdurmayacak’ dedi. Gissin, İsrail’in kendini koruma hakkından feragat etmeyeceğini söyleyerek duvarın, eylem yapmak üzere yola çıkan Filistinli militanların İsrail’e geçişini önlemeyi amaçladığını yineledi.
AB’DEN TOPYEKÛN DESTEK
Duvarın inşaasının durdurulmasını talep eden karara İsrail dışında ABD, Mikronezya, Marshall Adaları, Palau ile Avustralya karşı çıktı. Kanada, Uruguay, Kamerun, Tongo, Vanuatu, El Salvador, Uganda, Papua Yeni Gine, Nauru ve Solomon Adaları ise çekimser oy kullandı.
Tasarının oylanması öncesinde Avrupa Birliği ülkeleri arasında çelişkili görüşler hakimdi. Ancak tasarıyı Genel Kurul’a getiren Filistin heyeti son dakikada Avrupa Birliği’nin desteğini aldı.
İsrail’in BM nezdindeki Büyükelçisi Dan Gillerman, oylamadan sonra ‘Tanrıya şükür bu kurulun, İsrail’in ve Yahudi halkın kaderleri üzerinde karar alma yetkisi yok. Bu karar İsrail ve Filistin halklarının düşmanlarını cesaretlendirmekten başka bir işe yaramayacak’ diye konuştu.
BM kararı, İsrail’in Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nda duvarın yıkımı ile ilgili karara uymasının ve İsrail’in duvarın biten bölümlerinin inşaatı sırasında yol açtığı zararları tazmin etmesini öngörüyor.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan yaptığı açıklamada, ‘İsrailliler, zorlayıcı olmasa da Adalet Divanı’nın kararını dikkate almalıdır. Bu, ahlaki değerde bir karardır’ dedi.
Karar her ne kadar Filistin davasına destek niteliğinde olsa da, tıpkı Lahey Uluslararası Adalet Divanı kararında olduğu gibi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı da hukuksal yaptırımı olmadığı gibi sadece sembolik anlam ifade ediyor.