Güncelleme Tarihi:
İsrail siyasi ve güvenlik kabinesinin Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasının geleceğini görüşmek ve karar almak için toplanacağı bildirildi.
İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun siyasi ve güvenlik kabinesini, Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasıyla ilgili atılacak adımları belirlemek için en kısa sürede toplayacağı belirtildi.
Açıklamada, Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump'ın liderliğine ve ABD ile İsrail arasındaki koordinasyona önem verdiği ifade edildi.
Öte yandan Yedioth Ahronoth gazetesi, Netanyahu'nun, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve müzakere heyeti temsilcilerinin de katıldığı bir güvenlik istişare toplantısı düzenlediğini aktardı.
İsrail Başbakanı Netanyahu, anlaşmanın yürürlüğe girmesinin 16'ncı gününde başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerini sabote etmekle suçlanıyor.
Bu konuda hükümeti protesto eden binlerce İsrailli, Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasının devam etmesi ve tüm İsrailli esirlerin geri dönmesi talebiyle açıklamanın yapıldığı saatlerde Tel Aviv'de toplandı.
Göstericiler, 7 Ekim'in 500'üncü günü olan 17 Şubat'ta geniş katılımlı protesto çağrısı yaptı.
Esir takasının altıncı turunda Hamas'ın Gazze'deki biri ABD-İsrail, biri Rusya-İsrail çifte vatandaşı olmak üzere 3 İsrailli erkek esiri serbest bırakması karşılığında toplam 369 Filistinli esir serbest kaldı.
Söz konusu 369 Filistinli esirin 36'sı müebbet hapis cezasına çarptırılan, 333'ü de 7 Ekim 2023'ten sonra Gazze Şeridi'nden alıkonulan kişilerden oluşuyor.
Filistinli esirlerden bazıları bugün serbest bırakılmalarının ardından Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentine ulaştı.
SEVİNÇ GÖZYAŞLARIYLA KARŞILANDI
Aylar sonra topraklarına geri dönen 22 yaşındaki Adil Sabih, saldırıların derin yaralarını ve izlerini taşımasına rağmen halen hayat dolu olan memleketinde sevinç gözyaşlarıyla karşılandı.
Oldukça bitkin olduğu görülen Sabih, AA muhabirine, İsrail cezaevlerinde insanlık dışı muamele gördüklerini söyledi.
TIBBİ İHMAL NEDENİYLE BİR BACAĞINI KAYBETTİ
Sabih, İsrail güçlerinin Mart 2024'te Gazze kentinde binlerce hasta ve yaralanın olduğu Şifa Hastanesine düzenlediği baskında yaralı halde alıkonulduğunu anımsattı.
İsrail cezaevlerinde her gün işkence gördüklerini, genç yaşlı herkesin dövüldüğünü, aşağılandıklarını ve polis köpeklerinin saldırısına uğradıklarını aktaran Sabih, "Elektrik şoku verdiler, vücudumda sigara söndürdüler. Üzerimize biber gazı ve ses bombası attılar. Yaralı halde yerlerde süründüm. Bir cezaevinden diğerine nakledildim." diye konuştu.
Sabih, İsrail cezaevlerinde çok ağır bedensel ve psikolojik şiddet gördüğünü, esirlerin kasıtlı olarak ölüme terk edildiğini, ölmek üzere olduklarında tedavi edildiklerini hatta tıbbi ihmal nedeniyle bir bacağını kaybettiğini anlattı.
"Gazze'deki raporlara göre sağlıklı olan bacağımı kestiler." diyen Sabih, şöyle konuştu:
"İsrail güçleri bana 'senin hayatın umurumuzda değil' dedi. Bacağımı kesme kararını imzalamak ve ölmek arasında bir tercih hakkı verdiler. Gördüğüm işkence nedeniyle neredeyse üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen yaralarım iyileşmedi."
İsrail hastanelerinde çakmakla yakılarak kendisine işkenceler yapıldığını dile getiren Sabih, 50 gün boyunca ağır gözetim altında hastane yatağına kelepçeli şekilde tutulduğunu söyledi.
Sabih, "Şu an Gazze'de olduğuma ve orada insanların olduğuna inanamıyorum. İsrail ordusu bize Gazze'nin bittiğini söylemişti. Yaşasın Filistin. İsrail'in belini kırdık." ifadesini kullandı.
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları sözcüsü Seyyid Ebu Hamza, esir takasına yönelik açıklamalarda bulundu. Bugün serbest bırakılan 3 esire yönelik iyi muamele gösterildiğine değinen Ebu Hamza, "Düşman ise serbest bırakılmalarının son anlarına kadar Filistinlilere baskı ve işkence yapmaktan ve özgürlük sevinçlerini mahvetmekten zevk almaktadır. Dün El Kassam Tugayları'nın esir Alexander Trobanov'a gösterdiği açık özgürlük ve iyi muamele bunun en büyük kanıtıdır" dedi.
"BİZİM ESİRLERE GÖSTERDİĞİMİZ TUTUM İLE DÜŞMANIN ESİRLERE NASIL DAVRANDIĞI ARASINDAKİ FARK AÇIK VE BÜYÜKTÜR"
İsrail'in bugün serbest bıraktığı Filistinli mahkumlara zorla "Unutmayacağız, affetmeyeceğiz" yazılı kıyafetler giydirdiğini belirten Ebu Hamza, "Serbest bırakıldıktan sonra sağlık durumlarının zorluğuna dair görüntüler, sadece zalim dünya tarafından göz ardı edilen gerçeği yansıtmaktadır: Siyonist düşmanın vahşeti ve cezaevlerindeki gardiyanlarının mahkumlara nasıl bir eziyet uyguladığının çirkinliği. Bizim düşman esirlerine gösterdiğimiz tutum ile düşmanın özgür halkımızın esirlerine nasıl davrandığı arasındaki fark açık ve büyüktür" ifadelerini kullandı.
"BU ESİRLER, CEZAEVLERİNDE HER TÜRLÜ İŞKENCEYE TABİ TUTULMAKTA VE ADETA TOPLU MEZARLARDA YAŞAMAKTADIRLAR"
ABD Başkanı Donald Trump’ın "tüm esirlerin bugün 12.00’ye kadar serbest bırakılmasına" yönelik açıklamalarına da değinen Ebu Hamza, "Başta tüm esirlerin serbest bırakılmasını isteyen ABD olmak üzere tüm dünya ülkelerinden aynı talebi İsrail’e de iletmeleri ve işgalin cezaevlerinde halkımıza yapılan sistematik işkence, zulüm ve öldürme sahnelerini görmezden gelmemeleri gerektiği istenmektedir. Bu esirler, topraklarının, vatanlarının ve kutsal davalarının sahipleri olup, cezaevlerinde her türlü işkenceye tabi tutulmakta ve adeta toplu mezarlarda yaşamaktadırlar" diye konuştu.
Hamas ile İsrail arasındaki esir takasının altıncı turunda serbest bırakılan Filistinliler arasında Fetih Hareketi yöneticilerinden tutuklu Mervan Bergusi'nin "sağ kolu" olarak bilinen yurt dışına sınır dışı edilecek Ahmed Bergusi de var.
Yeşil gözleri ve beyaz teni nedeniyle "Fransız" lakabıyla anılan Ahmed Bergusi, 1976 yılında işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinin kuzeybatısındaki Deyr Gassana köyünde doğdu.
2002 yılında Ramallah'ta düzenlenen bir baskında gözaltına alınan Bergusi, İsrail mahkemesi tarafından 13 kez müebbet hapse mahkum edildi.
Bergusi, 2000 yılında İkinci İntifada'nın patlak vermesiyle Fetih Hareketinin saflarında aktif olarak yer aldı.
Bu sırada İsrail ordusuna ve Filistin topraklarını gasbeden İsraillilere karşı askeri operasyonlara katılan Bergusi, "Fetih Hareketine bağlı silahlı gruplar tarafından İsraillilerin öldürülmesine ve yaralanmasına yol açan operasyonlardan" sorumlu tutuldu.
Ahmed Bergusi, Nisan 2002'den beri İsrail'in kuzeyindeki Hadarim Hapishanesinde tutulan ve 5 kez müebbet 40 yıl da hapis cezasına çarptırılan Fetih Merkez Komitesi Üyesi Mervan Bergusi'nin (63) amcasının oğlu ve "sağ kolu" olarak biliniyor.
TUTUKLULUĞU SÜRESİNCE SERT SORGULAMALARA VE KÖTÜ MUAMELEYE MARUZ KALDI
Ahmed Bergusi, tutukluluğu süresince sert sorgulamalara, hücre hapsine, dayak ve kötü muameleye maruz kaldı.
Bu durum 2022'nin sonlarında iktidara gelen mevcut İsrail hükümeti döneminde daha da kötüleşti ve Bergusi bir dizi İsrail hapishanesi arasında mekik dokuyarak tutuklularla birlikte birçok greve katıldı.
İsrail istihbaratı, Bergusi'nin "Ramallah bölgesinde 12 İsraillinin ölümü ve onlarcasının yaralanmasıyla sonuçlanan düzinelerce silahlı operasyonun planlanması ve gerçekleştirilmesinden sorumlu olduğunu" iddia etti.
HAKKINDA, 13 KEZ MÜEBBET KARARI VERİLDİ
Ramallah'ın batısındaki "Ofer" kampında bulunan İsrail askeri mahkemesi, Bergusi'ye, Fetih Hareketine bağlı "askeri hücreler kurmak" suçlamasıyla 13 kez müebbet hapis cezası verdi.
Bergusi'nin iddianamesinde ayrıca; Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus'ta Fetih'in askeri kanadı El-Aksa Şehitleri Tugayları'nın lideri Nasır Uveys, Beytüllahim Tugayları lideri Cihad Cabara, Cenin Tugayları'nın lideri Abdülkerim Uveys ve Ramallah Tugaylar'ın lideri Nasır Ebu Hamid gibi diğer tutuklularla olan bağlantıları da yer aldı.
MAHKEME SALONUNDA "BENİ DEĞİL ŞARON'U YARGILAYIN" DEMİŞTİ
Bergusi, duruşma sırasında, İsrail mahkemelerinin kendisini yargılaması için meşruiyetini tanımadığını ve mahkemenin Mescid-i Aksa'ya saldırarak İkinci İntifada'yı başlatan İsrail Başbakanı Ariel Şaron'u yargılaması gerektiğini söyledi. Şaron, Eylül 2000'de Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskınla 5 yıl süren İkinci İntifada'yı başlatmıştı.
İsrail Cezaevi Servisi'nin, İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes anlaşması kapsamında serbest bırakılan Filistinli mahkumlara Davut Yıldızı ve Arapça "Unutmayacağız ve affetmeyeceğiz" cümlesinin yer aldığı tişörtler giydirmişti.
Filistinliler, işgal atındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde özgürlüklerine kavuşan Filistinli mahkumların, İsrail Cezaevi Servisi tarafından giydirilen tişörtlerini yaktılar.
שורפים את החולצות שהשב"ס נתן לאסירים הפלסטינים שהשתחררו pic.twitter.com/9fL8JKWhdq
— roi kais • روعي كايس • רועי קייס (@kaisos1987) February 15, 2025
Hamas, ABD Başkanı Donald Trump'ın "İsrail tüm rehinelerin bırakılması konusunda karar vermek zorunda kalacak. ABD, İsrail'in kararını destekleyecek" açıklamasına yanıt verdi.
Hamas'tan yapılan açıklamada, "Trump'ın açıklamaları, arabulucular ve ABD himayesinde varılan ateşkes mutabakatına aykırıdır. Washington, rehinelerin hayatlarını önemsiyorsa İsrail'i anlaşmaya uymaya mecbur bırakmalıdır" denildi.
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ve Hamas'ın gerçekleştirdiği esir takasının ardından "İsrail tüm rehinelerin bırakılması konusunda karar vermek zorunda kalacak. ABD, İsrail'in kararını destekleyecek" açıklamasında bulundu.
Trump, Truth Social platformundan yaptığı açıklamada "Hamas, Gazze'de aralarında bir ABD vatandaşının da bulunduğu üç rehineyi serbest bıraktı. Durumları iyi görünüyorlar. Tüm rehinelerin serbest bırakılması için verdiğim süre bugün saat 12:00'de doluyor. İsrail'in ne yapacağına karar vermeli. ABD, verdikleri kararı destekleyecek!" ifadelerinde bulundu.
Hamas'ın Gazze’de İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle rehinelerin salıverilmesi sürecini askıya almasının ardından ABD Başkanı Donald Trump "Cumartesi günü saat 12’ye kadar" serbest bırakın demişti.
Beyaz Saray'da basına açıklamalarda bulunan Trump, Gazze'de esirlerin bırakılmasıyla ilgili ne beklediği sorusuna "Saat 12.00'de ne olacağını bilmiyorum. Bana kalsa çok sert bir tavır takınırdım. İsrail'in ne yapacağını söyleyemem." yanıtını vermişti.
Hamas Sözcüsü Abdullatif el-Kanu, yaptığı yazılı açıklamada, "Bugün esir değişim sürecinin yeniden başlaması, arabuluculara verdiğimiz taahhüt ve işgal devletinin anlaşmaya uymasını sağlayacak garantileri almamız doğrultusunda gerçekleşti." ifadelerini kullandı.
Kanu, arabulucuların verdiği söz ve bu konudaki garantiler temelinde İsrail'in insani protokolü (ateşkes anlaşması) uygulamaya başlamasını beklediklerini belirtti.
Kanu, Hamas'ın tutumu ve arabulucuların çabalarının İsrail'i esir takasına bağlı kalmaya mecbur bıraktığını vurguladı.
Ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması müzakerelerinin başlaması için görüşmelerin devam ettiğine işaret eden Kanu, "İşgal devletinin, geri kalan esirlerinin serbest bırakılması için ateşkes anlaşmasının tüm şartlarını uygulamaktan başka seçeneği yok." ifadelerini kullandı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun oyalama taktiğini ve anlaşmanın şartlarından kaçma girişimini "kendisini ve hükümetini kurtarmak" için bir çıkış yolu olarak gördüğünü kaydeden Kanu, Hamas'ın "anlaşmanın başarısız olmasına izin vermeyeceğini" vurguladı.
Filistin haber ajansı WAFA'ya göre, İsrail askerleri, Batı Şeria'nın güneyindeki Beytüllahim kentinde, İsrail ile Hamas arasındaki esir takasının altıncı turu kapsamında bugün serbest bırakılmaları beklenen Filistinli esirlerden Abdurrahman Mikdad ile Musa Nevavire'nin evlerine baskın düzenledi.
İsrail askerleri, aileleri, tahliyeler dolayısıyla herhangi bir kutlama yapmamaları için uyardı.
Hamas'ın serbest bıraktığı 3 İsrailli rehineye karşılık İsrail, 369 Filistinli esiri serbest bıraktı.
Filistinli mahkumlar, işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Ofer Askeri Cezaevi'nden ve İsrail'in güneyindeki Ketziot Hapishanesi'nden serbest bırakılarak Kızılhaç ekiplerine teslim edildi.
Ofer Askeri Cezaevi'nden ayrılan Kızılhaç konvoyu, Batı Şeria'nın Ramallah kentine ulaştı.
Filistinliler, serbest bırakılan mahkumları karşılamak için işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinde toplandı.
Ancak İsrail Kamu Yayın Kuruluşu Kan'ın aktardığı Filistinli mahkumların serbest bırakılmadan önceki fotoğrafları, İsrail Cezaevi Servisi'nin skandal hareketini ortaya çıkardı.
369 מחבלים משתחררים מבתי הכלא בישראל, הם שוחררו עם חולצות ועליהן מגן דוד והכיתוב - "לא נשכח, לא נסלח"@Roi_Yanovsky
— כאן חדשות (@kann_news) February 15, 2025
צילום: דוברות בתי הסוהר pic.twitter.com/bflwSz7z5P
İsrail Cezaevi Servisi tarafından paylaşılan fotoğraflarda, bugün serbest bırakılan yüzlerce Filistinli mahkuma, Davut Yıldızı ve Arapça "Unutmayacağız ve affetmeyeceğiz" cümlesinin yer aldığı tişörtler giydirildiği görüldü.
Al Jazeera'ye konuşan İsrailli bir yetkili, bunun İsrail'in Filistinlileri "insanlıktan çıkarmak" için kullandığı "başka bir yöntem" olduğunu söyledi.
Yetkili, Filistinli mahkumların çoğunun İsrail hapishanelerinde korkunç muamelelere maruz kaldığının paylaşılan fotoğraflar ile belgelendiğini belirtti.
Cezaevindeki tüm Filistinli mahkumların İsrail'in bu korkunç muamelesine maruz kaldığını vurgulayan yetkili, serbest bırakılan Filistinli mahkumların İsrail'in kendi itirafına göre suç işlememiş insanlar olduğunun altını çizdi.
HAMAS HEDİYELER VEREREK SERBEST BIRAKTI
Kassam Tugayları İsrailli esir Yair Horn'a, üzerinde esirlerden Matan Tsengauker ve annesinin fotoğrafının bulunduğu ve 'zaman tükeniyor' yazılı kum saati hediye etti.
Kassam Tugayları, serbest bırakılan diğer esir Sagui Dekel-Chen'e, yakalandıktan sonra doğan kızı için altın hediye etti.
Hamas'ın sosyal paylaşım platformu Telegram hesabından yapılan yazılı açıklamada, altıncı grup İsrailli esirlerin serbest bırakılmasının, müzakerelere ve ateşkese bağlı olduğu ve bu koşullar dışında serbest kalmalarının mümkün olmadığı belirtildi.
Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın ve İsrail esirlerinin teslim edilme sürecindeki kalabalık görüntülerinin, işgal ve işgalcilerinin destekçilerine karşı bir kırmızı çizgi olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"(Esir takası sırasında) Halkımız, milletimiz ve dünyanın her yerindeki özgür halklar, direnişin halk ve direniş ile bütünleştiğini temsil eden onurlu takas anlaşmasını gerçekleştirmesinde güç, gurur ve gurur dolu sahneler izliyor."
Açıklamada ayrıca esir takası sırasında kurulan platformda yer alan, "Bizler askeriz, ey Kudüs, o halde, antlaşmaya bağlı olduğumuza, savaş alanında kararlı olduğumuza, geri çekilmeden veya ihmal etmeden kurtuluş yolunda ilerlediğimize şahit ol." ifadelere yer verildi.
Son olarak da açıklamada şunlar kaydedildi:
"Tüm dünyaya söylüyoruz: Kudüs'ten başka yere göç yok. Bu, (ABD Başkanı Donald) Trump'ın ve onun yaklaşımını destekleyen sömürge ve işgal güçlerinin başlattığı tüm yerinden etme ve tasfiye çağrılarına cevabımızdır."
Arap Konseyi isimli sivil toplum kuruluşu, Arap dünyasından siyasetçiler, düşünürler ve hukukçuların katılımıyla "Balfour Deklarasyonundan Trump Deklarasyonuna: Filistin Satılık Değildir" başlığıyla "Arap Halkları Zirvesi" düzenledi.
Yoğun katılımın olduğu zirvenin sonuç bildirisinde Trump'ın Gazze planının tehlikeleri anlatıldı.
ABD Başkanı Trump'ın yeniden inşa bahanesiyle Gazze'de Filistin varlığını ortadan kaldırmayı amaçladığı aktarıldı.
Ayrıca ABD planlarının Gazze ile sınırlı kalmadığı ve işgal altındaki Batı Şeria'ya kadar uzandığı kaydedilen bildiride, Trump yönetiminin Batı Şeria için İbranice isimler kullanmaya başladığı ifade edildi.
Bildiride, "Filistin'deki çatışmanın 7 Ekim 2023'te başlamadığı, Filistin'in işgal edilmesi, topraklarının gasp edilmesi ve Filistin halkının yerinden edilmesiyle başladığı, direnişin ise işgal altındaki halklar için meşru bir hak olduğu" vurgulandı.
Arap ülkelerine de seslenilen zirvede, İsrail ile normalleşmenin durdurulması, tehditler karşısında ciddi tavır alınması, Filistin halkının desteklenmesi ve Arap halklarının Filistinlileri maddi ve siyasi olarak desteklemesinin önünün açılması talep edildi.
Bildiride, "Filistin meselesi Arapların birinci meselesi olmaya devam edecek ve Arap halkları, Filistin halkının hakları pahasına dayatılan hiçbir çözümü kabul etmeyecektir. Filistin satılık değildir bundan sonra da asla olmayacaktır." ifadeleri kullanıldı.
Zirvenin katılımcıları, Trump'ın açıklamalarını, "Trump'ın Yahudilere vaadi" olarak niteleyerek kesin bir şekilde reddetti.
Katılımcılar, Trump'ın planının, uluslararası kanunlara ve Birleşmiş Milletler kararlarına meydan okuyan, uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden, sömürgeciliği ve ırkçılığı körükleyen bir suç olduğunu ifade etti.
Trump'ın planının Balfour Deklarasyonu'nun bir uzantısı olduğunu belirten katılımcılar, bu planın "Filistin coğrafyasını ve demografisini Siyonist projeye hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırmayı amaçlamakta" olduğuna dikkati çekti.
"DİRENİŞTEN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK"
Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, zirvede yaptığı konuşmada, Trump'ın Gazze planının "saçma" olduğunu söyledi.
ABD planıyla Filistin halkına karşı tehlikeli hazırlıkların yapıldığını söyleyen Merzuki, "Gazze ve Batı Şeria'daki Filistin direnişine destek olmak aydınlar, politikacılar ve vatandaşlar olarak hepimizin görevidir. Direnişten başka seçeneğimiz yok." ifadesini kullandı.
"YENİ BİR NEKBE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Bahreynli eski parlamenter ve "Demokrasi ve İnsan Hakları için Selam" isimli sivil toplum kuruluşu Başkanı Cevad Feyruz, Filistin halkının 1948 ve 1967'de sürgün edilmesine dikkati çekerek, "Bugün yeni bir Nekbe ile karşı karşıyayız. Bu haksızlıkla mücadele etmek için tüm meşru uluslararası imkanları harekete geçirmemiz gerekiyor." dedi.
"TRUMP'IN AÇIKLAMALARI FİLİSTİN HALKINA KARŞI BİR ETNİK TEMİZLİK"
Eski Fas Başbakanı Saadeddin el-Osmani, Trump'ın açıklamalarının "saçma ve hukuksuz" olduğunu belirterek, bunun Filistin halkına karşı bir etnik temizlik anlamına geldiğini söyledi.
İsrail ve Hamas'ın vardığı ateşkes ve esir takası anlaşması kapsamında Kızılhaç yetkilileri Han Yunus'taki esir teslim noktasına geldi. Han Yunus'ta kurulan sahneye çıkan Kızılhaç yetkilisi, esirlerin serbest bırakılmasına ilişkin belgeleri imzaladı. İmzaların ardından beyaz bir minibüsten indirilen ve sahneye çıkarılan 3 İsrailli, Kızılhaç yetkililerine teslim edildi. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Kızılhaç'ın İsrailli esirlerin kendilerine teslim edildiğini bildirdiğini söyledi.
İsrailliler, başkent Tel Aviv'e kurulan ekrana kilitlendi.
Times of Israel gazetesinin aktardığı habere göre, Gazze'de tutulan İsraillilerin serbest bırakılma anını yüzlerce kişi izledi.
Kızılhaç araçlarının oluşturduğu konvoy, 3 İsrailli rehineyi Hamas'tan almak üzere Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan rehine teslim alanına doğru yola çıktı.
Filistinli Mahkûmlar Kulübü adlı savunma grubu İsrail'in bugün Sasha Troufanov, Iair Horn ve Sagui Dekel-Chen adlı rehineler karşılığında 369 Filistinli mahkûmu serbest bırakacağını ve bunlardan 24'ünün sınır dışı edileceğini açıkladı.
Grup, 333 kişiden oluşan büyük çoğunluğun “7 Ekim'den sonra tutuklanan Gazze Şeridi'nden mahkumlar” olduğunu söylüyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri'nden bir yetkili (IDF), Hamas'ın rehineler Sagui Dekel-Çen, Saşa Troufanov ve İair Horn'u saat 09.00'dan itibaren serbest bırakmaya başlamasının beklendiğini, rehinelerin Güney Gazze'deki Han Yunus'taki bir teslim noktasından alınacağını söyledi.
Hamas ile İsrail arasındaki gerçekleşecek esir takasının altıncı turu için Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde hazırlıklar sürüyor. Takas kapsamında Hamas, İsrailli esirler Alexandre Sasha Troufanov, Sagui Dekel-Chen ve Yair Horn'yı serbest bırakmalarını bekleniyor. Esir takası öncesinde Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, Han Yunus kentindeki belirlenen alanda güvenlik önlemleri aldı.
İsrail'in gizli istihbarat birimi Sapir'in, İran ve Hamas'ın saldırmasından korkulduğu gerekçesiyle yeraltı sığınağına taşındığı ortaya çıktı.
Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği "Aksa Tufanı Operasyonu" sonrasında başlayan taşınma süreci, geçen yıl İran'ın füze saldırısı sonrası hızlandırılarak tamamlandı.
Washington Post ve New York Times gazetelerinde, İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine saldırı hazırlığında olduğunu açıklamasının ardından istihbarat birimi Sapir'in yeraltına taşınmasının tamamlanması dikkat çekti.
Jerusalem Post'ta yer alan haberde, istihbarat biriminin yeraltına alınması binlerce kişi etkilediği ifade edilirken Sapir'e alınan asker sayısının 7 Ekim'den sonra iki katına çıkarıldığı belirtildi.
Bir Sapir askeri, yeraltına taşınmaya ilişkin "Acil durumlarda yeraltı alanlarına taşınmak için zaten birçok tatbikat yapmıştık" açıklaması yaptı.
İsrail askerlerinin ateş açması sonucu işgal altındaki Batı Şeria'nın Nur Şems Mülteci Kampı'nda 3, Nablus kentinde de 1 Filistinli hayatını kaybetti.
Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail askerlerinin ateş açması sonucu Tulkerim kentindeki Nur Şems Mülteci Kampı'nda 3 Filistinlinin hayatını kaybettiği aktarıldı.
İsrail ordusunun, Filistinlilerin cenazelerini alıkoyduğu aktarılan açıklamada, İsrail askerlerinin kurşunuyla ölen Filistinlilerin Cihad Mahmud Hasan Muşarika, Halid Mustafa Şerif Amir ve Gassan Ebu Abid olduğu belirtildi.
Açıklamada, Nablus kenti yakınındaki Asker Mülteci Kampı'nda da İsrail askerlerinin ateş açması sonucu 19 yaşındaki Adil Ahmed Adil Beşkar'ın yaşamını yitirdiği kaydedildi.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, Münih Güvenlik Konferansı'nda skandal bir açıklama yaptı.
Filistinli bir muhabirin sorusu üzerine konuşan Sa’ar, "Filistinliler kendi devletlerini kurmaktan çok İsrail'i yok etmekle ilgileniyorlar. Tahrik yolundan asla vazgeçmeyen bir düşmanımız var. Filistin dediğiniz yer İsrail toprağıdır" dedi.
İsrail’in Gazze’deki hedeflerinden birinin de tüm esirleri geri getirmek olduğunu belirten Sa’ar, "Geri getirdiğimiz her esir bizi bu hedefi gerçekleştirmeye daha da yaklaştırıyor" ifadelerini kullandı.