Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'de yerleşik ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle İstanbul'da bir araya geldiği toplantıda gündemi değerlendirdi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, şöyle konuştu:
Güçlü dış politikamız ile yürüttüğümüz politikamız, güvenlik ve savunma, enerji, sağlık gibi her katmanda bir senaryomuz bulunmakta. Tabiatımız gereği güvenlik katmanı en önemli en önemli konumda. Bölgesel istikrar sürene kadar böyle en azından. 2024'ü özel kılan şüphelerinden en önemlisi şüphesiz Suriye'deki gelişmeler. Eli kanlı rejimin 61 yıllık mezalimi sona erdi. Bugün tarihin doğru tarafında yer almanın haklı gururunu yaşıyoruz. Son 13 yıldır Suriye konusunda yoğun mesai harcayan biri olarak bu sonucu görmek tabii ki hepimizi memnun etmiştir. Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor diyebilirim. Suriye halkı bu aşamada ülkenin yeniden imarı başta olmak üzere çeşitli büyük sınamalarla karşı karşıya. Suriye politikamızın ana eksenini oluşturan unsurlar bugün de Suriye'nin istikrara kavuşturulmasının ana reçetesidir diye düşünüyoruz. Bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum Türkiye'nin dış politikasında ana eksen barış, işbirliği, dayanışma ve refahtır. Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü olmadığı gibi herhangi bir gizli gündemi de bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanımızın liderlik tarzının ne kadar kararlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Dış politikamızı da bu istikamette şekillendiriyoruz. Komşularımızdan ve bölge ülkelerinden de beklentilerimiz bu yönde olmakta. Diyoruz ki gelin bölgemizde baskı ve tahkim politikaları yerine işbirliği ve kalkınma kültürünü inşa edelim. Artık çatışma kültürünü birbirine çelme takma kültürünü, bölgeyi geriletme kültürünü, halkı yoksulluğa itme kültürünü arkamızda bırakalım.
"TERÖR ÖRGÜTLERİ İÇİN YOLUN SONU"
Suriye sahasının terörden arındırılması 2025'in temel önceliklerinden biri olacaktır. Dikkat ederseniz bu bölgede faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ilk hedefi her zaman Türkiye olmakta. Terörle en etkin mücadeleyi de tabiatıyla yine ülkemiz yapmakta. Şunu açık ve net bir şekilde ifade edeyim, Türkiye, bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında yok etme gücüne, kapasitesine ve her şeyden önemlisi de kararlılığına sahiptir. Bugün geldiğimiz noktada bölücü örgüt ve Suriye'deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Eski düzen devam etmeyecek. Suriye'deki yeni düzende artık hiç kimsenin 'ama'lı, 'fakat'lı ifadeler kullanma lüksü yoktur. Terörün dini ve milliyeti yoktur. Terör örgütleri için Avrupa ya da Amerika gibi bir fark bulunmamaktadır. Terörle mücadelede ikircikli tavır sergileyen ülkelerin, son dönemde vuku bulan terör saldırılarından da bir ders çıkartması gerekmektedir. erörün dini ve milliyetinin olmadığını, terör örgütleri için Avrupa, Amerika veya Türkiye'nin bir farkının bulunmadığını artık herkesin görmesi gerek. DEAŞ ve PKK arasında ayrım yapmaksızın aynı kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Defaatle söyledik. PKK/YPG tehdidiyle yaşama şansımız yok. Adımı ya başkası atacak ya biz atacağız. YPG'ye gerekirse biz operasyon yaparız.
KOMŞULAR İLE İLİŞKİLERİ DEĞERLENDİRDİ
Irak'ın güvenlik istikrarını ve barışını kendi ülkemizden farklı görmüyoruz. Irak ile yapılan 27 anlaşma ile ikili ilişkilerimizi kurumsallaştırdık. Yunanistan ile yakaladığımız olumlu ivmeyi ve canlı tempoyu sürdürdük. İyi komşuluk ruhuyla hareket etmemiz hem iki ülkenin hem de bölgenin menfaatine olmaktadır. Türkiye-Yunanistan arasındaki olumlu ilişki miras aldığımız sorunları çözmede olumlu bir ortam sağlıyor. Yunanistan tarafında iç politik baskı var. Biz odağımızı yitirmedikçe biraz zaman kaybına yol açıyor ama kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz. Olumlu mesafe alabileceğimize inanıyorum. Önemli olan lider cesaretidir. İnşallah iki ülke de önemli adımlar atar diye düşünüyorum.
"FİLİSTİN GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA"
Gündemimizin ilk sıralarında Filistin meselesi yer aldı. İsrail mezaliminin Filistin üzerinde sürdüğünü gördük. Bir taraftan tüm imkanlarımızı Filistin için seferber ederken diğer taraftan uluslararası muhataplarımız ile diyalog kurduk. Uluslararası Ceza Mahkemesindeki davaya dahil olduk. Girişimlerimiz sayesinde 9 ülke daha Filistin'i tanıdı. Lübnan'da sağlanan ateşkes bölgemizdeki yangını tek başına söndürmeye yeterli değiliz. Gazze'de ateşkes sağlanması için çabalarımızı sürdürüyoruz. Orta Doğu'da kalıcı barış Filistin İsrail arasında iki devleti çözümden geçmektedir. Türkiye, Filistinli kardeşlerinin yanında olmaya devam etmektedir. Filistinlilerin vatansız, topraksız, devletsiz bırakılmaları asla kabul edilemez. İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikaları, çatışmacı politikaları uluslararası bir sorundur ve sadece Türkiye'nin sorunu değildir. Uluslararası muhataplarımızla birlikte, İsrail'in bölgedeki tutumunun üstesinden hep birlikte geleceğiz.
NATO'YU GÜÇLÜ KILMAKTA KARARLIYIZ
Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik güçlü desteğimiz devam ediyor. 2022'de ülkemizin aracılığıyla yapılan tahıl anlaşması ile 33 milyondan fazla tahıl dolaşıma girdi. Rusya ile Ukrayna arasında Karadeniz’de seyrüsefer için müzakereleri sürdürüyoruz. Uluslararası kamuoyunun da övgüsüne mazhar olan milli ve yerli teknolojilerimiz sadece ülkemizin güvenliğine değil, dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine de katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede müttefiklik ruhu doğrultusunda NATO'yu daha güçlü kılmaktayız. Ülkemiz ittifaka sunduğu kabiliyetleri ve kapasitesi ile çok önemli bir konuma erişmiştir. 2025'te NATO Dışişleri Bakanlığı gayri resmi toplantısına, 2025'ten sonraki NATO zirvesine ev sahipliği yapacak olmamız ittifaka verdiğimiz önemin bir göstergesidir.
TRUMP YÖNETİMİYLE AÇIK İLETİŞİMİ SÜRDÜRECEĞİZ
İkili ilişkilerdeki bazı mevcut görüş ayrılıklarına rağmen geçen yıl da nispeten olumlu bir seyir yakaladık. Türkiye ve ABD'nin gerek bölgesel gerek küresel güç dengeleri bakımından birbirine ihtiyaç duyan iki ülke. Ülkelerimiz arasında kapsamlı ve çok boyutlu bir işbirliği zemini bugünkü konjonktürde daha da önem kazanmaktadır. Yeni Amerikan yönetimiyle bu çerçevede yapıcı ve açık diyalog sürdüreceğiz. Sayın Trump'ın ülkemizin bölgesinde ve küresel düzlemdeki kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik. Amerika ile ilişkilerimizde yakaladığımız ivmeyi, Sayın Trump yönetimi devraldıktan sonra daha güçlü bir şekilde sürdürmeyi hedefliyoruz.
AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER
Avrupa Birliği ülkeleri ile ikili düzlemde iyi işleyen ilişkilerimiz var ancak AB kurumlarıyla bu ilişki aynı şekilde gitmiyor. AB üyeliği, Cumhurbaşkanımızın dış politkada ortaya koyduğu bir hedef olarak devam etmekte. AB'ye üyelik konusunda durum 10 yıl önce farklı bir noktaya geldi. Siyasi olarak bir değişiklik gözlemlemiyoruz. Açık kalan noktalarda ilişkileri nasıl ileri götürebiliriz diye düşünüyoruz. Vize kolaylığı ve gümrük konuları dahil.
"AMERİKA'NIN ARKASINA SAKLANARAK SÖZ SÖYLEYEN ÜLKELERİ DİKKATE ALMIYORUZ"
Suriye'nin milli birliği ve bütünlüğü konusunda Türkiye'nin duruşunun net. Avrupa'daki bazı küçük ülkelerin Amerika'nın şemsiyesi altında belli operasyonlara katılıp oradan söz söylemeyle ilgili geliştirdikleri politikaların ne kendilerine ne de bölgeye açıkçası katkı yaptığını düşünmüyorum. Amerika'nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip, operasyon ve askeri güç bulundurabiliyorlarsa, görelim. Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika'nın gücünü kullanarak, onun arkasına saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri, açıkçası dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika'dır. Amerika ile konuşuyoruz, arkasına takılan ülkelerle değil. Fransa'nın yapacağı bir şey varsa, anayasayla kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp, kendi ülkesine getirip, kendi hapishanesine koyup, kendi mahkemesinde yargılamasıdır. YPG'ye, hapishane hizmetleri verdirip, daha sonra 'ben onu destekleyeceğim' demesi değildir. O zaman kendi tutuklularımı alayım, bütün PKK'lıları Fransa'da bir adaya veya Fransa'da herhangi bir ile koyayım. Orada da başka bir unsuru toplayayım, onları orada getirmeden muhafaza edeyim. Böyle bir dünya olabilir mi? Dünya bunu anlamak zorunda. Sen, kendi DEAŞ tutuklularını kabul etmiyorsun. Onu hapiste tutan başka bir örgütü de desteklemeyi başka bir politikayla ifade ediyorsun. Bunun gerçeklerle, ciddiyetle alakası yok.
RUSYA RASYONEL BİR KARAR ALDI
Suriye'ye önceki rejimin talebi üzerine Rusya askeri olarak destek vermişti. Ancak 2017'den itibaren Cumhurbaşkanımız ile Putin arasındaki ilişkilerin altını çizmek gerekiyor. Günün sonunda Rusya esas itibariyle, çok rasyonel bir karar almıştır. Beşşar Esad'a desteğin ne Rusya'ya ne de bölgeye yardımı olmadığını görmüşlerdir. Rus üslerinin Suriye'deki geleceği meselesi, Suriye'deki yeni yönetim ile yapacakları müzakere ile sonuca ulaşacaktır. Ruslar, yapılan mutabakatlar gereği devrimcilere müdahale etmediler ve devrimciler ise bu mutabakat ile Rus üslerine saldırmadılar.