Beş adımda diktatörlük

Güncelleme Tarihi:

Beş adımda diktatörlük
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 1999 00:00

Haberin Devamı

Miloseviç, Saddam, Kaddafi, Stalin, Hitler ve diğerleri. 20'inci yüzyıla damgasını vuran siyasetin akışına yön veren tüm diktatörler genelde ortak uygulamalarıyla ön plana çıkıyor. İşte diktatörlerin 5 ortak noktası...

Yugoslavya lideri Slobodan Miloseviç, Avrupa'nın son diktatörü olarak tarihe geçti. Uyguladığı şiddet politikası ve zalim yöntemlerle diğer baskıcı liderleri geride bırakan Miloseviç, Irak lideri Saddam ile Libya lideri Muammer Kaddafi gibi dünyaya kafa tutan eli kanlı diktatörlerin başı çektiği süper lige yükseldi.

Siyasi gözlemcilere göre 20'inci yüzyıla damgasını vuran diktatörlerin çoğu benzer stratejileri izleyerek iktidar koltuğuna sıkı sıkı yapışıyor ve genelde bu liderlerde beş özellik ön plana çıkıyor. Bunlar ise şöyle:

* Seçimle işbaşına geliyorlar:

Diktatörler genelde halk desteğinden güç alıyorlar. Nazi lideri Adolf Hitler de, Miloseviç de seçimle iş başına geldi. Hitler, 15 yıl içinde 40'dan fazla suikast girişimiyle karşı karşıya kaldı. Hitler, ancak milyonlarca kişi katledildikten, yüzlerce kent yerle bir edildikten sonra iktidardan uzaklaştırılabildi.

Diktatörler kamuoyunun desteği düşüşe geçtiğinde de kitleleri gerçek ya da hayali düşmanlara karşı seferber ediyorlar. Bu durumda ülkenin kurtarıcısı olarak ön plana çıkıp, iktidarlarını krizlerle besliyorlar. Krizin şiddeti arttıkça diktatörlerin vazgeçilmezlik katsayısı da katlanıyor.

Biz ve onlar felsefesi:

Tüm diktatörler ‘biz ve onlar felsefesi’ uyguluyor. Ne kadar güçlü olduklarını göstermek için günah keçileri seçip, güçsüzlere yöneliyorlar. Hitler, gücünü kanıtlama uğruna milyonlarca Yahudi'yi gaz odalarında katletti. Miloseviç ise seçkin Sırp halkını korumak için etnik temizlik uyguluyor. Her ne kadar kentlerde yaşayan Sırplar körü körüne Miloseviç'i desteklemese bile milliyetçi ve dinci sloganlar kırsal alanda rağbet görüyor ve birçok Sırp, Kosova'daki çatışmayı İslamcılara karşı verilen bir din savaşı olarak algılıyor.

Şiddet rejimi:

Şiddet, diktatörlüklerin vazgeçilmez bir parçası. Bir diktatörü lider olarak kabul eden kişinin ya da yönetimin söz konusu liderin uyguladığı baskıcı politikalara da göz yumması gerekiyor. Güçlü bir lider, kendini batıya kabul ettirdiğinde ise uluslararası toplum genelde o ülkede elektrik kablosuyla işkence yapan polise, kalkınma amaçlı aldığı yardımla çöle Barok tarzı saraylar yaptıran diktatöre göz yumuyor.

Batı'nın vazgeçilmezleri:

Diktatörlerin çoğu bir zamanlar Batı'ya iyi ilişkiler kurmuş ve kendilerini vazgeçilmez lider olarak kabul ettirmiş kişiler. Eski ABD Başkanları'ndan George Bush'un Ortadoğu danışması Geoffrey Kemp, İran-Irak savaşında Washington'un Saddam'ı desteklediğine ima ederek, ‘Onun o....u ç....u olduğu biliyorduk, ama o bizim o....u ç....umuzdu’ diyor. Miloseviç'e ise Daytona barış sürecinde vazgeçilmez oldu. Bosna'ya barışı getirebilmek için Batı, Sırp lideri vazgeçilmez muhatap olarak gördü. Miloseviç, şimdi aynı senaryoyu Kosova'da da yinelemeyi umuyor.

Askeri yenilgiyle güçleniyor:

Diktatörlerinden en önemli özelliklerinden biri de askeri alanda aldıkları yenilgiyi siyasi başarıya dönüştürebilmeleri. Miloseviç, barış masasında Kosova'yı kaybetmektense askeri yenilgiyi tercih ediyor. Koltuğunu koruma uğruna askeri yenilgiyi göze alıyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!