AB adaylığını Fransa belirledi

Güncelleme Tarihi:

AB adaylığını Fransa belirledi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 1999 00:00

Haberin Devamı

Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine, Hürriyet'e özel demecinde, Fransa'nın Türkiye'nin tam üyeliğe adaylığı konusunda net ve tutarlı bir diplomasi izlediğini ve AB'deki muhalifleri ikna ettiklerini söyledi.

İNGİLTERE, Türkiye'nin adaylığına giden yolda Başbakan Tony Blair'in yürüttüğü lobinin büyük etkisi olduğunu belirtirken, Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine de ‘‘Fransa Helsinki'de belirleyici rol oynadı. Fransa AB'nin Türkiye konusunda tutarsız olduğunu ve de bu durumdan kurtulmak gerektiğini çok uzun zamandan beri söylüyordu’’ dedi.

Paris'te Hürriyet'in sorularını yanıtlayan Hubert Vedrine, Fransa'nın yürüttüğü diplomasinin gerekçelerini şöyle sıraladı: ‘‘1963'den itibaren Avrupalı yöneticiler Türkiye'ye pekçok konuda söz verdiler. İmzaladıkları anlaşmalarla Türkiye'nin Avrupalılığını kabul ettiler.

Biz, Türkiye'ye adaylık statüsü verilmesinin, müzakerelerin ve de tam üyeliğin büyük sorunlar yaratacağını biliyorduk. Ama 1963'den beri Türkiye'ye 'Avrupalısın' deyip 90'larda bundan mantıklı bir sonuç çıkartmamanın bir anlamı olamazdı. Fransa bu net ve tutarlı pozisyonu diğer ülkelere anlatmaya çalıştı. Pekçok AB ülkesi Türkiye'nin çözmesi gereken sorunları olduğunu öne sürerek adaylığa karşı çıkıyordu. Biz ise bu sorunların adaylık statüsünün verilmesinden sonra daha kolay çözüleceğini söylüyorduk. Muhalif olanlar yavaş yavaş bu pozisyonu benimsediler. Çünkü Türkiye'ye karşı bu aşamadan sonra yeni bir politika oluşturmanın zorluğu ortaya çıktı. Almanlar da tutumlarını değiştirdiler. Fransa jeopolitik nedenlerle bu işte başı çekti.’’

Fransa Dışişleri Bakanı Vedrine, adaylığın açıklanmasından sonra bu noktada kalınamayacağını nihai sonuca doğru ilerleneceğini söyledi. Helsinki kararlarının bu konuda çok açık ve dürüst olduğunu belirten Fransız bakan ‘‘Avrupanın pozisyonu bu. Şimdi Türkiye'nin ne yapacağı önemli. Türkiye'nin amacı sadece adaylığı almak mı yoksa reformları biran önce gerçekleştirmek mi? Biz, Türkiye adaylığı istiyorsa reformları da yapma iradesini göstereceği iddiasıyla Helsinki kararlarını aldık’’ dedi.

KAMUOYUNUN TEPKİSİ

Helsinki öncesinin olumsuz ikliminden sonra Avrupa kamuoyunun Türkiye'nin adaylığına nasıl baktığı yolundaki bir soruyu da Bakan Vedrine şöyle yanıtladı: ‘‘Avrupa kamuoyunun, Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda farklı görüşleri olacaktır. Bu noktada bazı polemikler yapılacaktır. Ama zaman içinde bu görüşlerin değişmesini sağlayacak fırsatı bulacağımıza inanıyorum. Zaten bugünden adaylık müzakerelerine kadar ve de müzakereler aşamasında yapılması gereken çok ciddi işler var. Bu süreçte pek çok değişken devreye girebilir. Önemli olan Türkiye'nin adaylığının reddedilmemesidir. Helsinki'de büyük bir dönüşüm olmuştur’’

KIBRIS'TA ÇÖZÜM ŞANSI YÜKSEK

Fransa Dışişleri Bakanı Helsinki kararlarından sonra Kıbrıs sorununun çözümü yönünde yeni dinamiklerin oluşacağını belirterek ‘‘Kıbrıs, çözümü son derece güç bir sorun. Ancak Helsinki kararlarından sonra ortaya yeni fırsatlar çıkmıştır. Öncelikle Türkiye ve Yunanistan'ın Dışişleri Bakanları iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi için büyük çabalar harcamışlardır. İki ülkenin başbakanlarının da yeni bir sürecin başlatılması için katkıları olmuştur. Bundan sonra Türkiye ile Avrupa arasında kurulan yeni ilişkiler Kıbrıs konusunda da yeni yeni yaklaşımların doğmasına yol açabilecektir. Kıbrıs sorununu çözeceğiz demiyorum ancak daha fazla şansımız olduğunu sanıyorum’’ dedi.

Kıbrıs sorununu çözeceğiz demiyorum ancak daha fazla şansımız olduğunu sanıyorum.

Kültürel ya da dinsel nedenler hiçbir zaman etkili olmadı.Türkiye’nin çok özel bir konumu var.

Yunanistan'a tazminat kararı

AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi, Gümülcine'nin seçilmiş müftüsü İbrahim Şerif'in başvurusunu dün sonuçlandırdı ve Yunanistan'ı suçlu buldu. AİHM Atina'yı 2 milyon 700 bin drahmi yani 4,5 milyar TL tazminat ödemeye mahkum etti. Böylelikle ilk defa mahkeme Batı Trakya'dan yapılan bir başvuruyu sonuçlandırdı. Başvuru oy birliği ile alındı. AİHM'ndeki Yunan hakim Hristos Rozakis de ülkesinin mahkumiyeti yönünde oy kullandı.

1990'da Müftü İbrahim Şerif, ‘‘makam-ı gasp ve taklit’’ suçlamalarından yargılanmış ve 8 ay hapis cezasına mahkum olmuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!