20 yıl daha bekle

Güncelleme Tarihi:

20 yıl daha bekle
Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 1997 00:00

Haberin Devamı

Lüksembourg'daki AB zirvesinin Türkiye'yi tam üyelik müzakerelerini başlatacağı ülkelerin dışında bırakması, Ankara'da ciddi rahatsızlığa yol açtı. Hükümet, Türkiye'nin rahatsızlığını hissettirmek amacıyla bu aşamada tam üyeliğin gündemden düşürülmesi, bu çerçevede üyelik başvurusunun geri alınması eğilimine girdi. Başbakan Mesut Yılmaz'ın bugün bu konuda önemli açıklamalar yapması bekleniyor.

AB'nin kararı, dün Ankara'da geniş bir şekilde gözden geçirildi. Dün akşam saatlerinde Başbakanlık Konutunda Mesut Yılmaz'ın başkanlığında bir hükümet zirvesi yapıldı. Toplantının ağırlıklı konusunu, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne vereceği karşılık oluşturdu. Kararın artı ve eksileri tartışıldı.

Alınan bilgilere göre, toplantıda AB'ye ‘soğukkanlı, vakur ve kararlı bir tepki gösterilmesi’ konusunda tam bir görüş birliğine varıldı. Bu durumda 14 Nisan 1987'de Turgut Özal hükümeti döneminde yapılan tam üyelik başvurusunun geri çekilmesi eğilimi güçlendi.

DEMİREL SICAK BAKIYOR

Bu eğilimin karara dönüşmesi halinde, Türkiye AB arasındaki siyasi diyalogun büyük ölçüde kapanacak, ilişkiler ekonomik ağırlıklı bir eksene kayacak. Bu durumda, AB Türkiye ile Kıbrıs, Ege sorunları, insan hakları gibi siyasi konuları görüşme zeminini büyük ölçüde yitirecek. Böylelikle Avrupa'nın siyasi genişlemesinde Türkiye'yi dışlayan AB'ye Türkiye ile ilişkilerinde zarara uğrayacağı mesajı en etkili bir şekilde gösterilmiş olacak. Hükümet çevreleri, ‘Bu takdirde ilişkilerimiz 1963 Ankara Antlaşması çerçevesinde yürümeye devam eder. Zaten 1963 antlaşması da Türkiye’nin tam üyeliğini hedefleyen, bunu hukuken tescil eden bir metindir. Başvuru geri alınırsa, bu perspektiften uzaklaşmış olmayız. Ayrıca ileride başvuru tekrar yenilenebilir' değerlendirmesini yaptılar.

Bu arada Cumhurbaşkanı Demirel'in de hükümetin bu eğilimine sıcak baktığı ve bunu gösterilecek tepkiler arasında ‘en az zararlısı olarak gördüğü’ bildirildi. Konunun Demirel ile Başbakan Yılmaz arasında hafta içinde yapılan danışmalarda birçok kez gündeme geldiği bildiriliyor.

İki gün süren Lüksemburg Zirvesi sonunda Avrupa Birliği (AB) Türkiye'ye kapıyı kapatmadı ama hiç bir ilerleme de sağlanmadı. 15 ülke liderinin imzasını taşıyan sonuç bildirgesinde, Türkiye tam üyelik perspektifi içinde yer aldı ve buna yönelik tam üyeliğe hazırlama ve her alanda AB'ye yaklaştırmak için özel bir strateji belirlendi. Her ne kadar diplomatlar bu sonucu ‘Türkiye’ye kapı kapanmadı' şeklinde yorumlasa da, Türkiye en iyi şartlarda en az 10 yıl, muhtemelen de 20 yıl daha AB'nin kapısında bekleyecek.

Bunun yanı sıra oluşturulması düşünülen Avrupa Konferansı'na katılım bazı şartlara bağlandı ve AB bu yolla, bu kuruma veto uygulayacağını belirten Atina engelini aştı. Liderler Avrupa Konferansı'nın ilk toplantısının 12 Mart'ta Londra'da yapılacağını açıkladılar. AB liderlerinin, Türkiye'nin üyeliğe hazırlanması için belirlediği staratejide şu görüşlere yer verdi:

Avrupa Birliği Konseyi Türkiye'nin AB'ye üyeliğe ‘‘ehil’’ bir ülke olduğunu teyid eder.

Türkiye, diğer aday ülkelerle eşit kriterlerde değerlendirilecek,

Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlatılması için siyasi ve ekonomik koşullar oluşmadığından, AB Konseyi Türkiye'yi ‘‘üyeliğe hazırlama’’ ve her alanda Avrupa'ya yaklaştırmak için bir strateji belirler. Bu strateji şu kriterlerden oluşacak:

Ankara Anlaşması çerçevesinin geliştirilmesi

Gümrük Birliği'nin derinleştirilmesi

Mali işbirliğinin yürürlüğe konulması

Türkiye'nin, AB yasaları ve prensiplerine uyumunun sağlanması

Bu stratejilerin Ortaklık Konseyi'nde demokrasi ve insan haklarını da içeren Kopenhag kriterlerine uygunluğu esas alınarak incelenecek

AVRUPA KONFERANSI

Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları, Avrupa Konferansı'nı Türkiye ile AB arasında diyalog ve işbirliğini güçlendirecek bir mekanizma olarak adlandırdılar.

Avrupa Konferansı'na katılımı AB'nin prensipleri olan bazı koşullara bağlayan AB liderleri bunu; barış, güvenlik, iyi komşuluk, egemenlik haklarına saygı olarak nitelendirdiler. Liderler sınırların ihlali ve bu konudaki anlaşmazlıkların uluslararası hukuk kuralları ve barışçıl yollarla çözülmesini de ‘koşul’ olarak belirledi.

15 ülkenin büyük tartışmalar sonrasında yayınladığı bildiri, AB yetkilileri tarafından Türkiye için atılmış ‘büyük bir adım’ olarak nitelediler.

Yetkililer, bu sonuca ulaşmak için büyük çaba harcandığını, Türkiye'den beklenen adımların atılmaması ve yapıcı sinyaller gelmemesine rağmen, Türkiye'yi üyeliğe götürecek yolu açtıklarını belirttiler.

AB liderlerinin yayınladığı sonuç bildirgesindeki Kıbrıs ile ilgili bölümde, bu ülkeyle başlatılacak tam üyelik müzakerelerine Türk tarafının da katılımının sağlanması istendi. Kıbrıs'ın üyeliğinden her iki toplumun da yararlanacağı ve müzakerelerin Ada'daki sorunun siyasi çözümüne katkısı olacağı vurgulandı.

10 yıl belki de 20 yıl...

İlk etapta, 30 Mart 1998’de Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile müzakereler başlayacak. 6 ülkeyle başlatılan müzakerelerin sonuçlanması her ülke için ayrı tarihte olabilir. Genişlemenin ikinci grubunda yer alan 5 ülke ise bu sırada müzakerelere hazırlanacaklar. Türkiye bu gruptan ayrı olarak ‘tam üyeliğe hazırlama startejisi’nden yararlanacak. Tam üyelik müzakereleri başlatılan ülkeler, üyelik öncesi stratejiden yararlanan ülkeler ve sadece Türkiye'nin yer aldığı ‘üyeliğe hazırlama stratejisi’ programları aynı zamanda başlatılacak.

Bu durumda, ilk etapta AB'ye üye olabilecek ülkeler için en erken tarih 2002 olarak düşünülüyor. İkinci genişleme tarihi olarak da, 2006-2008 yıllarından söz ediliyor. Türkiye'nin tüm şartları yerine getirse bile, en az 10 yıl beklemesi gerekiyor. Muhtemelen de 20...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!