Dünya Neleri Konuşuyor



Gila BENMAYOR
Haberin Devamı

Şaron’un rövanşı

TELEFONDAKİ sohbetimizde İsrailli gazeteci arkadaşıma ''Şaron'un başbakanlığıyla uyanmak nasıl bir duygu‘‘ diye soruyoum.

’’Mutlu değiliz ama kimsede panik yok'' diyor.

İsrail'in imajının Beyrut Kasabı'yla zedelenmesi kaygısı yok mu?

‘‘Kimsenin umurunda değil imaj filan. İsraillilerin tek istedikleri kendilerini güvende hissetmek’’.

Biliyorum. Arkadaşım, herkes gibi Şaron'un resmini dahi görmeye tahammül edemezdi. Barak'a kaybetti diye ateş püskürüyor.

Peki Barak neden Şaron karşısında ağır bir hezimete uğramıştı?

İktidara gelirken İsraillilere beş vaatte bulunmuş, bunlardan sadece birini yerine getirebilmişti: Güney Lübnan'dan çekilmek.

Diğerleri, Suriye ile barış, Filistinlilerle barış, İsrail halkının güvenliği ve nihayet laik safların güçlendirilmesi havada kalmıştı. Hele sol parti Meretz'in elindeki Eğitim Bakanlığı'nı aşırı sağcı Şaas'a vermesi kendisine duyulan güveni büyük ölçüde sarsmıştı.

‘‘Askeri bir deha olabilir ama politikada sıfırdı. Kendinden fazla emin, fazla kişisel, kararsızdı’’ diyor telefondaki ses.

‘‘İsrail solunun Arap oyları olmadan asla bir seçimi kazanamayacağını bildiği halde üç, dört ay Arapların nezdinde hiçbir girişimde bulunmadı. Son gün onlara yanaşmaya çalıştı ama artık çok geçti.’’

Yani Şaron'un zaferi Barak'ın başarısızlığından kaynaklanıyor.

Netanyahu'nun 1996, Barak'ın ise 1999 yılında başbakanlığa seçilmelerinden sonra kimse Şaron'un yeniden sahneye çıkabileceğini düşünmüyordu. Çoğuna göre politik kariyeri geride kalmıştı.

Hayatı boyunca başbakanlığı hayal eden Şaron 72 yaşında rövanşını aldı.

Gözüm Figaro Magazine'de, zaferine bir iki gün kala iki Fransız gazeteciyle yaptığı söyleşiye ilişiyor.

Sanki bir güvercin.

Beyrut'ta 1982 yılında, Sabra ve Şatila kamplarında hiçbir rol oynamadığını iddia ediyor. ‘‘Tarih gerçeği ortaya koyacak’’diyor.

Hafızam yanıltmıyorsa eğer, İsrail'de o dönemde soruşturma açılmış ve komisyon Savunma Bakanı Şaron'un olayda kişisel sorumluluk taşıdığına karar vermişti. Şaron bakanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı.

Söyleşiye dönersek , ‘‘Araplara saygı duyarım, onlar da bana duyarlar. Bana güvenilmesi gerektiğini bilirlirler’’ diyor. Arapların ona güvendiklerini ben ilk kez duyuyorum. Dünya alem onun Arapları hiç sevmediğini biliyor.

Kimi kandırıyor Şaron?

Fransız gazeteciler ona ‘‘Şimdiki ruh haliniz nedir’’ diye soruyorlar.

Goethe'den alıntı yapıyor. ‘‘İnandığını gerçekleştirmek için herkeste bir nebze güç vardır.’’

Şaron, 1979 yılında Mısır ile barışa, 1985'te Lübnan'dan kısmi çekilmeye, 1991'de Madrid Barış Konferasına ve nihayet 1993'te Oslo anlaşmalarına karşı çıkmıştı.

Üniformasıyla korku salan, politikada ise sadece çıkışlarıyla bilinen bu adam şimdi nasıl barış getirecek merak ediyorum.

İtalya’da poster savaşları

SAĞ yükselişte. ABD'de Bush, İsrail'de Şaron ve İtalya'da Berlusconi.

İtalyan seçimlerine gerçi üç ay var ama merkez sağ Forza İtalia'nın lideri, medya imparatoru Silvio Berlusconi kendisini başbakan ilan etti bile. Ona bakarsanız, tüm kamuoyu yoklamaları zaferin kesin olduğunu gösteriyor.

Hatırlarsınız Berlusconi'nin 1994 yılındaki yedi aylık başbakanlığı felaket olmuştu. Ama, o asla yılmadı.

Bugünlerde, Berlusconi ile rakibi , solcu Francesco Rutelli arasında sokaklarda müthiş bir poster savaşı yaşanıyor. Yılbaşında Roma'da farketmiştim bu savaşı. Şimdi savaş İtalya'nın diğer kentlerine yayılmış. Bologna'da sadece bir sokakta altı Berlusconi ile üç Rutelli posteri sayabiliyorsunuz. Böyle bir dengesizliğin olması normal. Çünkü bir posterin fiyatı yaklaşık 480 bin dolar ve Rutelli'nin rakibine göre kaynakları daha sınırlı. Berlusconi, bu poster savaşında işi öylesine ileri götürmüş ki, Forza İtalia'nın web sitesine en komik posteri gönderecek olana bir ödül vaat etmiş.

BİR KİTAP

Matematik Masalları

YAZMAKTA biraz geciktim. Bir süre önce bu sütunda yayınlanan ‘‘Matematiğin Romanı’’ yazısı ilgi çekmiş. E-postama gelen, ‘‘Matematiğin Romanı’’ ile ilgili yazılardan bir tanesi de Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi Matematik Bölümü Öğretim üyesi Profesör Cihan Orhan'a ait. Orhan, sözünü ettiğim Denis Guedj'in ‘‘Papağanın Teoremi’’ kitabını bir yıl önce okuduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: ‘‘Matematiğin bir korkulu rüya olmasının nedeni zorluğundan kaynaklanmıyor...Nedenin, biz öğretmen ve öğretim üyelerinin, matematiğin resim, müzik, mimari gibi bir sanat dalı olduğunu öğretemeyişimizden kaynaklandığını düşünüyorum. Matematiği sevdirmek hepimizin görevi olmalıdır’’.

Keşke tüm matematik öğretenler Profesör Cihan Orhun gibi düşünse. Çünkü e-postama gelen mesajlardan matematiğin pek çok aile için dert olduğunu anlıyorum.

Bildiğim kadarıyla ‘‘Papağanın Teoremi’’ türkçeye çevrilmedi. Ancak elime önceki gün ulaşan matematik ile ilgili başka bir kitap var: ‘‘Matematik Masalları’’. Güncel Yayıncılık'ın yayınlamış olduğu kitabın yazarı Armand Herscovici.

gbenmayor@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları