DTP'den ANAP'a ilk uyarı

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Koalisyon ortakları ANAP ile DTP arasındaki ilişkilerde bir süredir yaşanan sancılı hava, dün DTP cephesinde ilk kez dışa vuruyor.

Sancının nedeni, DTP'ye göre, ANAP'ın özellikle bazı atamalarda DTP'ye danışmadan hareket etmesi, hatta bilgi verme gereğini bile duymaması.

DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, sorunu tek cümlede ve yalın bir üslupla özetliyor:

‘‘Tek parti hükümeti gibi davranırsanız sıkıntı çıkar...''

DTP'li Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'e göre ise koalisyon içindeki hak, görev ve sorumluluklarda ‘‘eşit ortaklık'' anlayışı geçerli olmalı:

‘‘Evet, biz koalisyonun üçüncü partisiyiz. Eşit sorumluluk anlayışında partilerin sandalye sayısı elbette önemlidir; fakat her şey değildir...''

Sezgin, ardından sorunu ‘‘İlk günlerin süratli temposu ve yoğun meşguliyetleri içerisinde birtakım kopuklukların çıkmış olmasını kaçınılmaz görmek gerekir'' sözleriyle yumuşak bir üslupla ifade ediyor.

Ancak gerek Cindoruk, gerek Sezgin, Başbakan Mesut Yılmaz'ın DTP cephesindeki sıkıntıları değerlendirirken yaptığı değerlendirmeye katılmadıklarını kuvvetli ifadelerle kayda geçiriyorlar.

Yılmaz'ın ‘‘Aldığımız bütün önemli kararları Sayın Sezgin ile koordine ediyoruz. Ama zannediyorum ki, onların kendi parti içi haberleşmelerinde sorun var. Bundan dolayı bazı zorluklar var'' şeklindeki değerlendirmesine, Sezgin şu karşılığı veriyor:

‘‘Sayın Cindoruk'la benim aramda bir haberleşme eksikliği düşünülemez. Her gün en azından iki üç defa temasımız oluyor. Bana intikal eden hususların hepsini Sayın Cindoruk'a iletiyorum.''

Sezgin, ardından diplomatik bir dille Yılmaz'a şu dokundurmayı yapıyor:

‘‘Benim veya Sayın Cindoruk'un basından öğrendiğimiz konuların, herhalde Sayın Yılmaz'ın sözünü ettiği DTP içi haberleşme sorununun dışında olması gerekir...''

Aynı konuda Cindoruk da şu tepkiyi veriyor:

‘‘Sayın Sezgin'le aramızda bir haberleşme sorunu yok. Kendi bilgisi içinde olan hususları bana bildiriyor. Bazı konuları ise ikimiz de Resmi Gazete'den ya da basından öğreniyoruz. Örneğin, Dışişleri Bakanlığı'ndaki atamaları her ikimiz de gazetelerden öğrendik.''

‘‘İşin prensibini koymamız gerekir'' diye devam ediyor Cindoruk:

‘‘Karşı çıkmasak bile bizim yapılan atamalardan, alınan kararlardan haberimiz olması gerekir. Ayrıca, bizim katkıda bulunma hakkımız var. Sorumluluk ortaktır. Hatalı bir bürokrat atamasının yol açacağı siyasi sorumluluğu biz de üstlenmek durumunda kalmayacak mıyız?''

DTP'nin bir diğer şikâyeti, TBMM'deki komisyonların dağılımıyla ilgili. ANAP'ın TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanlığı'na DTP'li Cefi Kamhi'nin getirilmesinden vazgeçmesi DTP'de rahatsızlığa yol açmış.

DTP, buna tepki olarak Meclis komisyonlarına isim bildirmekten vazgeçmiş ve dağılımın ekim ayına bırakılmasını istemiş. DTP'nin kilitleme taktiği, koalisyonun komisyonlarda iktidara gelmesini şimdilik durdurmuş bulunuyor.

Bu arada, Cindoruk'un şu sözleri, DTP'nin eleştirilerinin bilgilendirme sorunu ya da Meclis komisyonlarıyla sınırlı olmadığını, bunun ötesine geçerek, ANAP'ın kadrolaşma zihniyetini de hedef aldığını gösteriyor:

‘‘Ben parti örgütüne bir genelge yayınladım. Parti yöneticilerinin yönetim kurulu üyelikleri için talip olmamalarını istedim. Partililerimiz benim bu genelgeme uydular. Oysa ANAP'ta il başkanları, il yönetim kurulu üyeleri, özelleştirmeye bağlı kuruluşlarda yönetim kurulu üyeliklerine getiriliyor. Şimdi bizimkiler de şikâyete başladılar.''

Cindoruk, eleştirilerini şöyle açıyor:

‘‘Biz koalisyonu kurarken siyasi ahlak ölçüleri bakımından dikkatli davranacağımız düşüncesiyle yola koyulmuştuk. Oysa onların yerleştirdikleri adamları atıp, yerlerine kendi adamlarınızı koyarsanız kadroları siyasallaştırmış olmuyor musunuz? O zaman değişen bir şey olmaz.''

DTP Lideri, ‘‘İşte bütün bu sorunların çözümü için bir metot bulmamız ve müzakere masasına oturmamız gerekiyor'' diye ekliyor.

Özetle, DTP, koalisyon ortağını yeniden müzakere masasına davet ediyor. DTP'nin en önemli talebi, bütün atamalarda DTP'nin parafının zorunlu kılınması olacak.



Yazarın Tüm Yazıları