Doğru söz

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Tufan Türenç'in yazısında okudum. CHP Milletvekili Ali Topuz, sekiz yıllık kesintisiz eğitim konusunda Plan Bütçe Komisyonu'nda Refah'ın yarattığı rezalete baştan sona tanık olduktan sonra şöyle demiş:

‘‘Manzara vahimdi. Cumhuriyet rejiminin, kendisine bu kadar düşman yetiştirmesi beni çok üzdü.

Ne yaparsanız yapın, bunların kafalarını değiştiremezsiniz. Bunlarla anlaşmak, diyalog kurmak olanaksız.

Bu yasanın çıkması onlar için büyük bir darbe olacak. Nasıl saldırıyorlar anlatamam. 70 yıllık kinlerini kusuyorlar.’’

Ali Topuz çok doğru söylüyor. O çirkin görüntüleri ekranlarda da zaten izledik. Türkiye'de bu kesimin akıl almaz yalanlarına tanık oluyoruz. Ellerinde televizyon kanalı ve toplam satışları 60 bin dolaylarında olan birkaç güdük gazete var. Bunlar feryat ediyorlar, özellikle televizyon ekranından kitleleri kışkırtıp sokağa dökmeye çalışıyorlar.

İşin cılkını iyice çıkardılar. İnsanları açıktan hedef gösteriyorlar. Bu gazetelerden birinde geçenlerde tabanca ve tüfek ilanı vardı. Aynen şöyle yazıyordu:

‘‘Silah almanın tam zamanı. AV BAŞLIYOR.’’

Acaba neyin avı başlıyordu? İnsan avı mı?

Tabanca acaba hangi avda kullanılıyordu ki, bu başlık altında ilan veriliyordu? Tabanca ile yapılan bir av mı vardı? Yoksa kastedilen, insan avı mıydı?

Ne yazık ki yargı mekanizması, Cumhuriyet düşmanlarının üzerine yeterince gitmiyor.

Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'dan istirham ediyorum, savcılara bir genelge göndersin de, Cumhuriyet rejimi'nin geleceğini ilgilendiren bu gibi konularda biraz daha duyarlı olmalarını sağlasın.

Oltan Sungurlu, kendisinden önce o görevde bulunan Refah'Şevket Kazan'ın ‘‘ters yönde’’ gösterdiği duyarlılığın birazını doğru yönde göstersin, ben razıyım!

Sungurlu öncesinde belli zamanlarda bazı hâkim ve savcılara ne talimatlar, ne emirler gitti! Bazı savcılık ve mahkemelerden ne akıl almaz ve hukukla ilgisi olmayan kararlar çıktı!

‘‘Şu kararı şöyle ver de, seni Yargıtay üyesi seçtirelim...’’

Pek çok onurlu hâkim ve savcı o buyruklara boyun eğmedi, ama onların adamı olan bazıları, maalesef istenilen doğrultuda kararlar verdiler!

Yargıdan istirham ediyorum:

Lütfen Cumhuriyet rejimini yıkıp ülkeyi yobazlığın karanlığında boğmaya çalışan kesimler için duyarlı olsunlar.

***

Evet, Refah'ın sekiz yıl direnişi dışarıda bunların ‘‘İmam hatipler kapatılıyor’’ yalanıyla, Meclis çatısı altında ise kaba kuvvetle sürüyor.

Oynadıkları oyun çok tehlikelidir. Ellerine kutsal kitap tutuşturulan tiplere cami avlularında gösteri yaptırılmaktadır.

Burada bir kez daha yazıyorum, bu parti geleceğini kesinlikte karanlığa, cehaletin ve taassubun artmasına bağlamış durumda.

10-11 yaşlarındaki küçücük çocukların sırtından din sömürüsü ve oy avcılığı yapılır mı? Bunlar yapıyor!

Refah milletvekillerine ve partinin diğer üst düzey isimlerine bir bakın! Kaç tanesinin çocukları ve hatta torunları imam hatip okulu öğrencisi?

Hangisinin çocuğu imam olarak görev yapıyor?

Hangisinin üniversite sınavını kazanan çocuğu ilahiyat fakültesi öğrencisi?

Hayır efendim, onların çok büyük çoğunluğu devlet okullarında, özel okul ve kolejlerde, bazıları da yurtdışında okuyorlar!

Çocuklarının nerede okuduğunu Abdullah Gül'e, bizim İ. Melih'e ve diğerlerine sorun bakalım!

ANAP milletvekili olduğu halde bu tasarıya karşı çıkan Korkut Özal'a soruverin çocuklarının ve torunlarının konumlarını ve hatta özel yaşamlarını!..

Karşınıza çooook, ama çoook ilginç gerçekler çıkacaktır!..

Sen fakir fukara Müslümanları kandıracaksın, onların çocuklarını siyasi çıkarın için kullanacaksın, kendi çocuklarını ise kolejlerde ve yurtdışında okutacaksın! Oh ne güzel numara!

***

Bir başka inanılmaz yalanla daha karşı karşıyayız. Bu mücadeleyi ‘‘demokrasi’’ ve ‘‘insan hakları’’ adına verdiklerini iddia ediyorlar. Bunların demokrasiyle, insan haklarıyla falan uzaktan yakından ilgisi olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Demokrasi, bunlar için sadece ülke yönetimini ele geçirmek için kullanılması gereken bir araçtır.

Eğer bu kafaların demokrasi ve özgürlükle uzaktan yakından ilgisi olsaydı İran, Afganistan, Suudi Arabistan, Sudan gibi bunların egemen oldukları ülkelerde, bir yudum olsun demokrasi ve insan hakları olurdu.

***

Bay Erbakan, 70 yaşından sonra Tansu sayesinde başbakan olmayı başarmıştı. O koltukta bir yıl kalabildi ve hükümeti kendi elleriyle gidip Çankaya'ya teslim etti... Çünkü deniz bitmiş, Bay Erbakan teslim bayrağını çekmişti. Herhalde hükümeti babasından kalan tapulu mülk gibi görüyor ve bu yüzden kadına devir teslim yapmaya kalkışıyordu!

Bu numarayı yemediler! İktidar ellerinden bir kuş gibi uçtu gitti, arkasından bakakaldılar. Şimdi onun telaşını ve sinirini yaşıyorlar. O yüzden hırçınlaştılar. O yüzden Meclis'te ve sokakta olay yaratmaya kalkışıyorlar.

Şimdi bütün amaçları, kitleleri sokağa dökmek. Ama olmuyor. Camileri siyaset arenası gibi kullanmak isteyenlere karşı halkımız duyarlı davranıyor ve oyuna gelmiyor. Sokağa, sayıları birkaç yüzden fazla olmayan Refah militanı dökülüyor.

Bütün bunlar olurken, acaba Bay Erbakan niçin susuyor?..

Çünkü, sekiz yıllık temel eğitimi onaylayan ve uygulanması için kendi hükümetine gönderilen MGK kararının altında kapı gibi imzası var!

Susmasın da ne yapsın?

Yazarın Tüm Yazıları