Doğru seçim

Güncelleme Tarihi:

Doğru seçim
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 1998 00:00

Lale BARÇIN İMERBu yıl sorunsuz bir şekilde ve ‘‘evinde’’ başlayan Hisar konserlerinde yer alacak isimlere göz gezdirdiğimde organizasyonun yaratanı ve yaşatanı Mustafa Oğuz'un çok doğru seçim yaptığını düşünüyorum. İçlerinden ilgimi en çok çekenleri soracak olursanız cevabım hazır:4 konseri kalan Nilüfer'in yine harikalar yarattığından ve yaratacağından eminim. Ve dört gözle Nükhet Duru'nun oynadığı ‘‘Cahide’’ müzikalini bekliyorum. Sonra yaşayan efsaneye Müzeyyan Senar'ı, şarkı söylemesini sevdiğim Zuhal Olcay'ı ve Hisar'a ilk kez çıkacak olan Kubat'ı... İkinci kez ülkemize gelen George Moustaki'yi ki kişisel olarak beni heyecanlandırmasının sebebine gelince... Moustaki, 35 yılı aşan sanat serüveninde birbirinden harika şansonlara imza atmış bir müzisyen. Bu özelliklerini bir kenara koysanız bile onun, Edith Piaf'ın ‘‘Milord’’unu bestelemiş olması bile konserinde Hisar'da olmama için yeterli neden. Moustaki'nin sevilme nedenlerinden biri de, sadece romantik şarkı yapıyor olması değil, sağlam dünya görüşü ve humanist devrimci ruha sahip olması... Yumuşak ama dingin yorumuyla ‘‘usta’’, yaşı ilerlemiş de olsa, Hisar'a ikinci kez tırmanacak da olsa eminim Boğaz'ı sarmalayacaktır yine. Göreceksiniz, duyacaksınız...Kalitesi sadeliğindeBazı şarkıcılar böyledir işte... En basit şarkıyı bile yorumları sayesinde dinlenebilir bir kalite düzeyine çekebilirler. En sade besteyi şölene dönüştürmeyi başaran çok az yorumcunun olduğu ülkemizde bu türün bir örneği de Zuhal Olcay... Diğer sanat faaliyetleri izin vermediğinden olmalı, 5 yıl aradan sonra bir albüm yapmasına pek sevindim. Olcay şarkı söylerken nasıl oluyor da insanı böyle etkilebiliyor? Onu her dinlediğimde bunu düşünmüşümdür. Ve cevabını da şöyle vermişimdir: Yalın ve doğrudan, abartıya girmeden söylüyor şarkılarını Zuhal Olcay. Böyle bir güç, Vedat Sakman gibi sağlam ve güvenilir bir ‘‘şarkı yazarı’’yla sırt sırta verdiğinde kötü bir albümün ortaya çıkması söz konusu olamaz elbetti ki. Nitekim önümde güzel şarkılar ve o şarkıları güzel yorumlayan bir kadın var işte...Şarkılarını teathral bir gösteri gibi sunabilen sanatçının, dokuz parçalık bu çalışması ilk albümü ‘‘Küçük Bir Öykü Bu’’nun tadında. İlk dinleyişte fazla sınırları zorlamayan, iddiasız bir havası var, ancak piyasadaki pek çok albümden farklı sofistike bir koku alabiliyorsunuz. Melodik anlamda birbirine yakın şarkılar sakin, yalın ve akustik bir altıyapıya sahipler. Buna dilerseniz ‘‘Sakman sakinliği’’ de diyebiliriz. Her denizin dalgaya ihtiyacı varsa eğer, bu dalgalar Olcay'ın kararlı sesi ve dinamik yorumu sayesinde rüzgara kavuşuyor. İşte albümün ferahlatıcı yanı da bu özelliğinden kaynaklanıyor. Ferhan Şensoy'un sözlerini yazdığı ‘‘Güvercin’’ de, Attila İlhan dizeleri ‘‘Ayrılık Da Sevdaya Dahil’’de de ve ‘‘ Ankara'da Aşık Olmak’’da da bunu hissetmek mümkün... ‘‘Yanlızlığım’’, ‘‘Ağlayamıyorum’’ ve galiba neşeli olduğundan ‘‘Yani Yani’’, Olcay'ın beni saran diğer parçaları. Bu sade, samimi albüm, piyasadaki pazardan alınmış elbiseleri andıran, ortalama olmayı bile yakalayamayan onca albümün yanında Armani köstümü gibi duruyor... Tabii, bence...‘Kodo’’ davulları Japoncada kalp atışı anlamına gelen ‘‘Kodo’’ aynı zamanda bir topluluğun adı. İstanbul Caz Festivali'nde bu olağanüstü topluluğun konserini kaçıranlar için Sony Müzik'ten çıkan Atina Akropolis konserinin kaydı bir video kaset var. Ki, bu konserin bitiminde seyirciler topluluğu tam 55 dakika alkışlayarak bu alanda bir rekor kırmışlar. Meraklılarına duyururum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!