Doğan Hızlan: Komiser'in karakolunda

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

SİNAN ÇETİN'in son filmi Komiser'in çekildiği alandaydım dün.

Film çekimlerine gitmem, böyle bir alışkanlığım da, merakım da yok. Ben başka bir çekim için oraya gittim, onun da yönetmeni Sinan Çetin'di.

Durusu denilen bir mevkide, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, kocaman bir arazi içine yerleşmiş, orada yaşıyor.

Ben şehirden bu kadar uzaktaki yaşamları pek anlayamam, doğanın koynunda uygarlıktan uzakta yapamam. Aklıma gelen kitabı, CD'yi hemen bulabileceğim bir yerde oturmalayım.

Komiser filmi üzerine bazı yazılar,haberler okumuşsunuzdur.

Sinan Çetin, bana onun adını Komiser Shakespeare diye söyledi.

Bir de bahçede kocaman bir heykel gösterdi, o da filmin bir kahramanı olacakmış. İsmi nasıl bulduğumu sorduğunda, ben de yadırgamadığım cevabını verdim.

Büyük usatalara her şey yakışır, öyle bağışlayıcıdırlar, öyle alçak gönüllüdürler ki, onlarla her şeyi bağdaştırabilirsiniz.

Shakespeare de bunlardan biridir. Mozart'ın müziğinin peşine neler taktılar, hiç biri beni kızdırmadı. O da öyle davranmıştır sanırım. Hepsi de ona ayrı bir renk katmıştır.

* * *

SİNAN ÇETİN, bahçesinin içine bir stüdyo kurmuş. Haberini okumuştum ama görmeden ne olduğunu pek anlayamamıştım.

Kocaman bir karakol, karşısında evler. Karakolun içinde çekim yapılacak. Başkomiser'in odası ve nezarethaneler.

Çocukluğumdaki resmi daireleri hatırladım, yangına karşı alınan göstermelik tedbirler, kum kovaları ve belki de hiç çalışmayan yangın söndürme aletleri.

Sanırım Sinan Çetin küçük küçük bir südyo kuruyor burada.

Neler neler konuştuk.

Benim önümde lap top'u görünce, takdir etti, belki de acaba bu yaşta bu teknoloji düşkünlüğü nereden icab ediyor diye mi geçirdi içinden.

Acaba benim yaşımla mı ilgili diye düşünmedim değil. Ancak yeşillikler arasında beni giyimli masanın başında görmüş olmasından kaynaklanıyor bu görüşü.

İnternet üzerine konuştuk daha çok.

'Demek ki ,'diyor, Sinan Çetin,'Benim aradığım özgürlüğü internet sağlayacakmış.'

Politikadan cinselliğe kadar hiç bir saklının, sansürün olmadığı internet özgürlüğü Sinan Çetin'i adeta büyülemiş.

Ardından da sinema sansürü, RTÜK üzerine konuşuyoruz.

Ben de; hangi açıdan olursa olsun, bir insanın başka insanın ahlakını, zevklerini korumasını kabul edemem.

Çünkü insan kendi sansürünü kendi yapmalıdır.

* * *

ANLADIĞIM kadarıyla internete áşık Sinan Çetin, galiba da onun için bir internet reklamı için saatlerce bizi tuttu.

Yazarın Tüm Yazıları