Doğan Hızlan: Festivale Tantan darbesi

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Yazımın başlığını görüp de İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'ın gürültüyle, ses kirliliğiyle mücadelesine karşı olduğumu sanmayın.

Ancak en üst yetkilinin emirleri bizde, vur deyince öldür, felsefesiyle uygulandığından, haklılıkları bile haksızlığa çevirir.

Geçen akşam Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'ndaki Branford Marsalis konserinde yaşanan olay gibi.

Olayın aşamalarını İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Caz Festivali Yönetmeni Görgün Taner'den dinledim.

İstanbul Valiliği, 6 Temmuz 1999'da yayınladığı bir genelge ile açıkhava konserlerinin, diskoteklerdeki müziklerin hafta içi saat 24.00'te, cuma-cumartesi günleri de saat 01.00'de kesilmesini gerekli mercilere tebliğ etmiş. Bu tebliği 13 Temmuz 1999 saat 21.00'de İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü Melih Fereli tebellüğ etmiş.

O satte de Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda Branford Marsalis'in ve diğer sanatçıların konserleri başlamış.

Festival yönetimi, bu tebliği sanatçılara iletmiş. Kanun karşısında hepimizin boynunun kıldan ince olduğunu anlatmışlar, onlar da peki deyip bir kaç parçayı çalmamışlar.

Marsalis, yaptığı konuşmada, daha çalmak istediğini ancak curfew dolayısıyla konseri burada kesmek zorunda olduğunu açıklamış.

Curfew kelimesi show business dünyasında, konserin bitimi anlamına geliyormuş, ancak Redhouse da bunun karşılığında sokağa çıkma yasağı yazılı.

Sokağa çıkma yasağına alışık bir toplum bunu kabullenmiş.

Marsalis de çalmaya Roxy'de devam etmiş.

* * *

HAYATIMIZ, yasaklamalardan günlük alışkanlıklarımıza kadar, ifrat ile tefrit arasında gidip gelen bir sarkaç gibi.

Osmanlıca iki kelimenin Türkçe karşılığını Ferit Devellioğlu'nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat'ında bulup, yazıma aldım:

ifrát: Aşırı gitme, pek ileri varma.

tefr*ıt: Tersine aşırılık, ortalamanın çok altında kalma (ifrát'ın zıddı).

Gerçekten eğlence yerlerine yakın evlerde oturanları uyutmayan, onları ses cehenneminde yaşatanlara müsaade edenlerin yaptığı bir şehircilik hatasıydı.

Ancak müzikle gürültü arasındaki fark güme gitmesin.

Seçkin bir caz festivalini, bir caz ustasının müziğini katı yasakçılık sınırları içinde değerlendirme hatasına düşmeyelim.

Diyeceksiniz ki, burada herkese göre ayrı muamele mi yapalım? Kanunların uygulama eşitliği ilkesini ihlal mi edelim?

Ben burada esnek davranılmasından yanayım. Uluslararası değerde bir sanatçıyla gündelik disko müziği arasında sanatın lehine bir tercih yapalım.

Festivallere özel izin verelim.

* * *

UMARIM Saadettin Tantan, iyinin kötüyle beraber yasaklama kurbanı olmasını önleyecektir.



Yazarın Tüm Yazıları