Doğan Hızlan: Devlet, yayıncılıkta TÜBİTAK'ı örnek alsın

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

ASLINDA bu yazının başlığını ‘‘Kitap peşinde bir ömür’’ koyacaktım. O kadar demode geldi ki, vazgeçtim.

Yazılarımın yayınlanmaya başladığı 1950'li dönemlerde, gazete ve dergi sayfalarında okuduğum röportajlardan yüzde sekseninin değişmez başlığı buydu.

Önemli ya da önemi kendinden menkul oldukça yaşlı bir zatın kitaplar arasında fotoğrafı sayfaya konur, koca bir ömrü kitaplara adadığı her türlü gerçek ölçüleri aşan biçimde övülürdü.

Neden bu başlığı düşündüğümü de söyliyeyim.

Bakanlıklar, resmi kurumlar ve üniversite yayınlarını almak isteyenlerin halini anlatmak için bence bu başlık uygundu.

Aradığınız kitap, Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı veya resmi bir kurumun, üniversitenin yayını ise vay halinize.

Masallardaki gibi, ayağınızda çarık, elinizde asa dolaş dur bakalım. Bakmışsınız ki bir gün bir pir-i fani olmuşsunuz. Kitabı bulduğunuz anda zaten ona ihtiyacınız kalmamıştır.

İstanbul'da Kültür Bakanlığı'nın Ankara Caddesi'nde (Báb-ı Áli yokuşunda) bir kitap satış yeri var. İşinizden çıkınca kitap almak için sakın uğramayın, ancak resmi çalışma saatlerinde açıktır.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın da Taksim'de Gümüşsuyu Caddesi'nde satış yeri bulunuyor.

İkisinin de olumsuz, ortak yanlarını sayayım:

Her ikisinde de katalog yok. Basılıyor sözünü kaç yıl önce duyduğumu hatırlamıyorum.

Hangisi yeni hangisi eski, bunu siz kendi bilginizle anlayacaksınız. Böylece de yeni yayınları izleyip izlemediğiniz konusunda küçük bir sınavdan geçeceksiniz.

Para ödediğiniz kasaya gelince, daha bilgisayarın icad edilmediği gibi bir sanrıya kapılabilirsiniz. Çünkü bir memur elinde kalem koskocaman kara kaplı deftere el yazısıyla satılan kitabı kaydetmektedir. Onun çilesine acıdığınızdan kaybettiğiniz zamana yanmazsınız.

Bütün bunlara rağmen iki bakanlık da, üniversiteler de çok güzel kitaplar çıkarıyorlar.

* * *

ÜNİVERSİTE yayınlarına ulaşmak daha da zor. Meraklı bir kitapçı onları getirtmediyse asla haberiniz olmaz.

İstanbul'un ünlü kitapçılarında bunlara rastlamak hayal, daha doğrusu mucize.

Üniversite yayınları topluma ulaşmazsa, kapalı devre yayın yaparsa, bence işlevini yerine getiremiyor demektir.

Yıllarca önce, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi yayınlarını alabilmem için orada çalışan memurların gösterdikleri kişisel gayretlerini hala unutamam.

TÜYAP Kitap Fuarı'nın bir yararı da, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu kitaplarını bulmamız.

Üniversitelere bu fuarlarda rastlanmıyor. Yurt dışında açılan kitap fuarlarında, özel yayınevlerinin yanısıra, üniversite kitapları da sergileniyor. Biz bunu gerçekleştiremedik. Fuarlar da bu işlevi üstlenemedi.

Gerek Kültür Bakanlığı'nın gerek Milli Eğitim Bakanlığı'nın kitaplarının özel kitapçılarda satılması için bir çözüm bulmak gerekiyor.

Kitaplara ulaşılmadığı için de, gazetelerde, dergilerde söz edilmiyor, böylece okurun haberi olmuyor.

* * *

DAĞITIM konusunda bu yayınevlerinin yetkililerine örnek göstereceğim kurum var: TÜBİTAK.

TÜBİTAK'ın bütün kitaplarını önemli kitapçılarda buluyorum ve çok kimsenin de satın aldığına tanık oluyorum.

Kapalı devre yayıncılık, bu zamanda beni şaşırtıyor.

Yazarın Tüm Yazıları