Diyanet önce ‘adaleti’ ölçsün

DİYANET İşleri Başkanlığı toplumun dindarlık seviyesini ölçmeye yönelik bir anket yapmış. TÜİK’le birlikte ‘Vatandaş Memnuniyet Anketi’ adlı çalışmada “Ne kadar dindarsınız?” sorusu yöneltilmiş ve “Çok dindarım”, “Dindarım”, “Dindar değilim” gibi şıklardan biriyle dindarlık düzeyini açıklaması beklenmiş...

Haberin Devamı

Diyanet ‘kantarcı’ başı mıdır?

CHP İstanbul Milletvekili, din adamı İhsan Özkes bir açıklama yaparak, “Dindarlık ölçüsü nedir ki, çok iyi, iyi, orta, zayıf gibi tespitler yapılsın? İnancın ölçülüp tartılan bir nesne olmadığını en iyi bilmesi gereken Diyanet’in böyle bir hataya düşmesi hayret edilecek bir durumdur” diyor.

Özkes sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Aynı sorular Sayın Mehmet Görmez’e yöneltilmiş olsa, nasıl bir yanıt alacağız? Çok mu, orta mı, az mı dindardır?

Diyanet’te yolsuzluk, haksızlık, torpil, adam kayırma, dini siyasete alet etme, israf, gösteriş gibi şeyler çok mu, orta mı, az mı, yok mu diye araştırılsa ne çıkar acaba?

Diyanet İşleri Başkanı, toplumun dindarlık seviyesini ölçme hakkını nereden almaktadır?

İnsanların inanç düzeylerini sorgulayan bir anket düzenlemek; toplumu ayrıştırmak ve algıyı şekillendirmek için yapılan uygulamalardır. Diyanet, AKP iktidarının siyasi bir uzantısı olmamalıdır.

Diyanet, din hizmetlerini yürütme görevinden uzaklaşarak, toplumu şekillendirme çabası içine girmiş bulunmaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın merkez teşkilatı personelinin, başkanlığa olan ‘Adalete güveninin’ % 15 düzeyinde olduğuna ve geri kalan % 85’lik bölümün,
kurumun adaletli yönetilmediğine inandığına dair basına yansıyan anket için Sayın Görmez ne buyurur?

Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde kimsenin bir başkasının inanç düzeyini sorgulama hakkı yoktur.”

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

“Sayın Başbakan, açılımın devlet politikası olduğunu söyledi. Ama şimdi açılımı milletten niçin gizliyor? Acaba neyin pazarlığı yapılıyor? Hangi şartlarda pazarlık yapılıyor? Bir an önce millete ve TBMM’ye açıklamalıdır.” (MHP Aydın Milletvekili Ali UZUNIRMAK)

Bu zehirlenme olayına dikkat

YAKIN zamanda ölümle sonuçlanan bir Paraquat (kötüye kullanımı engelleme açısından açık ismini yazmamanızı tercih ederim) zehirlenmesi sonucu yaptığımız araştırmalarda bu ilacın birçok gelişmiş ülkede yasaklandığı ancak azgelişmiş ülkelerde kullanılmaya devam ettiğini gördük. Hastayı çok düşük dozda ve hiçbir müdahaleye meydan vermeden kaybetmemizin yanı sıra hastayla ilgilenen sağlık çalışanlarında da ciddi bulgular ortaya çıktı. Sıklıkla karşılaştığımız zehirlenme olayları arasında bizi en çok zorlayan ve çaresiz bırakan ve sağlık çalışanları ve de halk sağlığı için tehdit olan bu ilacın piyasadan kaldırılması veya özel izne tabi olması gerektiği kanaatindeyiz. Tarım Bakanlığı’na duyurmak isterim.
Dr. Alper DOĞAN
Servergazi Devlet
Hastanesi-DENİZLİ

Haberin Devamı

BOP Yolu’nun faturası

2002-2003’ten sonra ABD’nin başlattığı BOP eşbaşkanlık görevini yüklenen Türkiye’de projenin adım adım, aşama aşama yaşama geçirilmesinden bu yana her iki taraftan da tekrardan akan kanların; ağlayan anaların, babaların, kardeşlerin, eşlerin, bebelerin döktükleri gözyaşlarının sorumlusu bu plan çerçevesinde bilinçli olarak yeniden kan akıtılmasına sebep olanlardır; emperyalist güçlerdir, onlarla işbirliği içinde olanlar ve onlara göz yumanlardır.

‘Emperyalist bir proje BOP’un başarıya ulaşması uğruna akıtılan bu kanlar bugün ‘Kan durdurmak için teröristle görüşüyoruz’ diyenlerin de ellerine bulaşmıştır.
Gerisi göz boyayıcılığıyla vicdan aklamaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
Aydoğan KEKEVİ

Haberin Devamı

Azap gerek...

BİLİNDİĞİ gibi KGS’leri Ziraat Bankası’ndan temin etmiştik. 2012 yılı itibariyle otoyollara yeni bir geçiş sistemi getirildi ve KGS iptal edildi. Kampanya yapan bir bankaya kartıma diğer kartımdaki paranın yüklenmesini rica ettim. “Mümkün olmadığını, PTT’ye başvurmam gerektiğini“ ifade ettiler. PTT’ye gittim; “Ankara-İstanbul otoyolunda bulunan gişelerdeki PTT şubesine gitmem gerektiği” söylendi.

20 km’ye yakın bir yol giderek uzun kuyrukta bekledim “Yanlış gelmişsiniz, ilgili bankaya gideceksin. Biz Karayolları’nın verdiği kartlara ödeme yapıyoruz” dediler. “Kurum aynı, kasa aynı değil mi?” dedim, “Mağdur olan o kadar çok kişi var ki” diyerek gülümsedi görevli.

Ankara’ya döndüm, ilgili bankaya gittim; kartı iade edip, işlemlerimi yaptırdım. Bir ay sonra Ankara’daki 6 şubeden birinden parayı alabilirsiniz dediler.

Bir şubeye gittim, yine kuyruk... “KGS’deki parayı almaya geldim” dediğimde, ilgili memur, “444.... arayın size randevu verilecek, müracaatınızı yapacaksınız, 1-2 ay sonra sizi telefonla arayacaklar“ buyurdu.

Küçük bir miktar olsa “Belki” diyeceğim. Vatandaş olarak bu kadar dolandırılmak da zoruma gitti. Bu yavaş tahsilatın sonunda hızlı geçiş sistemini kullanacağım, eğer sistem ‘kaçak geçtiniz’ ikazı vermezse.

Bu uygulama da yeni bir taktik olsa gerek. İnanıyorum ki, bu kadar zulme 3-5 lira için katlanılmaz ve vatandaş da bu parayı (Ki, milyonlara tekabül edecektir) Karayolları’na bağışlayacaktır!
Ergun MARAŞLI

Yazarın Tüm Yazıları