Dip köşe hafıza temizliğine ne dersiniz

Eternal Sunshine Of The Spotless Mind’ı seyretmiş miydiniz? Bizde Sil Baştan diye oynamıştı.

Başrollerinde eski sevgilileri canlandıran Jim Carrey ile Kate Winslet vardı. Başarısız ilişkilerini unutmak için bir hap alıyor ve birbirlerinin kim olduğunu dahi unutuyorlardı.
Bu fantezi gerçek olmak üzere...
İsviçreli bilim adamları bunu sağlayacak bir hap üzerinde çalışıyorlar. Adına da “hafıza temizleyen yaşam biçimi hapı” demişler. Beyinde sizi mutsuz eden, hatırladıkça utandıran anıların tutulduğu yeri buluyor ve orada sıkı bir temizlik yapıyor.
Araştırmayı yürüten, Friedrich Miescher Enstitüsü’nden Andreas Lüthi. Laboratuvar hayvanları üzerinde birtakım deneyler yapmış ve tedavi sonunda hayvanların elektrik şokuyla alakalı seslerden korkmayı bıraktıklarını tespit etmiş. Hayvanlar elektrik şokundan korkmayı öğrendiklerine göre bir süre onlara elektrik şoku uygulamış olmalı.
Memelilerin, korku dolu anıları beyinde depoladıkları badem şeklindeki organa amygdala deniyormuş. İlaç amygdala’nın çevresine bir kalkan örüyor ve kötü anıların çıkışını durduruyor.
Ben dahil herkesin uzun birer unutulacaklar listesi vardır. Bu bakımdan ilk bakışta sevindirici bir haber gibi görünüyor.
Fakat anlamadığım birkaç nokta var. İlacı alınca tüm kötü anılar mı yok oluyor? İlaç hangisini silip hangisini bırakacağını nereden biliyor? Ya kazara gerekli anılar da silinirse?
Neticede korku insanı hayatta tutan bir duygu. Yaşama sarılmamızın en temelinde ölüm korkusu yatmıyor mu? Bizi korkutan ama aynı zamanda yaşamsal deneyim kazandıran anılar temkinli olmamızı sağlamıyor mu? Ya sabaha karşı Beyoğlu’nun arka sokaklarından tek başına dolaşmanın tehlikeli olduğunu unutursam ne olacak?
Ya da mesela insanlar bu ilacı da ertesi gün hapı gibi kullanmaya başlarsa? Adam sen de... Nasıl olsa yarın alırım hapımı, unuturum anıları, koyver gitsin derlerse...

NELERİ UNUTMAK İSTERDİM

Beşiktaş’ın 8-0 yenildiği Liverpool maçını
İçip içip dağıttığım her geceyi
Ortaokulda şaşı olan arkadaşıma herkesin içinde “Şaşı mısın, nereye bakıyorsun” dediğimi
Geçen gün köpeklerin saldırısına uğradığını gördüğüm ama işe yetişeceğim diye veterinere götürmediğim kediyi
Özür dileyemeden ölen arkadaşımın kalbini kırdığımı
Üniversitede tam da hoşlandığım çocuğun önünde iki seksen yere düştüğümü
Dedemle evin koridorunda kazara çıplak karşılaştığımı
Tam da uçak türbülansa girdiğinde çalan cep telefonumu
İçip içip aramamak için eski sevgilinin telefon numarasını
Eski sevgilinin doğum gününü
Kendi doğum günümü (özellikle yılını)

NELERİ UNUTMAK İSTİYORLAR

Küçükken yaşanan cinsel tacizi
Canının çok yandığı bir yaralanmayı, bayıltmadan atılan dikişi
Kaçırılan kritik penaltıyı
Kötü seks deneyimini
Çocukken yapılan zalimlikleri (sapanla vurulan kuşlar, kuyruğuna teneke bağlanan kediler, kasten canı yakılan kardeşler)
Askerlik travmalarını
Büyük trafik kazalarını
Aldatılmayı
Zamanında verilemeyen, sonra da pişmanlık yaratan kararları
Anne ve babayı kazara sevişirken yakaladığı anı
Çocukken çok sevdiği köpeğin ölümünü
Kredi kartı borçlarını

Çantanızın içindekiler kimliğinizi ele veriyor

Kartvizitlerle ağzına kadar dolduğundan kapanmayan cüzdan, hava bulutlu olduğu halde ne olur ne olmaz diye alınmış güneş gözlüğü, hava bulutlu diye alınmış şemsiye, ne olur ne olmaz diye maskeli baloya gidecek kadar ekipmanla donanmış makyaj çantası, ne olur ne olmaz diye annemin, anneannemin, yazlığın evinin anahtarlarının da bulunduğu anahtarlık, her ihtimale karşı ağrı kesici ve yara bandı, el kremi, bir kitap, bir dergi, cep telefonu ve şarj cihazı, kağıt ve ıslak mendil, USB bellek, not defteri, bir kurşun bir tükenmez kalem, dünya kadar kasa fişi, bir ara okurum diye oradan buradan kestiğim gazete kupürleri, kimbilir ne zaman gittiğim filmin bileti, dezenfektan jel, saçlarım toplanmayacak kadar kısa olduğu halde lastik toka!

Şu anda benim çantanın içinde bulunanların tam listesi. Olağanüstü bir durum yok, sıradan bir gün, benim açımdan sıradan bir içerik. Evet, ben şu pazar çantasıyla dolaşan kadınlardanım, küçücük çantalara sığanlara gıpta ve hayretle bakarım.

Debbie Percy, insan kaynakları alanında 21 yıl çalışmış bir İngiliz. 1997-2002 yılları arasında ABD’de yaşamış, burada metafizik ve NLP eğitimi almış. Acamar Coaching Limited adlı bir koçluk şirketi var. Biliyorsunuz bu koçluk müessesi Beyaz Gölge’den bu yana çok gelişti. Artık doğum koçu, bakıcı koçu, ÖSS koçu, yaşam koçu, her şeyin koçu var.

Debbie 4 yıl önce yeni bir metod geliştirmiş. Adına el çantası terapisi diyor. Sıradan ve ortalama bir günde çantanızdan çıkanlara bakarak sizin nasıl biri olduğunuzu anlamaya, kendinizi geliştirmek için neler yapmaya ihtiyaç duyduğunuzu tespit etmeye çalışıyor. El çantası bir kadının kendini nasıl hissettiğini gösteren hassas bir barometre ona göre.

Bir süre önce Londra’daki bir alışveriş merkezi için böyle bir çalışma yapmış. Kadınlar internet üzerinde ona çantalarının ve içindekilerin fotoğraflarını göndermişler, o da analizlerini internet sayfasında yayınlamış.
Debbie benim çantanın içinden çıkanları görse ne derdi acaba? Pimpirikli? Obsesif? Tedbirli? Dağınık?...
Ah keşke internet üzerinden yapılan aktivitenin süresi dolmuş olmasaydı. Fotoğraf gönderir çantam ve Debbie sayesinde kendimi tanımaya çalışırdım!

Bu arada gönderilen fotoğraflar ve yorumlar hâlâ sitede duruyor. İçlerinden bazılarını seçtim, işte analizler:

Dikkat çekmek istediğinde bunu başaran biri. Sosyalleşmeyi seviyor ama büyük gruplar yerine yakın birkaç arkadaşıyla toplanmayı tercih ediyor. Simetrik şeyler ilgisini çekiyor bu nedenle hayatında bir denge kurmaya çabası içinde olduğunu tahmin ediyorum. Detaycı bir gözü var ama tüm hayatı organize edemeyeceğini unutmamalı. Karakterinin derinlerinde, kendini göstermeye çalıyan egzotik bir yön bulunduğunu tahmin ediyorum.

Muhakemesi güçlü zeki biri. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini yüzüne bakarak anlayabilirsiniz. Nazik, dengeli... Sadakatini bir kez kazanırsanız kendini adayabilir. Adalet arayışında. Para onun için sadece gerekli bir araç. Kendi gücünün tam olarak farkına vardığını sanmıyorum. Hayat, kendisi, başkaları hakkında anlayamadığı şeyler var.

Bu kadar küçük alanda bu kadar çok şey. Acaba bu çantanın sahibinin hayata bakış açısını da özetliyor mu? Yalnız arada bir bencil olmayı, başkalarının ne düşündüğünü unutması gerekiyor. Eğlenceli bir kişiliği olduğu belli. Pozitif ve enerji dolu bir kadın. Hayatın tüm detaylarını planlamaya çalışıyor. Umutlarını, hayallerini, ihtiyaçlarını geri plana atmamalı.
Yazarın Tüm Yazıları