Devlet ile millet dargın mı?

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Bayramlar dargınların barışmasına vesile olur. Bayramları dargın geçirenlere dini akideler açısından iyi gözle bakılmaz.

Sayın Süleyman Demirel de çeşitli vesilelerle devlet-millet kucaklaşmasından bahseder. Hatta onun indinde Cumhuriyet'in en veciz ifadesi ‘‘devlet-millet barışmasıdır’’.

Demirel'in kucaklaşma temasını ısrarla işlemesi insanın aklına ister istemez iki soru getiriyor:

1) Millet ile devletin dargın olma olasılığı mı var?

2) Devlet ile millet ayrı nesneler midir ki, kucaklaşabilsinler?

Devlet ile milletin dargın olmaları veya barışmaları kavramları tamamen bizim gibi ülkelere ait kavramlar. Tıpkı ‘‘vatan haini’’ veya ‘‘devlet düşmanı’’ gibi! Bu tip kavramlar ile Batılı ülkeler de zamanında uğraşmışlar, ancak sonradan bu kavramların soyut kavramlar olduğu anlaşılmış ve bunlar terk edilmiş. Şimdi bu tip ülkelerde insanların beyinlerini okuyarak onları potansiyel suçlu olarak görmek yerine, örneğin ‘‘falan ülke hesabına çalışan casus’’ veya ‘‘şu örgüte mensup terörist’’ gibi somut suçlamalar kullanmayı tercih ediyorlar.

* * *

Öte yanda devlet ile milleti ayrı nesneler olarak addetmek yine bizim gibi ülkelere ait bir davranış biçimi. Yine Batılı ülkelerde esas olan millet, devlet ise bir aygıt olarak millete hizmet etmekle yükümlü bir organizasyon. Bu mantıkla da bürokrat ‘‘sivil hizmetçi!’’

Peki, ‘‘kutsal devlet’’ kavramını kullanmayan bu ülkelerde insanlar daha mı az vatansever? Hiç zannetmiyorum. Pekala, ABD haksız savaşlarında dahi şehit verebildiği askerler bulabiliyor. Üstelik modern zamanlarda vatandaşlık bilincinin en doğru göstergesi vergi bilinci sayıldığına ve en yüksek vergiler bu ülkelerde ödendiğine göre Batı'daki vatandaşların bizden daha fazla vatansever insanlar oldukları dahi söylenebilir!

Bizde niye bu ayrım var, niye Cumhurbaşkanı sürekli dargınları barıştırmaktan dem vuruyor?

* * *

Cumhuriyetin 75. yılında ve mübarek bir günde kabul etmeliyiz ki bizde devlet ve millet adeta birbirinden farklı nesneler ve bu ilişki milletten devlete doğru değil, devletten millete doğru akıyor.

İdari rejimimiz cumhuriyet, ama işin içinde cumhur (millet) yok!

Egemen zihniyet, milletin kendi haline bırakılırsa ya davulcuya, ya zurnacıya kaçacağına dair bir varsayım ile Türkiye'nin makus talihini tayin etme sevdasında.

* * *

Şimdi tesettür kavramına, mürteci kavramına gösterilen hassasiyete(!) sempati duyanlar ellerini vicdanlarına koysunlar ve bir 15-20 yıl öncesini hatırlasınlar. Egemen zihniyet bir zamanlar, komünizm, sosyalizm, solculuk gibi yaftalar ile insanları kovuşturmuyor, hapislere atmıyor muydu?

Öte yanda düşünelim, bu ülkede komünizm ne zaman potansiyel tehlike kavramından somut tehlike kavramına geçebildi de ‘‘tehlike’’ olabildi?

Mübarek bir günde dileğim hepimizin ‘‘müşterek bir dil’’ çerçevesinde el sıkışabilmesidir, birbirine benzemesi değil!



Yazarın Tüm Yazıları