Dersimiz ‘‘Titan’’

Tekin ARAL
Haberin Devamı

Son günlerin televizyon yıldızı, medyanın ‘‘Para tarikatı lideri’’ olarak tanımladığı Kenan Şeranoğlu adlı uyanık arkadaş...

Hangi kanalı açsan karşına Şeranoğlu çıkıyor, hangi gazeteye baksan, bu vatandaşla karşılaşıyorsun...

Milletin havada, karada, denizde, Meclis'te, her bir yerde sistemli sistemsiz söğüşlendiği, sokaktaki simitçinin bile ‘‘Lan nasıl yaparım da müşteriye tam simit diye yarım simiti sokarım?’’ hesabında olduğu bir ülke ve düzende, Şeranoğlu da bir ‘‘Saadet zinciri sistemi’’ kurmuş tatlı tatlı icrai sanatını ediyor. Biz de tüm Medya yakasına yapışmış adama hesap soruyoruz...

Bizim ülkede vurgunlar daha çok kendi sistemlerimiz ve babadan kalma usullerle vurulur...

Şeranoğlu'nun ‘‘Titan’’ adlı sistemi ise ithal malı bir sistem...

Ama tam kısa yoldan köşe dönmeyi ilke edinmiş bizim topluma göre bir sistem...

Bir alay uyanık önce bu ‘‘Titan’’a bir miktar para yatırıyorlar... Sonra da kendileri gibi birkaç uyanığı daha sisteme abone edip başlıyorlar sırtüstü yatıp zengin olmayı beklemeye...

Bu ‘‘Titan’’ insanları gerçekten de zengin ediyormuş... Ama bugüne dek zengin olduğu bilinen tek kişi Kenan Şeranoğlu adlı arkadaşmış...

Şeranoğlu ise zenginliğini ‘‘Titan’’ mensupları ile paylaşıyor, her Titan üyesini sırayla o muhteşem Lamborghini arabasına bindirip bir Boğaz turu attırıyormuş...

Ben şahsen bu Kenan Şeranoğlu adlı arkadaşı takdir ediyor, bizim Medya takımı gibi kendisinden hesap sormayı aklıma bile getirmiyorum...

Yahu bu Kenan arkadaş da, Sibel'i, Hülya'sı, Küçük İbo'su, Küçük Onur'u, büyük onursuzu hep birlikte oluşturduğumuz o çarpık dünyanın bir ferdi değil mi?

Hepsini ağzımız açık ayran budalası gibi seyrediyor, alkışlıyor, paraya boğuyoruz da, Kenan'a neyin hesabını soruyoruz?..

Üstelik adam, alan razı veren razı bir düzen içinde, kısa yoldan köşe dönmek isteyen uyanıkları ‘‘Titan’’lıyor!..

Kenan kardeşim; bana biraz indirim yap, tez zamanda Titan'dayım... Kader utansın!..

HAYATIMIZ DOSYA!

Geçtiğimiz çarşamba gecesi ‘‘Arena’’da Başbakan Yılmaz Susurluk dosyasını açtı, dosyadaki raporla ilgili açıklamalarda bulundu, bilgiler verdi...

Dosya içeriğinin ne kadarını anlattı, hangi sırları açık etti, neleri es geçti, hangi sırlar sırra kadem bastı, o benim işim değil...

Benim burada sözünü etmek istediğim, Arena'nın televizyonculuk başarısı...

Herkesin onca zamandır merak ettiği bir dosyayı ülkenin Başbakanı'na kendi programında açtırmak az buz şey değil...

Diğer medya mensubu arkadaşlarca eleştiri konusu yapılan Başbakan'ın bu raporu Arena'da açıklama olayı, tamamen Başbakan Yılmaz'ı ilgilendiren bir sorun...

Uğur nasıl yapmış etmiş, bu olayı ekranına getirmiş...

Şimdi adama kalkıp, ‘‘Senin böyle bir televizyonculuğu yapmaya ne hakkın var arkadaş’’ mı diyelim!..

Bence önemli olan, Susurluk raporunun nerede, nasıl açıklandığı değildir...

Önemli olan, raporun eksiğini gediğini araştırıp bulmak, kendi ekranına bu eksiği gediği getirmektir...

Bence Uğur'un bile ilk işi bu olmalı...

YARIŞMA

Geçen hafta yarışmalarla ilgili yazdığım bir yazıda, bazı yarışmalarda yarışmacılara ‘‘İki kere iki kaç eder?..’’ ya da ‘‘Türkiye'nin başkenti neresidir?..’’ gibi saçma sapan sorular sorulmasına değinmiş, yarışmaya katılanlara resmen aptal muamelesi yapıldığından söz etmiştim...

Ama geçen gün bana fax gönderen Doruk Sağlık adlı bir okurum beni bu konuda uyardı, bilgilendirdi...

Meğer yarışma programlarında yarışmacılara bu tip sorular (!) sorulmasının nedeni, ‘‘Bilgi yarışmaları’’na uygulanan vergi muafiyeti, ya da küçük vergi alınmasıymış...

Yarışmacıya soru sormaksızın ödül vermeye kalktığında ise bu, ‘‘çekiliş ve kura’’ kategorisine girdiğinden, vergisi daha çok oluyor, ayrıca teminat vs. gibi yükümlülükler getiriyormuş...

Ama araya ‘‘Yumurtanın sarısı ne renktir?..’’ falan gibi bir soru sıkıştırıldığında, bu kültür yarışmasına giriyor; sözünü ettiğim o vergi vs. tüm sorumluluklardan kurtuluyormuşsun...

Be hey büyük Allah'ım!.. Bu ülkede yasalardan, sorumluluklardan nasıl kolayca yırtıldığını anlatacak bundan güzel örnek olur mu?..

Ben işadamı taifesinin yerinde olsam, bilumum vergi memurlarına, ‘‘Bir elde kaç parmak vardır?’’ falan gibi abuk sabuk sorular sorup yaptığımı bir kültür hizmeti havasına sokar, vergiden üçotuz parayla kurtulurum!..

GÜLTEKİN

Gültekin Onay ‘‘Star’’da ‘‘Süper Frikik’’i sunuyor...

Gültekin'i gene sunuculuk yaptığı mesleğe ilk başladığı yıllarda, bu köşede eleştirmiş, bir sürü eksiği gediği olduğunu yazmıştım...

Duyduğuma göre de, çiçeği burnunda televizyoncu Gültekin, bu eleştirilerime bayağı üzülmüştü...

Napalım, yaşam üzüntü ve sevinçlerden oluşuyor zaten...

Uzun sözün kısası aradan az biraz zaman geçti... Gültekin Onay iyi bir sunucu oldu sonunda...

Star'daki ‘‘Süper Frikik’’i gayet başarılı sunuyor... Bence Gültekin'in televizyonda geleceği de var...

Zamanında onu niye eleştirdiğimi de sanıyorum artık anlamıştır...

UĞUR MUMCU

Bombalı saldırıya uğrayan Sevgili Uğur Mumcu’yu kaybedeli beş yıl oldu.

Hak, hukuk ve adaleti kaybedeli kaç yıl oldu acaba?






 








Yazarın Tüm Yazıları