Demokrasi'nin yalanları

Garip olaylar yaşamak sanırım dünyada bir ABD bir de Türkiye'nin tekelinde. Gazetelere baksanıza. Sadece bugün değil, herhangi bir gün.

Mesela:
Niyetlerinin iyi olduğuna adım gibi emin olduğum bir grup rahatsız adam (ki rahatsız olmak iyi bi' şeydir) kalkıp NARO'yu kuruyorlar. Ama NARO hareketin farkında olmadan isim babası Nuri Alço kalkıp emniyete gidiyor ve "Valla benim bu işlerle alakam yok" mealinde bir açıklama ile "kim bu densizler bulun kardeşim" diye başvuru yapıyor.

Sonracıma, kadrosuna iyi giyimli, sinekkaydı traşlı, yakışıklı gençleri dolurarak "Valla billa değiştim" mesajlarını galaksinin en ücra köşelerine kadar gönderen bir siyasi lider, bir kimlik kartı gibi taşıdığı dudak üstü bıyığının altından pot kırmaya devam ediyor. Alkol yasağına referandum. New York'taki Dünya Ekonomik Forumu Toplantısı'nda boyunun ölçüsünü aldığı yetmezmiş gibi.

Bi' de Amerika'da dört kadın bir erkek ve 12 çocuktan müteşekkil bir aile "yıllardır" karanlıkta yaşıyormuş. Yeni Yüzyılın en garip olaylarından biri sayılması gereken bu olay da meraklı komşu marifetiyle ortaya çıkmış.
Yani, burası Türkiye ise orası da ABD.

Aaa! Elbette, Medeniyetler tepişmesi, özür dilerim "buluşması" da apayrı bir hoşluk (bu kelimeyi seviyorum, "hoşluk"). Tamam Türkiye Cumhuriyeti, onun bu toplantıdaki temsilcisi ve ayrıca da toplantının tertipçisi Sayın Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i kutlamak gerek. Ama Allah aşkına söyleyin toplantı oldu bitti. Ne değişti ki! Ne değişecekti ki. 44 bakan bir o kadar müsteşar, yardımcıları falan hep beraber yedi, içti, konuştu eğlendi. Tasası da bize düştü.

Neyse son örneğimizi de verip borsaya geçelim.
Son ama önemsiz değil.
Yukardaki ABD-Türkiye ilişkisini gayet net biçimde ortaya koyan bir olay. Noam Chomsky'nin Türkiye ziyareti...

Hadi biz Türkler canımız sıkılınca kitap yasaklarız, yakarız, yazar hapsederiz, gazeteci tutuklarız, yayımcı tartaklarız falan. İyi de elin adamı sana ne ki kalkıp taaa bilmem nereden Türkiye'e geliyorsun. Tamam diyelim geldin.


Otur Boğaz'da rakını iç balık ye Sultanahmet'i gez. Yok "ben rahatsız adamım, otuz saniyede bir insan hakları falan demezsem rahat edemem" diyorsan yine İstanbul'da bi' sürü yer bi' sürü adam var. Git onlarla konuş. Ama Diyarbakır'a gidip mahkemeye kendini ihbar etmek de neymiş. Hadi diyelim o adam kendini ihbar eti. O zaman sen de yüce Türk Mahkemesi tutuklayıver şu adamı da görsün insan hakları testini. Ama ne oldu, mahkeme Amerikan Müdahaleciliği kitabının yayımcısını beraat ettirdi.

Hatta daha ilginci kitabı sakıncalı bulup hakkında bölücülük suçlaması ile dava açılmasını talep eden Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı, beraat kararı verilen dava sonrası Chomsky'nin "Demokrası Yalanları" kitabını yazara imzalatı. Ölem ben, ölem ben!

Salı günü borsa yüzde 0.5 değer yitirdi. 11.600 puandan güne başadı, 11.800'e çıktı, seans içinde 11.300'e indi. 400 triyon lira işlem hacmi gerçekleşti. Çarşamba günü ise ilk seansa baktığımızda yükseliş olduğunu görüyoruz.

Kimse hayale kapılmasın. Çünkü 2002 yılı başıdan bu yana gayet kesin bir şekilde gördük ki piyasanın hakimi gayet yakından tanıdığımız, borsa ile ilgili her sohbette ister istemez isimleri geçen "babalar". Önümüzdeki dönem onlar nasıl isterse borsa o yöne gidecek.

Çünkü küçük yatırımcı piyasada yok, kurumsal yatırımcı yok, fonlar yok ve en önemlisi piyasanın dengeleyici unsuru yeni yabancı yatırımcı yok. Kısacası hiç bir şey yok. Hatta belki sizlere çelişki gibi gelecek ama asıl "babalar" da piyasada yok Onların "yancıları, beslemeleri, çöpçüleri" piyasada. (Borsada büyükler köpekbalığı, etrafındakiler ise köpekbalıklarının etrafında yüzen simbiyotik balıklara telmihen çöpçü olarak adlandırılıyor).

Demem o ki, bu adamlar için temelde üç sorun var.

  • Bankaların sermaye katkısı sürecinde üzerlerine düşen miktarı nereden bulacakları. (Burada halka arz ve bedelli sermaye artırımı seçenekleri sıkıntı yaratıyor)

  • Kamu halka arzları

  • Ve küresel ekonomik sıkıntılar. Başta da Japonya'nın bankacılık sisteminin çöküşün eşiğinde olması ihtimali...

    Görüldüğü üzere bunların hiçbiri kısa vadeli meseleler değil. Bunlar çözülmeden de borsanın önünü görmesi zor. Olup olacağı son iki adır gördüğümüz hareket. Yani temelsiz bir ralli, adından sebepsiz bir düşüş. Haa elbete burası Türkiye. Unutum sanmayın.
  • Yazarın Tüm Yazıları