Demirel'in üç sevabı

Güncelleme Tarihi:

Demirelin üç sevabı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 10, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Geçenlerde masamda bir davetiye buldum. Sevgi Hastanesi Sheraton Balo Salonu'nda, ödül törenine çağırıyordu.

Şöyle bir göz attıktan sonra çöpe yolluyordum ki, davetiyenin üzerinde bir isim gözüme çarptı. Anjelika Himalaya.

Bu ismi çok iyi tanıyordum. Anlatılamaz bir piyanistti. Sanki piyano ile var oluyordu. Piyano çalmaya başladığı anda sanki uzaya gidiyor, tuşlara son dokunuşuyla birlikte de dünyaya dönüyordu.

Bu özelliği onun, resital sırasında cep telefonu çalmasına tepki duymasını da önlüyordu. Çünkü piyanoyla o denli bütünleşiyor ve sonsuzluğa varıyordu ki, ne bir şey görüyor, ne de işitiyordu.

Bu yüzden, Fazıl Say gibi resitali kesip nutuk atmıyordu. Zaten o konuşmayı değil, piyano çalmayı seviyordu.

Ve hiçbir resitalinde cep telefonu çalmıyordu.

İnsanlar onu büyülenmişçesine dinliyorlar, onunla birlikte sonsuzluğa gidip geliyorlardı.

Ailecek kalkıp gittiğimiz Sevgi Hastanesi ödül töreni öncesinde verdiği resitalde de böyle oldu.

Ona hep birlikte gitmiştik; çünkü o oğluma da piyano öğretiyordu.

* * *

Resital bitince salondan çıktım. Antrede Ethem Atınç'a rastladım.

Ethem Atınç bir müzik dostudur ve özellikle piyanolarla haşır neşir olur.

Türkiye'nin önde gelen bir piyano ithalatçısıdır. Benim evimdeki piyano da Ethem Atınç'tan alınmıştır.

Bu vesile ile Ethem Atınç'la dost olduk. Müzik üzerine derin filozofik muhabbetlerde bulunduk.

Anjelika Himalaya'nın bir piyano virtüozu ve besteci olduğunu bana o söylemişti. Ben de rica minnet onu oğluma ders vermeye razı etmiştim. O zaman Anjelika'nın sadece klasik müzik çalan bir piyanist olduğunu anlamıştım. Enfes bir Bach yorumcusuydu.

Bazıları gibi, her dalda uçmaya çalışmıyor, cazla, sazla uğraşmıyordu.

İlk kez Bela Bartok'un yaptığı, piyano telleri üzerine ahşap ve demir koyma işini, kendisine mal etmeye de çalışmıyordu.

Hasılı kelam, piyano ile doğuyor ve yaşıyordu.

Ethem'le bir süre bunlardan konuştuk. Derken her nasılsa söz Demirel'e geldi. Lafı değiştirmeye çalıştı isem de ısrarla anlattı.

Belki iyi de etti. Buna siz karar vereceksiniz.

* * *

Ethem'in anlattıklarından anladığım kadarıyla, Demirel hayatı boyunca yalnızca günah işlemiş bir adam değildi. Üç tane de sevap işlemişti.

Birinci sevabı Niğde Üniversitesi'ne Baldwin marka, yarım kuyruk bir resital piyanosu hediye etmekti. İkinci sevabı, aynı marka bir piyanoyu İsparta Üniversitesi'ne göndermekti.

Üçüncü ve okkalı sevap, ODTÜ'ye hediye ettiği Baldwin'di. Tam kuyruklu muhteşem piyanonun bir eşi Beyaz Saray'da bulunuyordu.

New York Senfoni, Pavarotti ve Mehta'da da aynı piyanodan vardı.

Cümle günahlarının yanında bunlar okkalı sevaplardı.

Umarım ruz-ı mahşerde işine yarardı.













Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!