Demirel: Yatıştırma fonksiyonum var

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Bursa

Baba ile yine yollara düşüyoruz. Sis dolayısıyla Bursa Havaalanı yerine Yenişehir'e inmek için Etimesgut'tan havalanıyoruz.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile kar yağışı altında havalanırken, bulutlara dalıp yol alıyoruz. ‘‘Sayın Cumhurbaşkanım, siyasi hava da böyle kapalı. Bir şeyler sormak istiyorum’’ diyorum, ‘‘Acele etme, sabırlı ol ve acele etme’’ karşılığını veriyor. Ardından, ‘‘Demir nasıl dövülür bilir misin?’’ diyor ve demirin nasıl dövüldüğünü anlatıyor.

* *Ê *

Başdanışmanı Prof. Ahmet Sarp'ın, ‘‘Çeliğe su verme’’ sözüne, Baba, ‘‘Öyle derler ve demiri tavında döverler’’ karşılığını veriyor. Anlamlı mesaj, nereye çekersen çek. Kahvelerimiz geliyor. Demirel, Hürriyet Gazetesi'ni alıp Tufan Türenç'in yazısını büyük bir dikkatle okuyor. Yeniden nabız yokluyoruz:

- Baykal, 'Hükümetin ömrü bitti' diyor. Ne olacak şimdi?''

- Ben bu tartışmalara girmem, acele etme.''

- Dün İstanbul'da toplantıda konuştunuz. Seçim çözüm olabilir mi?

- Yine çekiştiriyorsun bir yerlerimi. Seçim, demokrasinin, olmazsa olmaz, zorunlu şartıdır. Hür seçim, serbest seçim olacaktır. Seçim parlamento çıkarır, ama hükümet de çıkarmalıdır.''

Biraz düşündükten sonra Demirel devam ediyor:

‘‘Rejim ülkeyi yönetebilirliğini kaybetmemelidir. Sıkıntıların ana nedeni istikrarsızlıktır. Hükümetler sık değişirse istikrar kaybolur. Siyaset şu an parçalıdır. Türk siyaseti parçalanırsa, o zaman da istikrarı kurtarmak zor gibi görünüyor. Bunu sağlamak için seçimde ittifakların yapılmasından başka çare yok. Ha, ben şuna oy verin demiyorum, istediğinize oy verin, ama sonunda çıkan parlamento istikrarlı hükümet çıkartsın. Vatandaş kimin hükümet olacağını bilsin.’’

Demirel açılıyor... Devletin üç ana sıkıntısı olduğunu anlatıyor:

‘‘Biri istikrarsızlık, ikincisi devletin çok fazla ticaret ve sanayiyle uğraşması ve üçüncüsü de merkeziyetçilik. İstikrarsızlıktan kurtulmanın yolunu söyledim, ama yetmez. Cumhurbaşkanı'nı da halk seçmelidir. Cumhurbaşkanı, idare tıkanırsa Meclis'i yenileme yetkisine sahip olmalıdır. Ve seçimde ittifakların yapılmasına izin veren bir sistem uygulanmalıdır. Özelleştirme ise devletin tüm ticari ve sanayiden elini çekmesini anlatıyorum. Çekmeyince piyasa ekonomisi yürümüyor. Türkiye, devletçi kafalardan kurtulmalıdır. Yoksa liberal ekonomi yürümeyince diğer liberal haklar da işlemiyor. Şikâyetleri ortadan kaldırmanın yolu budur. Banka kime kredi verecekse ona versin. Bunun şusuna verdi, buna verdi kavgası olmasın. En son şart, merkeziyetçilik. Bunu aşmanın yolu ademi merkeziyet. Yani, devlet Ankara'ya topladığı yetkileri yerel yönetimlere dağıtacak.’’

Demirel susunca, ‘‘Bu hükümet bitti mi?’’ diye soruyorum. Cevap vermiyor.

* *Ê *

Genelkurmay'daki son brifing olayını sorunca, yine susacağını söylüyor:

‘‘Ben bunlara girmem. Çünkü benim bu tür şeyleri yatıştırma görevim var. Fransız La Figaro Gazetesi yazarı geldi bana. Güniz Sokak'ta yasaklı dönemde de beni gördüğünü söyledi. Ve bugünkü durumu sordu. Ben sırtına dokunup, ben bugün de yasaklıyım, diyerek bastım kahkahayı. Benim bütün bunları yatıştırma fonksiyonum var.’’













Yazarın Tüm Yazıları