Değişen Batı Trakya

CNN Türk, Yunanistan'da Türk azınlığın yaşadığı Batı Trakya bölgesinden geçen hafta yaptığı iki canlı yayınla dikkatlari çekti.

İlk kez bir Türk televizyonu bölgeden canlı yayınla azınlığın durumunu yansıttı; sorunlarını ele aldı. Hem Türk hem de Yunanlı yetkili ve temsilcilerin yer aldığı programlar büyük ilgi ve heyecan yarattı. ‘‘Sessiz azınlık’’ sesini duyurmuş oldu. Canlı yayın fikri, programı sunan gazeteci Yavuz Baydar'dan gelmişti.

Programı, Yunanistan'ın 1 Ocak'tan itibaren AB dönem başkanı olması dolayısıyla düşünmüş. ‘‘Yıllar boyu kendi yağıyla kavrulan, zaman zaman büyük baskılara maruz kalan ama kimliğini ısrarla koruyan 130 bin Türk azınlık mensubunu sürekli izliyorum’’ diyor. Dedesi azınlığın 1930'lardaki liderlerinden ve milletvekillerinden olduğu için Batı Trakya'yı sürekli izliyor Baydar.

Gezinizde ne ortaya çıkıyor?

- 1990'ların ortalarından itibaren, bu bölgede ciddi sıkıntılar yaşayan azınlığın durumunda hızlı bir değişim, düzelme görülmeye başlandı. Bunda hem AB'nin hem de yenilikçi Simitis yönetiminin büyük payı olduğu konusunda yaygın bir kanı var. AB konusunda biz de azınlıkları Türkiye'de tartışıp duruyoruz. İşte bu amaçla, ‘‘AB, Batı Trakya Türklerinin durumunu nasıl etkiledi?’’ sorusuna yanıt aradık. Değişik görüşler yansıtan, bir fotoğraf çektik.

Nasıl bir fotoğraf çıktı?

- Çok ciddi bir değişim, gözle görülür bir düzelme var. Azınlığın vatandaşlık hakları bir bir teslim edilmiş. Mülk ediniyor; alıp satıyor. İşyeri açabiliyor; ehliyet alabiliyor. Yavaş yavaş da olsa yerel bürokrasi ve belediyelerde işe alınıyorlar artık. Radyo ve TV'den Türkçe yayın serbest. Bunlardan mahrumdular. Yunanistan, keyfi olarak bu azınlık mensuplarını vatandaşlıktan atamıyor. Belki attıklarını geri almak zorunda bile kalabilir. Bölgenin kuzeyindeki dağlarda bulunan Türk köyleri artık tecrit edilmiş değil. Buraları yasak bölgeydi, ama biz rahatça gidip gezdik. Seyahat özgürlüğü sağlanmış. Yeni kuşaklar geleceğe daha umutlu bakıyor. Bütün bunlar Yunanistan, AB üyesi olmasaydı hayaldi. Ama süregiden sorunlar da var tabii...

Nedir bunlar?

- En ciddi sorun eğitimde. Anadil eğitimi, AB'ye göre bir zorunluluk. Ama bölgede Türkçe öğreten bir anaokulu bile yok. Özel eğitim hakkı var ancak bilinçsizler. Eğitim Lozan Anlaşması'na göre düzenlenmiş. 240 ilkokulda eğitim kalitesi iyice düşmüş. Ders malzemesi zayıf. Bu okullara gönderilen öğretmenler, cunta zamanından kalma, tartışmalı bir özel pedagoji okulundan mezun oluyor ve yetersiz Türkçeleriyle çocuklara düzeysiz bir eğitim veriyorlar. Bu ilerki düzeylerde çocukları çok zorluyor. Azınlık 9 yıl zorunlu eğitim istiyor ve okul sayısının artmasını, kaliteli öğretmen gelmesini talep ediyor.

Eğitimden başka azınlık vakıflarının durumu da sorunlu. Bu yasalarda belirsizlik var. Ayrıca, bölgedeki dini liderli, yani müftülük sisteminin de atama yerine cemaat seçimleriyle yapılmasını istiyorlar. Haklı bir talep... Bunlar şimdilik kolay çözülmeyecek sorunlar gibi duruyor. Pek çok şey, Türk-Yunan ilişkilerinin gidişatına ve Türkiye'nin AB yolundaki ilerleyişine bağlı.

Şeyhlerin metresi...

ÖNCEKİ
gün Hürriyet'te bir ‘sahte şeyh’ haberi vardı. Bu tür haberler beni çok üzüyor ve öfkelendiriyor. Adeta tıkanacakmış gibi oluyorum. Hem de AKP döneminde bu nasıl bir sorumsuzluktur. Sanki Atatürk Türkiyesi'nde ‘hakiki şeyh’ler varmış gibi. Adına şeyh denilen bu güruhun hepsi aynı derecede ‘sahte’ değilmiş gibi. Benzer şekilde bir de ‘imam nikáhlı eş’ aymazlığı var. Böyle diyerek, bu rezilliği de muşrulaştırıyoruz. İmam nikáhlı eş diye bir kavram var mı Türkiye Cumhuriyeti'nde. Bunun adı olsa olsa ‘metres’ ya da en hafifinden ‘kapatma’dır.

Doğan GÖKER-İSTANBUL

‘GERİLİĞİN kaynağına inersek, siyasi partilerin başına geçenlerin ve ülkeyi yönetenlerin yeterli bilgi birikimine sahip olmadığını görürüz. Ülkenin kalkınmasına yönelik bilgiler ya kendilerinde yok ya da bunları kullanamıyorlar. Eğitim sistemindeki eksiklik ise Türkiye'nin geri kalmışlığının bir diğer nedeni... Özellikle üniversiteler, gelişmiş eleman yetiştirmekte yetersiz. Eğitim sadece teknik bilgi vermez, bazı değerleri de özümsetmesi gerekir. Bilgi ve bazı değerlerden yoksun insanlar da Türkiye'nin geri kalmasına neden oluyor.’

(Cumhurbaşkanlığı eski Devlet Denetleme Kurulu üyesi Dr. Mustafa Yuluğ)

Vur notere

TRAFİK Yasası'nda tek maddelik değişiklik içeren yasa taslağı 8.1.2003'te İçişleri Komisyonu'na geldi. Amacı ise araç satışlarının trafik büroları tarafından yapılmasıymış. Gerekçesi ise vatandaşın ekonomik ve zamansal kaybını önlemekmiş; AB ülkeleri ile uyum sağlamakmış.

Bu gerekçelerden her ikisi de yanlış ve bilinen asıl gerçekleri kamufle edicidir. Örneğin Ankara'da bu hizmet 73 noter ve 550 elemanla veriliyorken bundan böyle bir tek Trafik Tescil Bürosu'nda gerçekleştirilecek. Kuyruklar ve kuyrukları bilinen yöntemlerle aşma gayreti vatandaşın hangi zaman ve ekonomik kaybını önleyecek? Ay'da mı yaşıyoruz. Biz ülkemizi tanımıyor muyuz?

AB ülkelerinden hiçbirinde polis böyle ticari anlaşmaları onaylamıyor. Özel kurumlar yapıyor bu işi. Bizdeki noterlikler de, oradaki bu özel kurumların benzeridir. AB ülkelerinde polis polislik yapıyor sadece. Parasal alışverişlere bulaşmıyor.

Bunlar hani devleti küçültüyorlardı?

Vatandaşın ödemek zorunda olduğu harç damgayı kaldırıyorsanız kaldırın; noter de olmasın. Zaten vatandaşın ödediği paranın % 90'ı bu kalemlerdir.

Mehmet ÜNAL-25. Noter-ANKARA

'Türkiye oyunları'

ABD, NATO'dan resmen istemiş. Irak operasyonunda NATO birlikleri Türkiye'nin Güneydoğusu'nu korumak için birliklerini göndersin...

Yani bir güvenlik şemsiyesi oluşturulsun Türkiye'de. Acaba bunun altında ne var? Bir uzman diyor ki: ‘‘Türkiye'nin reddettiği İngiliz birlikleri, bu yolla Türkiye'ye sokulacak ve yasal yolla konuşlandırılmış olacak.’’

İlginç bir yol ve strateji değil mi?

(20.1.2003 gecesi İngiltere Channel 5 televizyonunun Midnight Express (Geceyarısı Ekspresi) filmini göstermesine ne diyelim şimdi?)

MESAJ PANOSU

BİR grup Alanyalı, Kaymakam Günhan Sarıkaya'ya soruyor: Alanya'daki eğlence mekánları birkaç gündür neden hep farklı saatlerde kapatılıyor? Belediye'nin encümen kararı hálá geçerliyse yeni bir kapatma süreci başlayacak mı?

AĞRI'nın Patnos İlçesi'ne bağlı Doğansu İlköğretim Okulu'nda 500'e yakın öğrenci okuyor; ancak bir kütüphanesi yok. Bu konudaki hassasiyetinize güvenerek yardımlarınızı bekliyoruz. (Süphan'ın eteğinde kurulu Doğansu'da kardelenler yetiştirmeye var mısınız?)
Halil YÜCEL- Türkçe öğretmeni- Patnos-AĞRI 0536-557 21 89
Yazarın Tüm Yazıları