Değersiz servetler

Doğan ULUÇ
Haberin Devamı

Picasso'nun ‘Rüya’ tablosu beynimde dönüp dolaşıyor ama mantıklı bir mekan bulup yerleşemiyor. Ünlü kübizm ustası, metresi Marie-Therese'i çarpık yüzlü, iki bacağın birleştiği yerde ellerini kavuşturmuş şekilde tuvale geçirmiş. Sözde erotik resimde beden üç-beş fırçayla çizili, detay yok denecek kadar az. Önünde bir hafta dahi kalsam bana verecek bir şeyi yok bu ‘Rüya’nın. Kabahat bende olsa gerek. Çünkü kimliği açıklanmayan birinin bu tabloya niye 48.4 milyon dolar ödediğini anlamış değilim.

Karı-koca, Victor ve Sally Ganz'ların özel koleksiyonunun bir kısmı Christie's galerisinde açık artırmada rekor fiyatla el değiştirdi. Ganz'ların 50 yılda 2 milyon dolar harcayarak topladığı eserler bir kaç saat içinde 206.5 milyon dolara satıldı. Müzayede evinin payına düşen 25 milyon dolarlık komisyon dahi başlı başına servet.

Hafta başında New York'ta doğa tarihi müzesinde göz kamaştıran takıları seyretmiştim. Elizabeth Taylor'un makadam fındığı iriliğinde yüzüğü, Tiffany elması, Portekiz Kraliçesi Maria Pia'nın, Prenses Grace Kelly'nin takıları, 497 karatlık yumurta büyüklüğündeki Guniea elması ve diğerleri hakkında bir yetkili ‘‘Bu serginin piyasa değeri milyarlarca doları aşar’’ demişti.

Peki ama astronomik fiyatlı tablolar, paha biçilmez takılar ne işe yarıyor? Kim tesbit ediyor bu fiyatları? Tabloların çoğunun süper zenginlerin malikanelerinde duvar süslemesinden başka işe yaradığı yok. Takılar ise kilit kilit üstüne dev kasalarda. Bankalara güvenmeyen Anadolu köylüsünün yatak, yastık altında çıkınlarda gizlediği para veya Cumhuriyet altınından ne farkı var bu tablo ve takıların?

Bangladeş, Sudan, Mali gibi sefaletin kol gezdiği ülkeleri bir tarafa bıraksak refah ve bolluk diyarı Amerika'da dahi 16 milyon çocuk aşırı yoksulluk içinde kıvranıyor. Gökdelen girişleri, lüks butik kapılarında evsiz insanlar kar-kış demeden plastik örtülere sarılıp geceliyorlar. Bebeği kucağında kadınlar köşe başında el açmış gelip geçenden para dileniyorlar.

Oysa kasalarda saklı Kraliçe Eugiene'in, Çariçe Katerina'nın takılarının ışıltısı, düplekslerin duvarlarına asılı eserlerin görkemi bu sefalet tablosuyla insan yaşamında tezatlığı sergiliyor.

Aklıma 14'üncü yüzyıl bilimcisi Occamlı William'ın şu vecizesi geliyor: ‘‘Çok gerekli olmayan hiçbir şey mevcut olmamalı.’’ Çok az insanın görme fırsatını bulduğu pencere camı boyu tablolara, yumurta büyüklüğünde elmaslara ödenen milyonlarla neler yapılmaz ki?

Picasso'nun 48.4 milyon dolarlık ‘Rüya’sı, Van Gogh'un 54 milyon dolarlık ‘İrisis’ ve benzeri eserlere ödenen paralarla sokakta geceleyenlerin tümüne başını sokacağı konut, çöplükte aş arayanlara yemek, her köy, kasabaya okul, hastane açmak mümkün olur. Kullanılmayan bu servetler yoksul kitlelerin ihtiyacına sarfedilse ailevi sorunların çoğu çözüme ulaşır.

Ama servetlerini toplumsal ıstıraba şifa getirecek yatırımlar yerine kişisel gururlarını tatmin edecek koleksiyon birikimlerine adamış süper zenginler bu kaynak israfında yalnız değil. Halkının can güvenliği, toprak bütünlüğü tehdit altında olmayan Amerika, B-2 bombardıman filosu için 100 milyar dolarlık sipariş veriyor. Beheri 2,2 milyar dolar olan bu uçaklar acaba nerede kullanılacak?

Rakamları düşündüğümüzde, olup bitenleri göz önüne getirdiğimizde işin içinden çıkmak güç görünüyor. Yerküredeki 311 dolar milyarderinin 110'u Amerika'da. Zengini Karun gibi zengin, ülkesi kaynaktan geçilmiyor, dinamizmine ayak uydurmak da müşkül Yeni Dünya'nın. Gene de insanlarının sorunlarına bunca zamandır çözüm bulanamayışına akıl erdirmek mümkün değil.

Yazarın Tüm Yazıları