Davutoğlu’nun Washington bilançosu

Ahmet Davutoğlu, Washington’da tek güne sığdırdığı programından en azından görüntü olarak istediğini aldı. Türk-Amerikan ikili ilişkilerindeki soğukluk yerine herkes sıcak mesajlar verdi. Nasıl mı oldu?

Haberin Devamı

Haziranda başladı kırılma.

Türk Hükümeti’nin Gezi Olayları’na müdahale şekli Washington tarafından sert biçimde eleştirilince…

Ve Beyaz Saray, Dışişleri derken Amerikalılar Gezi yüzünden 20’ye yakın açıklama (www.hurriyet.com.tr/planet/23493259.asp) yapıp Türk Hükümeti’ne sürekli itidal çağrısı yapınca Ankara’da film koptu.

Top komplo teorisyenlerine geçti.

Batı kendini uçuk iddiaların ortasında bulup bir de bunları cevaplamak (www.hurriyet.com.tr/planet/23529859.asp) zorunda kaldı.

Sonra…

Denge şaşınca işin içine dış politikadaki farklılıklar da girdi.

Ve Suriye, İsrail gibi halihazırda idare edilmeye çalışılan ayrılıklar iyot gibi ortaya çıktı.

Üstüne Mısır (www.hurriyet.com.tr/planet/24558852.asp) bindi.

ABD’nin Suriye’deki diplomasi yanlısı politikası (www.hurriyet.com.tr/planet/24882447.asp) bindi.

Haberin Devamı

Ve Türk-Amerikan ilişkileri son yılların en soğuk yazını geçirdi.

İş Obama ve Erdoğan arasındaki diyaloğa ara verilmesine kadar vardı. (http://www.hurriyet.com.tr/pasaj/24791037.asp)

İşte Davutoğlu’nun ziyareti böyle bir manzarada başladı.

Suriye krizine kadar AKP’nin en büyük taşıyıcılarından biri olan dış politikanın, tam de seçim yılına girildiği bir dönem partinin üzerinde en büyük yük haline gelmesi…

Ve bu yüzden de dengelerin değiştirilmesi çabasıyla…

*

İki yıl önce konuştu mu mangalda kül bırakmayanları hatırlıyorum da…

“ABD’nin Türkiye’ye olan ihtiyacı, Türkiye’nin ABD’ye olan ihtiyacından daha fazla” laflarını…

Geçti…

ABD’yle ilişkileri toparlamak, olmasa bile en azından sorunları bir süreliğine halının altına süpürmek için Washington’a gelen Davutoğlu, bu yüzden ilk el uzatan taraf oldu.

Ve kentteki temaslarından iki gün önce Foreign Policy Dergisi’ne çok kritik bir makale (www.foreignpolicy.com/articles/2013/11/15/turkey_and_the_united_states_must_deepen_alliance_davutoglu) yazdı.

Orada da, “ABD ve Türkiye’nin birbirine karşı soğuk kalma, birbirinden ayrı düşme lüksü yok” diyerek, (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/25136098.asp) Türk tarafının hedefini açıkça ifade etti.

NATO’nun Türkiye'nin güvenlik politikasının temel taşı olduğunu, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’nın (TTIP) Türkiye'yi Batı’ya bağlayacağını söyleyecek kadar da işi ileri taşıyarak...

Haberin Devamı

Böylece daha birkaç hafta önce Hakan Fidan haberleri sonrası çıkan “Türkiye’nin bağımsız, kişilikli bir dış politika izlemesinden rahatsızlar” demeçleri (www.hurriyet.com.tr/gundem/24911845.asp) gitmiş, yerine bambaşka bir ton gelmişti.

Sonuç?

En azından şekil itibarıyla oldu.

Ve Davutoğlu’nun mektubu adresine ulaştı, görüntü düzeldi.

*

Davutoğlu’nun Pazartesi sabahki Hagel görüşmesi beklenenden uzun sürdü.

Hatta Brookings’te yapacağı konuşma için beklerken, Amerikalı bir düşünce kuruluşu uzmanı kulağıma eğilip “Herhalde Suriye’deki cihatçılar ve Çin füzeleri nutku bitmedi, o yüzden gelemiyor” dedi.

Konuşması da bu açıdan hiç heyecan verici değildi.

Yine bildik akademisyen üslubu, “Türkiye’nin restorasyonu”, “Afrika’da açılan Türk misyonları”, hem Başbakan’ın hem kendisinin dış seyahatlerinin ne kadar yoğun olduğu detaylarına sıkışmış şaşırtmayan bir söylev.

Haberin Devamı

Öyle ki, bittikten sonra dışarıda AKP’ye çok yakın bir Türk uzmana konuşmayı nasıl bulduğunu sorduğumda, o bile bana “Artık Sayın Davutoğlu’nun Afrika’daki Türk misyonlarının ötesine geçip somut bir şeyler söylemesi gerekiyor” dedi.

*

Ama sonra gezinin Dışişleri faslı başladı.

Ve bir anda işin rengi tamamen değişti.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın yedinci katında, şimdiye kadar defalarca ortak basın toplantısı izledim.

Amerikan Dışişleri Bakanları’nın yabancı konuklarını ağırladıkları salon…

Kerry ve Davutoğlu’nun tam 46 dakika süren basın toplantısı (www.state.gov/secretary/remarks/2013/11/217710.htm) şimdiye kadar izlediğim en uzun toplantıydı.
Artı… Kerry’nin konuşması boyunca Davutoğlu’nun FP’deki makalesi dahil Davutoğlu’na yönelttiği iltifatları hiç saymıyorum.

Haberin Devamı

İki ülke ilişkilerinin hayati olmasından Türkiye’nin örneğin İran’la yürütülen müzakerelere verdiği desteğe defalarca övgü dile getirdi Kerry.

Ve mesela şimdiye dek iki ülke arasındaki en büyük fikir ayrılıklarından biri olan Suriye’deki cihadçılar konusunda tek bir eleştiride bulunmadı.

Hatta bunların Türkiye’yi de tehdit ettiklerini söyledi.

Daha önce Çin füzeleri konusunda defalarca (www.hurriyet.com.tr/planet/24824101.asp) kamuoyu önünde kaygı dile getirdikleri halde füze meselesine dair de tek satır konuşmadı.

Üzerinde Başkan Obama’nın parmak izi olan İsrail-Türkiye yakınlaşması (www.hurriyet.com.tr/planet/22878720.asp) ilerlemediği için bu konuda Türk tarafında 7 aydır defalarca mesaj iletmiş olmalarına rağmen bu meselede de tek bir sitem duyulmadı.

*

Sadece Dışişleri de değil.

Haberin Devamı

Pentagon da Hagel-Davutoğlu görüşmesine dair beş paragraflık bir bildiri yayınladı. (www.defense.gov/releases/release.aspx?releaseid=16379)

Onlar da sadece ilişkilerin olumlu yönlerine vurgu yapıp ne füze ne de Suriye’deki radikaller konusuna değindi.

Sordum üstelik…

Görüşmelerden sonra hem Pentagon hem de Dışişleri’yle konuştum.

“İlave bilgi var mı, füzeler konusunda bir açıklama var mı” dedim.

Pentagon, doğrudan “Kendi içimizde değerlendirdik, daha fazla bir açıklama yapmayacağız” dedi.

Dışişleri’ndeki kaynaklarıma sordum.

Onlar da “Görüşmeler çok iyi geçti. Çok tatmin edici oldu” dediler.

Ve görüntüye gölge düşürecek hiçbir zorlu konuya girmediler.

*

Amerikan diplomasinin gelmiş geçmiş en açık sözlü, en sözünü esirgemeyen isimlerinden biri diye biliniyor Susan Rice.

Davutoğlu; Hagel ve Kerry’den sonra Beyaz Saray’da da onunla bir araya geldi.

Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı’yla...

Beyaz Saray Sözcüsü Laura Lucas Magnuson’dan görüşmeye ilişkin aldığım bilgilendirme notu da aynen şöyle oldu:

“Büyükelçi Rice, birçok ortak menfaat ve müttefik, ortak olarak önemli işbirliğimizi ele almak için bugün Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile bir araya geldi.”

Tek cümle.

*

İçerik önümüzdeki günlerde daha net ortaya çıkar.

Ama işin görünen kısmında, Davutoğlu Washington ziyaretinden istediğini aldı.

Tek bir olumsuz açıklama olmadan…

Üstelik Yönetimin bugün Türkiye’ye en yakın duran ismi Kerry’den defalarca övgü işiterek akşam uçağına binip Ankara’ya döndü.

Önce bir mektup…

Sonra Suriye’de Amerika’nın pozisyonuna yaklaşıp radikallerden uzaklaşan ve diplomasiye yönelen bir politika…

İran müzakerelerinde Obama Yönetimi’ne destek için açık çek…

Irak’la tam da Washington’ın istediği uzlaşmacı bir frekans…

Mısır için suçlayıcı demeçlerden kaçınma..

Füze ihalesini de sil baştan ele almaya hazır olarak.

*

O zaman sormak gerekmiyor mu?

Madem öyle neydi o gürültü?

“Bağımsız dış politikamızdan rahatsızlar” açıklamaları… (www.hurriyet.com.tr/gundem/24911845.asp)

“Beyaz Saray’a ne oluyor” çıkışları… (www.hurriyet.com.tr/gundem/24583634.asp),

“Bizim bağımsızlık anlayışımızı kimsenin gölgelemeye hakkı yoktur” demeçleri… (www.hurriyet.com.tr/gundem/24969825.asp)

Böyle daha mı iyi oldu!

www.twitter.com/tolgatanis

Yazarın Tüm Yazıları