Damağımla midem kavgaya tutuşuyor

SİZ hiç damakla mide arasındaki kavga hissettiniz mi?

Evet, evet resmen kavga ediyorlar.

Haberin Devamı

Şöyle oluyor:
Yağlı pideyi alıyorsun, Adana kebaptan bir parça koparıyorsun -tabii ki çatalla değil, çatal bıçakla kebap yiyeni döverler- eti pidenin içine koyuyorsun, üzerine sumaklı soğan serpiştiriyorsun ve ve ve hafiiiif turunç sıkıyorsun...
Şimdi pideyi kapat, yani rulo yap...
Yaptın mı?
Sonraaaa...
Ağzına at...
Oooooooooooo.
Çiğniyorsun ve ağzında dolaştırıyorsun.
Yine bir oooooooooo.
Üst damak, ölüyor zevkten.
Bir tür orgazm.
Üst damak, “Devam et, devam et!” diyor.
Ama mide de sabırsız, “Gönder artık, gönder artık” diye bağırıyor.
Damak da, “Ne acelen var, zevkimin içine ediyorsun” diyor.
İşte Adana kebap yerken bana hep bu oluyor, damağımla, midem acayip bir kavgaya tutuşuyor.

*

Adana kebap, benim için gerçekten hayattaki en büyük zevklerden biri.
Yaşlandıkça, tuhaf şeyler fark ediyorum kendimde.
Mesela kebap yerken, rahatsız edilmek istemiyorum.
Kimse bana laf anlatmasın, dert anlatmasın, mümkünse sohbet bile etmesin...
Kimse kebabımla arama girmesin...
O benim ayin anım.
Meditasyon anım.
Yoğunlaşma anım.
Kendimden geçiyorum.
Ve artık 41 yaşında şuna karar verdim, İstanbul’daki hiçbir kebapçı alınmasın, ne Yüzevler (Selahattin sana söylüyorum), ne Tike (hu huuuu Mehmet Ali orda mısın?) ne de Köşebaşıcılar...
Kebabın hası, Adana’da yenir.
Diğerleri ne yaparlarsa yapsın -ki sözünü ettiğim bu üç yer de şahane ve sahipleri arkadaşlarım- yine de Adana’da yenen kebap farklı.
Niye öyle ben de bilmiyorum.
Eti mi farklı, şişe saplanması mı farklı, zırh kıyması mı farklı, pişirilmesi mi farklı, bizim oranın erkek koyunları mı farklı, ustalar mı farklı...
Neyse ne...
Farklı işte.
Adana’da yediğin kebap farklı!
Yanındaki şalgamı, turuncu...
Memleketimin havası bile farklı...

*

Haberin Devamı

Annemin resitali için hafta sonu Adana’daydım.
Âdetimiz böyledir, huyumuz kurusun, uçaktan ineriz kebaba gideriz.
Biz de Onbaşılar Kebap’a gittik.
Çevreyi 270 derece açıyla gören bir yer.
Baraj Gölü’ne ve yelken kulübüne tepeden bakıyor, kartal yuvası gibi, Adana’nın en yüksek noktalarından biri.
İşte orada, Tayyar Zaimoğlu, Onbaşılar Kebap’ı açmış.
Onbaşılar deyince 5 dakika duracaksın.
Eskiyi hatırlayacaksın.
Sadece bu isim bile ağzımın sulanmasına sebep olabilir.
Hatırlıyorum, kebabı orada sevdim ben.
Ellerimle kebap yemeği de orada öğrendim.
Ailenin büyükleri, kaka kiki eğlenip kebaba dalarken, ben sandalyeleri birleştirip uykuya dalardım.
Biz büyüdük, Onbaşılar da tarihe karıştı, adı bize anı kaldı.
Veee Tayyar Zaimoğlu, Onbaşılar’ı küllerinden yeniden doğurdu.
Tayyar, tuhaf bir arkadaş, her 6 ayda bir yenilik yapmazsa rahat edemiyor. İlla kendini geliştirecek, yeni bir numaraya imza atacak. 25 yıldır zaten yiyecek, içecek sektöründe tecrübe kazanmakla meşgul. Daha önce de yazmıştım, Park Zirve de onun eseridir, Adana’nın şahane yerlerinden biridir, şimdi doğal güzellikle lezzet güzelliğini birleştirmiş, tabii Onbaşılar Ailesi’nden de destek almış ve bizi yeniden nostaljik sevgilimizle buluşturmuş.
Bir mekânı güzel yapmak paraya bakıyor, paran varsa yaparsın ama lezzeti tutturmak başka bir ustalık istiyor. Harbi kebapçı ustalarını bulman gerekiyor. Şişiremezsin, kebabın hasını bilenler yutmaz.
Tayyar Zaimoğlu’nu kutluyorum.
Sıkı ustalar transfer etmiş.
Mekân açmadan önce de, benden çok daha tecrübeli kebapseverleri test etmeye davet etmiş, “Bir bakın bakalım tadı nasıl?” demiş, “Bu lezzet, eski Onbaşıların lezzeti mi?”
Bence öyle.
Kalite de, lezzet de, servis de on numara.
Açıldığından beri iki cumhurbaşkanı ağırlamış, pek çok siyasi ve sanatçılar...
Sanmayın ki Adana mutfağı kebaptan ibaret, kendi has acayip lezzetleri vardır, Adana’yı kebaba indirgemek de haksızlık. Fakat kebap da, başka bir arzu nesnesi işte. Ve sadece benim için değil bütün Adanalılar için böyle. Özlüyorum, gözümde tutuyor, burnumda tütüyor, kebap söz konusu olunca akan sular duruyor.
Biri de, Onbaşılar gibi, 80 yıllık bir markayı, hakkıyla tekrar yaşatınca kocaman bir aferini hak ediyor.
Adana’ya giderseniz mutlaka gölün tepesindeki Onbaşılar Kebap’a gidin, damağınızla midenizin kavga etmesine izin verin.

Yazarın Tüm Yazıları