Daha sağlıklı bir hayatın yol haritası

Okurlarımız bizden sağlık muayene ve incelemelerini ne zaman, ne sıklıkta yaptırmaları gerektiğini öğrenmek istiyorlar.

Bu analizlerin birer erken uyarı ve teşhis aracı olduğunun onlar da farkındalar. Eylül ayıyla birlikte tatil bitecek, herkes evine, işine dönecek.

Sonbahar- kış hazırlıklarınızın içine "sağlık çeki"ni de koymak istiyorsanız, aşağıdaki bilgilerden yararlanabilirsiniz.

Unutmayın. Sağlığınız en değerli hazinenizdir. Hastalanmamalı, bunun için de vücudunuzu koruyup ve geliştirmelisiniz. Daha iyi bir hayat, öncelikle daha iyi bir sağlıkla mümkündür. Neler mi yapacaksınız? İşte bazı öneriler:

n Kan basıncı: 18 yaşından sonra her iki yılda bir kan basıncınızı ölçtürmelisiniz. Bu ölçümleri 50 yaşından sonra yılda bir keze indirmelisiniz.

n Kolesterol: İlk ölçüm 20 yaşında yapılmalıdır. Eğer normal sınırlarda ise her beş yılda bir tekrarlanmalıdır. 50 yaşından sonra total kolesterol, trigliserit, HDL ve LDL kolesterol ölçümleri 1-2 yıl aralıklarla tekrarlanmalıdır. Yüksek damarsal riski olanlarda kolesterol taramalarına; yüksek duyarlıklı C-reaktif protein (Hs-CRP), lipoprotein (a), homosistein, ferritin, fibrinojen, HbA1c testleri de eklenebilir.

n Kalınbağırsak (kolon) tetkiki: Kalınbağırsak kanserlerinin ve kansere öncülük eden bazı değişimlerin erken tanısı için sigmoidoskopik ve kolonoskopik incelemelere 50 yaşında başlanmalıdır. İlk testler normalse 3-5 yılda bir takip yeterli olabilir. Ailede kolon kanseri hikayesi veya kansere dönüşebilecek yüksek riskli işaretler mevcutsa daha sık takip gerekir.

n Diş muayenesi: Mümkünse altı ayda bir, en azından yılda bir kez diş hekimine dişlerinizi, dişetlerinizi ve ağız sağlığınızı kontrol ettirmelisiniz.

n Göz muayenesi: Gözlük veya kontakt lens ihtiyacınızın belirlenmesi ve göz tansiyonu (glokom), görmeyi sağlayan hücrelerde yaşla oluşan bozukluklar (makula dejenerasyonu), göz lensinde bulanıklaşma (katarakt) gibi sorunlarınızın erken aşamada belirlenmesi için belirli aralıklarla göz muayenesi yaptırmalısınız. Şikayeti olmayanlarda 3-5 yılda bir, 50 yaşından sonra ise her yıl göz muayenesi yapılması uygundur.

n Deri muayenesi: Özellikle melanomlar dahil olmak üzere deri kanserlerinin erken teşhisi için 50 yaşına kadar üç yılda bir, 50 yaşından sonra ise her yıl deri muayenesi gerekebilir.

n Prostat ve testis incelemesi: Erkeklerde prostat kanserinin erken teşhisi için prostat bezi muayenesi, PSA testi ve gerekiyorsa ultrasonografi gibi ileri araştırmaların belirli aralıklarla yapılması gerekmektedir. Özellikle kardeşinizde veya babanızda prostat kanseri saptanmışsa bu tetkikleri daha da önemsemelisiniz. Genellikle 50 yaş üzeri erkeklerde her yıl uygulanması belirtiliyorsa da, tetkik sıklığı size göre tespit edilecektir. Testis kanseri 15-35 yaş arası erkeklerde en sık görülen kanserlerdendir. Testislerinizi ergenlik çağından başlayarak her ay kendiniz muayene etmelisiniz. Ayrıca her muayenede testisleriniz gözden geçirilmelidir.

n PAP smear testi: Rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanserlerinin erken tanısı için gereklidir. Özellikle cinsel yolla bulaşan viral bir hastalık geçirilmişse, birden fazla seks partneri varsa, sigara kullanılıyorsa bu test çok önemlidir. İlk PAP smear testi 18 yaşında yapılmalı, daha sonra 1-3 yılda bir tekrarlanmalıdır.

n Meme muayenesi: Meme kanserinin erken tanısı için ergenlik çağını takiben her ay periyodunuzu tamamladığınız gün, göğüslerinizi elinizle kendiniz kontrol etmelisiniz. 40 yaşından sonra her ziyaretinizde doktorunuz göğüslerinizi muayene edecektir.

n İşitme muayenesi: 50 yaşından sonra ortalama iki yılda bir işitme düzeyinizin değerlendirilmesi yerinde olur.

n Laboratuvar testleri: Kan biyokimyası, tam kan sayımı, idrar tetkiki, tiroit fonksiyonları, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yönelik araştırmalar doktorunuz tarafından uygun görülen aralıklarda yapılır. Bu incelemelerde kan şekerinize, ürik asit, kolesterol ve trigliserit düzeylerinize, böbrek, karaciğer ve bağışıklık sistemi fonksiyonlarınıza, elektrolit, vitamin ve mineral düzeylerinize, beslenmenize ve daha pek çok şeye ilişkin değerli bilgiler elde edilmektedir.

n Memenin radyolojik incelemesi olan mamogramın 50 yaşından sonra her yıl tekrarlanması önerilmektedir. Akciğerin radyolojik incelemesinin özellikle sigara içenlerde yılda bir kez tekrarlanması uygundur. Kemik yoğunluğu ölçümü menopoz sonrası kadınlara en az bir kez uygulanmalıdır. Daha ileri tetkiklerin yapılmasına ve yeni konsültasyonlara doktorunuz karar verecektir.

(Hayat Bilgisi, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, 2005, Doğan Kitapçılık)

Cildinizi herkese emanet etmeyin

Kırışıklıkları dolduran enjeksiyonlar (kollajen ve hyalüronik asit) ve botoks tedavisi cilt yaşlanmasına ait belirtileri azaltmada çok sık kullanılan yöntemlerdir. Bugün birçok merkezde rutin olarak kullanılan botoks ve dolgu maddelerinin uygulanması ustalık ve bilgi birikimi gerektirir. Kolay gibi görünse de bu yöntemlerden yararlanırken dikkatli ve seçici olmalı, tecrübeli ve yetenekli bir hekimden yararlandığınızdan emin olmalısınız.

Cilde radyofrekans, lazer, İPL gibi teknolojilerle dolgu materyallerinin veya botilinus toksinlerinin enjeksiyonuyla, peeling, dermabrasyon yapıcı kimyasallarla veya alfa hidroksi asitlerle yapılan kozmetik uygulamaları seçiminde dikkatli olmalısınız. Herhangi bir yönteme karar vermeden önce, o yöntemin olumlu ve olumsuz yönlerini dikkatle sorgulamanızda yarar var. Risklerini etraflıca araştırmalı ve tartışmalısınız. Uygulamanın doktor tarafından hijyenik bir ortamda yapılacağından, kullanılacak aletlerin sterilizasyonundan emin olmalısınız. Muhtemel yan etkiler konusunda yeterince bilgi edinmeye çalışmayı da unutmamalısınız.


Sinirsel kolitiniz varsa nasıl besleneceksiniz

İrritable barsak sorunu kişiden kişiye farklılık gösteren bir sağlık problemidir. Bazı kişilerde kabızlık, bazılarında ise ishal olarak ortaya çıkar. Düzenli ve günde en az üç ana öğün besin tüketmeniz ve tükettiğiniz besinleri her gün not etmeniz bu hastalığın sizde yarattığı olumsuz sağlık problemlerini azaltmanıza yardımcı olacaktır. Tükettiğiniz besinlerin içinde sizde rahatsızlık hissi yaratanları beslenme biçiminizden çıkarmanız gerekecektir. Ayrıca öğün atlamanız ve 5 saatten fazla süre besin tüketmemeniz bu rahatsızlığın artmasına neden olacaktır.

İrritable barsak rahatsızlığı sizde kabızlık olarak gözleniyorsa beslenme planınızı gözden geçirmeli ve bol posalı besinleri tercih etmelisiniz.

Posa bakımından zengin besinler arasında tam tahıl unundan yapılmış ekmek ve makarna, kuru baklagil çeşitleri, çilek, elma, kuru kayısı, armut, bezelye yer almaktadır. Bununla beraber kabızlık problemini azaltmak için günlük tükettiğiniz su miktarının 1,5 litrenin altında olmamasına ve düzenli egzersiz yapmaya dikkat etmelisiniz.

İrritable barsak rahatsızlığı ishale de neden olur. Böyle bir rahatsızlıkla karşılaştığınız da tükettiğiniz besinlere dikkat etmelisiniz. Patates, pirinç, makarna, ekmek, yoğurt, ayran gibi ishali durduracak ve barsak yapısını düzenleyecek ve mineral kayıplarını azaltacak besinleri tüketmeli, salam sucuk, sosis ve diğer yağlı besinlerden alkol, kahve ve baharat çeşitlerinden uzak durmalısınız.

Alkolik hepatit nedir

Alkolik hepatit uzun dönem yoğun alkol kullanımı nedeniyle karaciğerin iltihaplanmasıdır. Alkole bağlı karaciğer hasarı karaciğer hücrelerinin hastalanması ve hatta yıkımı ile sonuçlanmaktadır. Alkolün etkileri kişiden kişiye değişebilir. Alkolik hepatit olmak için mutlaka alkolik olmak gerekmez. Az miktarda içen veya sadece eğlence ortamında içki içen kişilerde de alkole bağlı karaciğer iltihaplanması görülebilir. Alkolik hepatit öldürücü olabilir. Bu tehlike özellikle daha önceye dayalı bir karaciğer hasarı oluşmuşsa mevcuttur. Alkolik hepatitin belirti ve işaretleri içki içilirken ya da içkiden hemen sonra ortaya çıkar. Bunların en tipik olanları:



n Tad duyusunda kayıp

n Mide bulantısı

n Kusma

n Karın ağrısı ve hassasiyet

n Ateş

n Göz ve deride sararma (sarılık)

n Zihin karışıklığı

n Karında sıvı birikimine bağlı şişkinlik

Siroz alkolik karaciğer hastalığındaki en son aşamadır.ealtinel@yasasinhayat.org

Pankreas kanseri rehberi

Belirtileri genelde geç dönemlerde fark edilen pankreas kanseri tanı konduğunda çoğunlukla çevre dokulara yayılmış olur. İşte size pankreas kanseriyle ilgili bir rehber:

BELİRTİLER

n Sırta, bele yayılan, yemek sonrası ve uzanınca artan karın ağrısı

n İştah- kilo kaybı, bulantı-kusma, sindirim problemleri

n Cilt ve göz beyazlarının sarılaşması, sarılık

n Kaşıntı

KİMLER RİSK ALTINDA

n Erkekler, ileri yaştakiler

n Sigara içenler

n Diyabet hastalığı olanlar veya şeker metabolizma sorunları yaşayanlar

n Aşırı kilolu olanlar

n Kronik pankreatit hastaları

n Gazolin gibi kimyasal maddelere maruz kalanlar

n Ailesinde pankreas kanseri hikayesi olanlar

n Helikobacter Pilori enfeksiyonu geçirenler

NE YAPACAKSINIZ

n CA 19-9 tümör marker’a baktırabilirsiniz. Ancak bu madde pankreas kanserinin erken safhasında kanda yükselmediği için ancak kanserin geç döneminde tanıya katkısı olur.

n Sigara içmeyin, sağlıklı bir kilo aralığında kalın ve düzenli egzersiz yapın.

n Bol sebze-meyve içeren, hayvansal yağdan fakir bir beslenme planı uygulayın. Baklagil, çay, domates ve domates ürünlerini de beslenmenize ekleyin.

ehattat@yasasinhayat.org

Kaslar yağlara

teslim olmamalı


45 yaşında, 85 kiloda bir bayanım. Bir ölçüm yaptırdım ve vücut yağım yüzde 40 çıktı. Artık kilonun yanı sıra yağ yüzdesinin de önemli olduğunu söylediler. Yağ yüzdem kaç olmalı, bunun için kaç kilo vermem gerek?

Boyunuzu tam olarak bilmediğim için beden kitle indeksiniz üzerinden yorum yapmak zor. Ancak genel bir hedef koymak gerekirse vücut ağırlığınızın yüzde 10’nunu 3 aylık bir dönem içinde kaybetmeli, bu dönemde vücut yağında ulaşmanız gereken hedefi yüzde 34 olarak göz önünde bulundurmalısınız. Genel olarak yaşın ilerlemesi ile birlikte kas ve yağ dokusu arasında bir mücadele başlar. Kas dokusu kaybı yerini yağ dokusunda artışa bırakacaktır.

Aynı kiloda olsanız bile karın çevrenizdeki görüntü değişikliğinin temel nedeni budur. Karın çevresi için özel bir aktivite uygulamıyorsanız kasların yağlara teslim olacağı ilk bölgelerden birisidir. Özellikle bayanlarda menopoz sonrası bu durum biraz daha hız kazanmaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaşlarda aldığınız kaloriyi düşürmek (yavaşlayan metabolizma için zorunda kaldığımız bir durum) harcadığınız kaloriyi artırmak (düzenli fiziksel aktivite alışkanlığı) daha kolay bir yöntemdir. Bu kaçınılmaz süreç içinde bayanlarda vücut yağı yüzde 32-34’ün altında, erkeklerde yüzde 22-25’in altında korunduğu sürece kas dokusu ve yağ dokusu arasındaki mücadeleyi kazanmış olacaksınız. Bu değişimi zaman zaman bir diyetisyenden yardım alarak kontrolü elinizde tutabilirsiniz.


100 kalorilik ara öğünler

Eski diyetimle zayıflamaya devam ediyorum. Sabah peynir ekmek ve sebzelerle bir kahvaltı yapıyorum. Öğlen ve akşam ızgara et ile sebze yiyorum. Ana öğünlerde sorun yaşamıyorum ama aralarda ne yiyeceğimi bulamıyorum. Kalorisi yüksek olmayan neler yiyebilirim?

Ara öğünün kalorisi ve içeriği kişiden kişiye göre değişebilir ama genel olarak 100 kalorilik ara öğünler ile biraz çeşitlilik sağlayabilirsiniz. Diyetlerde rahatlıkla kullandığımız ara öğün seçeneklerinden yararlanabilirsiniz.

n Kabak çekirdeği (kabuksuz): 20 gr (1 Normal Porsiyon)

n Patlamış mısır/popcorn: 40 gr (2 Avuç)

n Kuru nohut/leblebi: 40 gr (2 Avuç)

n Galeta ekmeği/grissini çeşidleri: 40 gr (4 Çubuk)

n Meyve: 2 adet

n Meyveli yoğurt (tatlandırıcılı): 130 gr (1 Değişim (6/7g Kh.))

n Kepekli ekmek: 30 gr (1 Dilim)

n Light peynir: 30 gr (1 Normal Porsiyon)

n Simit: 50 gr (1 Yarım)

n Ayran: 300 gr - 1 büyük

n Light süt: 240 gr (1 su bardağı yani 250 ml’lik )

n Diyet bisküvi: 5-6 adet

n Ceviz: 4 adet
Yazarın Tüm Yazıları