Çocukları bekleyen yeni eğlenceler

Geçen hafta mesleklerini çocuk sahibi olduktan sonra değiştiren iki anneyle tanıştım.

Biri uzun zamandır karşılıklı olarak irtibat halinde bulunduğumuz ama yüz yüze gelemediğimiz Party Kids’lerin sahibi Sitare Akdilek. İki çocuk annesi Sitare Hanım, çocuk sahibi olduktan sonra ihtiyacı fark edip, çocuklar için oyun oynayabilecekleri, doğum günü kutlamaları yapabilecekleri bir yer olan Party Kids’i açmış. Zamanla sayıları gittikçe arttı bunların. En sonuncusu da Nişantaşı City’s’te açıldı.

Burası donanımlı bir çocuk eğlence merkezi. İnteraktif jetonlu oyuncaklar, top havuzları, plazma TV’ler, bilgisayarlar, play station köşeleri, Play-doh oyun hamuru köşeleri, özel temalı doğum günü alanları var.

Nişantaşı çocuklar açısından ilginç bir yer. Son zamanlarda artan popülerliğinden sonra buraya taşınan ailelerin sayısı arttı. Civarın en eski, kale gibi okulu olan FMV Işık Lisesi’nde bir aralar okul öncesi eğitimin en alt aşamasında bir sınıf varken sayısı üçe çıktı. Anlayacağınız burada ciddi bir çocuklu popülasyon var. Ne var ki, çocuklarla gidilebilecek hiçbir yer yaşamıyor burada. Bir zamanlar Playbarn açılmıştı ama 2 sene olmadan kapandı. Gerçi anneler arasında pahalı olarak kabul edilen bir yer; belki de onun etkisi vardır. Ben hiç gitmediğim için yorum yapamam. Sonra minik çocuklar için gerçekten çok eğlenceli bir yer olan Miniclub da kapandı. Bu yüzden geçen hafta arkadaşına oynamaya gönderdiğim Sinan ve arkadaşını, City’s Party Kids’te bulunca şaşırmadım!

Sitare Harım’la çocuklar için neler yapabiliriz, bu jetonlu oyunların durumu normal mi diye sohbet ederken annem çıktı karşımıza. Ve o da katıldı bize.

Çocuk yetiştirmek üzerine daldık yine konuşmaya. Sitare Hanım itiraf etti: "Ben çok konuşuyorum çocuklarımla" diye. Ben de açıkçası hemen ona katıldım. "Evet ben de sürekli başının etini yiyorum. Onu yapma, onu yeme, onu deme, o bilmem ne, şu şöyle..."

Annem hemen uyardı bizi. Sakın yapmayın bunu diye. Çok konuşan insanları kimse dinlemez çünkü. Ne var ki kendimi tutamıyorum. O açıklamaları uzun uzun yapmazsam anlamayacakmış gibime geliyor. Ama sanırım çocukların bu durumu anlamadıklarından dolayı değil, işlerine gelmediklerinden dolayı oluyor. Yani neden bir şeye izin vermediğinizin uzun açıklamasına gerek yok. Onlar bunu biliyor. Sadece işlerine gelmiyor.

Tanıştığım ikinci anne ise yakında sadece çocuklar için hizmet verecek olan Mohini Çocuk Aile Yaşam Merkezi’nin Maytur Yürütme Kurulu Üyesi ve Proje Direktörü Ebru Halefoğlu idi.

Burası eylülde açılacak. İçinde kıyafet ve kırtasiye alışverişinden tutun da oyun alanından atölyelere, deney bahçesinden lokantalara kadar pek çok şey olacak.

Gerçekten nasıl bir yer olacağını merak ediyorum. Ebru Hanım’la konuşurken heyecanlı olduğunu gördüm: "Geceleri uykumdan uyanıyorum" diye anlatıyor. "Aklıma birden güvenlikle ilgili bir şey takılıyor. Kalkıp onun için düşünmeye, uğraşmaya başlıyorum" diyor.

Evet, konu çocuklar oldu mu güvenliği, temizliği, pek çok şeyi ekstradan düşünmek gerekiyor, buna laf yok. Ama geceleri bunlarla uyuyup uyanan biriyseniz bu farklı bir durum.

Ve yine üç anne olarak sohbetimize devam ettik. Onun da oğlunun adı Sinan’dı ve arada Sinan’lar karışsa da biz annelerin oğullarına aşkının (kimileri bu kelimeye karşı çıksa da biz kabul ettik) karışmadığı kesin.

İKİNCİ ÇOCUK YOK DERGİ VAR

Bana ikinci çocuğumu doğurup doğurmayacağımı soruyorlar. Doğrusunu isterseniz, gözüm yemediği için doğurmayacağımı söylüyorum. Ama ikinci bir dergiye bir şans verdim! Sanırım işimden gerçekten çok keyif alan biriyim ve bu beni çok mutlu ediyor. Çünkü hiç hesapta yokken kendimi ikinci bir derginin içinde buldum. Bu, evlenecekler için bir dergi: Perfect Wedding. Tam 240 sayfadan fazla. Ansiklopedi gibi. Biz aramızda modern gelinin kutsal kitabı diyoruz buna. Düğün, davetiyeler, seremoni, mek nlar, yiyecek-içecek, pasta, çiçekler, yüzük seçimi, hediyeler, fotoğrafçılar, bek rlığa veda gibi aklınıza ne gelirse var dergide. 2008’in gelinlik trendleri de var ve o gelinlikleri ben seçtim!

Evlenecek yakınlarınıza öneririm.

Bebek yemekleri nasıl olmalı

Geçtiğimiz hafta Gelecek İçin Beslenmek programıyla sağlıklı nesiller için çalışan Milupa’nın Bebek Yemekleri Yarışması sonuçlandı. Bebekleri için en doğru, sağlıklı ve lezzetli yemekleri yapan 15 anne finale kaldı. Özel kriterlere uygun pişirilen bebek mamaları yetişkin yiyecekleri kadar lezzetliydiler. Ama önemli olan, bebek beslenmesinde çok kritik bir dönem olan 0-3 yaş arasında doğru beslenme alışkanlıklarını kazandırmak.

Bebeklere özel yemek ne demek? Ne zamana kadar böyle bir ayırım yapmalıyız? Böyle ayrı yemek pişirmek, ileride yemek ayırımı yapan yetişkinler olmalarına neden olur mu?

Eğer üç yaşına kadar bu işi hakkını vererek yaparsanız bir sorun olmaz. Üç yaşından sonra da yavaş yavaş aile yemeğine geçebilirsiniz. Peki bu işin hakkını nasıl vereceksiniz?

Öncelikle seçeceğiniz her malzeme taze olmalı. Organik olması da önerilebilir ama bu herkes için söz konusu olmayabilir. En azından tazeliğe dikkat edebiliriz. Son kullanma tarihini dikkate almayı asla ihmal etmeyin. Bebek yemeklerine tuz ilave edilmemeli. Buna gerçekten ihtiyacı yok. Damak tadı nasıl alışırsa öyle gideceği için, tuzdan ne kadar uzak durursa o kadar iyi olur. Bebek yemeklerine şeker de ilave edilmemeli. Şeker yerine pekmez gibi doğal tatlar, havuç gibi daha tatlı olan sebzeler ve meyveler kullanılabilir. Yetişkinler için hazırlanmış, katkı maddesi içeren şanti, hazır çorba, hazır kek gibi malzemeler kullanılmamalı. Sadece sıvı yağ kullanılabilir. Mısır özü veya zeytinyağı olabilir mesela. Bir yaşına kadar uzak durmanız gereken iki şey daha var; inek sütü ve bal.

0-3 YAŞ ARASI ÇOK ÖNEMLİ

Bebek beslenmesinde 0-3 yaş arası kritik bir dönem. Bu dönemde annelerin her konuda olduğu gibi beslenme konusunda da, bebekleri için mümkün olan en iyi başlangıcı yapması gerekmekte. Sağlıklı beslenmenin temelleri bu yaş aralığında atılmakta ve bu dönemdeki beslenme alışkanlıkları bebeğin ileri yaşlardaki sağlığını etkilemekte.

Bebeklere 6 aydan sonra, demir bakımından zengin gıdalar verilmeli. İnek sütü yerine (inek sütü yüksek miktarda sodyum ve protein; düşük miktarda demir ve vitamin içerir) çocuklar için özel olarak hazırlanmış sütler tercih edilmeli.

Onları farklı tatlardaki meyve ve sebzelerle şaşırtmak gerekir. Bu onların değişik besinlere alışmasını sağlar.

Farklı meyveler, farklı "antioksidan" besinler, farklı vitamin ve mineraller içerir.

C vitamini dişetleri için gereklidir, demir emilimini hızlandırıp beynin gelişimini sağlar.

Beta-karoten koruyucudur ve dokuların normal büyümesini, görme gücünü sağlayan A vitaminine çevrilir. Beta-karotenin en iyi kaynağı ise mangodur.

Brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler B vitamini açısından zengindir.

Farklı çeşitlerde ve renklerde meyve (ve sebze) tüketimi, farklı miktarlarda vitamin ve mineral alımı sağladığından önemlidir. Örnek: Bir elma 100 gramda 4 mg. C vitamini içerirken, çilek tam on sekiz kat fazla C vitamini içerir.

Günde 2-3 kez meyve tüketimi, kabızlığı önler ve sağlıklı bağırsak hareketleri bakımından önemli.

Doğumdan itibaren verilen sebzelerin çeşitliliği son derece önemli. Yapılan araştırmalara göre 1 hafta içerisinde verilen sebzelerin çeşitliliği, bebeğin yeni tanıştığı yiyecekleri kabul etme oranını yükseltir.

Sofrada kullanılan şekerin bebeğin sağlıklı gelişimine katkısı yok. Bunlar sadece enerji kaynağıdır ve bebeğin ağzında tatlı bir lezzet bırakır.

Fazla tuz, bebekler ve çocuklar için zararlıdır.

Bir yaşını doldurmamış bebeklerin günde 1 gramdan fazla (400 mg sodyum), 1 - 6 yaş arası çocukların da günde 2 gramdan fazla (800 mg sodyum) tuz almamaları tavsiye edilir.

Alınan tuz miktarının küçük bir oranda yükselmesi bile ileride tansiyon hastası olma riskini artırır.

Tahıllar, lif ve demir açısından zengin besinlerdir; özellikle C vitamini içeren meyvelerle alındığında demir emilimi artar. Bebeğe ilk başlanacak tahıl pirinç olmalı.

Bebeklere özel yemek pişirirken daha çok buharda haşlama ve fırında pişirme yöntemi tercih edilmeli. Çünkü sulu pişirmelerde vitamin kayıpları oldukça yüksek. Düdüklü tencerede pişirme süresi kısalır; bu sayede gıdaların besin değeri korunur.

Bebeklerin yemeklerine sızma zeytinyağı veya mısırözü yağı konulması tercih edilmeli, bunlar da pişme işlemi bittikten sonra ilave edilmeli.

Sebze ve meyvelerin üzerinde kalmış olabilecek tarım ilaçlarına karşı, bebeklere vermeden önce su dolu bir kapta 2-3 saat bekletilmeli ve soyarak verilmeli.

Bebek için pişirilen yemekler 2 günden fazla saklanmamalı ve 1 kereden fazla ısıtılmamalı.

Salam sucuk gibi işlenmiş etler ve konserve gıdalar bebek beslenmesi için pek sağlıklı değil. Mevsim sebze ve meyveleri tercih edilmeli.

UNUTULMAMASI GEREKEN NOKTALAR

Bebek yemeği hazırlanırrken mutlaka bebeklerin sağlıklı ve dengeli beslenmeleri gerektiği göz önünde tutulmalı.

Süt kullanılması gereken yerlerde, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) inek sütü önermediği için, bebeklerin ayına uygun, içeriği anne sütüne yakınlaştırılmış, bebeğin bağışıklık sistemini destekleyen özel prebiyotikli devam sütleri tercih edilmeli.

Süt içme alışkanlığını oluşturmak için farklı lezzetler bebeklere sunulabilir. Sütün tahıl ve meyvelerle birlikte hazırlanmasıyla farklı tatlar yaratılabilir.

Anneler çok erken dönemde şeker içeren gıdalara başlıyor ve bisküvileri çok kullanıyor. Ayrıca nişasta, pirinç unu gibi gıdalar da besin içeriği açısından yetersiz ama geleneksel olarak ülkemizde çok kullanılıyor. Bu ürünler yerine sağlıklı beslenme ürünleri olan tahıllara ağırlık verilmeli.

Bazı yiyeceklerin kullanımında bebeğin ayı ve yaşına dikkat edilmeli.

Bebeğe et ve yumurta sarısı 7. aydan sonra verilmeli.

8. aydan itibaren taze balık ve bakliyatlar kullanılabilir.

1 yaş sonrası yumurta beyazı kullanılabilir.

Bebek yemeklerinde patlıcan, çilek gibi alerjen gıdalar kullanılmamalı.

1 yaş öncesi tariflerde bal ve kepek ekmeği olmamalı.

Kek, kurabiye gibi tarifler bebek tahılları ile yapılmalı.

Turunçgiller, muz ve kivi 6. aydan sonraki tariflerde bulunmalı.

Prebiyotik lif kaynağı olan enginar, omega 3 kaynağı olan ceviz, protein kaynağı olan bakliyatlar ile çoğunun antioksidan etkisi olan meyve ve sebzelere bebek beslenmesinde öncelik tanınmalı.
Yazarın Tüm Yazıları