Çocuk proje, bizler de proje koordinatörü müyüz?

Geçen haftaki röportajdan sonra geceleri fareler gibi gizlice kalkıp bilgisayar başına gidiyorum. Yeni bir mail gelmiş mi acaba diye. Oley! Gelmiş!

Hem de bir tane değil, bir sürü! Tepeme döküldü! Dünyanın her tarafından yazdınız, sağolun varolun. O kadar çoktu ki, bir sayfaya sığdırabilmek mümkün olmadı. Hepinizden bir şeyler öğrendim, Çok teşekkür ediyorum. Gelecek hafta da bu konuyu sürdürmeye karar verdim, sizden gelen mailler ışığında başka bir uzmanla konuştum. Haftaya buluşmak üzere...
/images/100/0x0/55eb4379f018fbb8f8b5e374
EVET ÖYLE

REALİTEYİ YOK SAYAMAYIZ

Çocuğumuz dünya insanı olsun istiyorsak, realiteyi yok sayamayız. Yükselen değerler, rekabete dayalı başarıyı mecbur kılıyor. Bizler 70 kuşağı çocukları öyle tesadüfi yol aldık ki, ben hálá potansiyelimin kaçta kaçını kullandığımı bilmiyorum. Çünkü beni "proje" olarak ele alan ebeveynlerim yoktu. Ben kendi çocuklarımı farklı yetiştirmek istiyorum. (Melike S. B)

BAŞARI LİSTESİ

Her çocuk, kendi ailesi için bir projedir. Esin Acıman’ın görüşlerine yüzde 100 katılıyorum. Çağımızda çocuk yetiştirmek kompleks bir işlev haline geldi. Neredeyse bir genel müdür yetiştirmek gibi bir şey. Dünyanın her ülkesinde, her düzeyde iş yapabilme ve çalışabilme yeteneğine, şansına sahip çocuk yetiştirmek isteyen ailelere bazı öneriler: 1- Çocuğunuz doğar doğmaz, dünyanın en uzun maratonunu koşmaya başlayın. 2- Çocuğun öğrenme kapasitesini zorlayın. 3- Beş- on- onbeş ve yirmi yıllık dönemleri kapsayan bir strateji belirleyin. 4- İlk beş yılda bir yabancıdan 2’inci ana dili mutlaka öğretin. 5- Sabırlı, azimli, inatçı, fedakár, akıllı, yaratıcı, anlayışlı, huzurlu, planlı, düzenli ve sağlıklı olun. 6- Öğretmenlerle düzenli görüşün ve bir network oluşturun. 7- Ailesini yakından tanımadığınız çocuklara yatıya asla göndermeyin. 8- Bulunduğunuz kentteki en iyi öğretmenlerden ders aldırın. 9- Çocuğunuzun yurtdışında en iyi üniversitelerden birine gitmesini istiyorsanız, lise birinci sınıftan itibaren gerekli hazırlıklara başlayın ve danışman kiralayın. 10- Çok ciddi bir bütçeyi gözden çıkarın. Ana okulundan itibaren özel okullarda ve yurtdışında burssuz okuması halinde 400- 500 bin dolar. 11- Deneyim sahibi ailelerle sürekli görüşün, "proje"nizi onlarla paylaşın. 12- Karı koca kavgalarına 20 yıl ara verin, mutsuz ve geçimsiz ailelerden uzak durun.13- Çocuğunuza disiplinli çalışmayı, erken yatmayı, düzenli ve rekabetçi olmayı 12 yaşına basmadan mutlaka öğretin. 14- Ortak yapacak hobiler bulun ve birlikte spor yapın. 15- Hepsinden önemlisi onunla dost olun ve sevginizi çok açık ve sık sık hissettirin. Unutmayın, çocuğun bıkmayacağı tek şey başarıdır. Başarılı oldukça hem kendisi hem de ailesi mutlu olur. (Y. Çakır)

ÇOCUĞUM YORULMASIN

Pek çok yeteneğimi düşe kalka kendim keşfetmeye çalıştım ve bundan çok yoruldum. En azından çocuğum benim kadar yorulmasın. Bu da bir "proje"yle mümkün olacaksa, varsın olsun. Zaten bence "proje" denilen şey de, çocuğunuzu çok iyi tanımaktan ve onun kapasitesine uygun hedef belirlemekten geçiyor. Bunun neresi kötü? (Buket D.)

ONA HER ŞEYİ YÜKLEMEK İSTİYORUM


Kızım 4.5 yaşında. Her şeyi bilsin, öğrensin diye elimden geleni yapıyorum. Piyano, spor, tiyatro, sinema, sosyal faaliyetler, hayvan sevgisi (kendim deli gibi korkmama rağmen sırf onun için eve kedi aldım), deneyler, yemekler vesaire. Ondan çok ben yoruluyorum. Eşim çok kızıyor bana, "Bu kadar programlı ve iddialı çocuk yetişmez, biraz kendi haline bırak onu" diyor. Ama hayat, çok büyük bir hızla devam ediyor, onun için bizim de durmamamız lazım. Ona her şeyi yüklemek istiyorum, çünkü o bir proje, o bizim projemiz. Onu bu dünyaya getirdiysek, en iyi şekilde yetiştirmeliyiz. (Ayfer K.)

HAYAT BOYU RAHAT EDECEK

Özel okullardan birinde veliler, öğretmene çok ödev verdiği için şikayette bulunmuş ve çocuklarının dinlenecek vakit bulamamalarından yakınmış. Öğretmen ise çocukların okuldan eve serviste geçirdikleri sürenin dinlenmek için yeteceğini söylemiş. Dışarıdan bu oldukça vicdansız bir yorum gibi gelebilir ama zamanımızda durum bu. 13 aylık bir oğlumuz var ve daha şimdiden eğitim planı kafamda netleşmiş durumda. Denediğimiz yeniliklere ayak uydurmasının her geçen gün bizi şaşırtıyor olması tesadüf olamaz. Bizler de anne baba olarak ona tüm imkanlarımızı kullanmak zorundayız. Bir öğretmen olarak üzülerek söylüyorum, onu devlet okullarının kurbanlarından biri yapamam. Gerekirse, bankalardan kredi çekip en iyi eğitimi almasını, sanatla, sporla, teknolojiyle dolu bir çocukluk geçirmesini sağlayacağız. Ev, araba almaktansa yatırımımızı çocuğumuza yapacağız. Belki bu süre zarfında biraz mutsuz olacak, bıkacak ama sonunda başarı alışkanlık haline gelecek ve hayatı boyunca rahat edecek. (Merve K.)

HAYIR NE MÜNASEBET!

ROBOT MU YETİŞTİRİYORUZ?

Her çocuk bir projedir ha! Kesinlikle katılmıyorum. Esin Acıman’ın hiçbir sözcüğü sevgi kokmuyor, sanki robot yetiştiriyor. Bu mantıkla çocuk büyütürsek, tek yönü kuvvetli ama sevgiye, arkadaşlığa, huzura, doğaya, kahkahaya aç çocuklar yetişir. (Seda S.)

ÇOCUK META DEĞİL

Okuduğum şeye inanamadım. Çocuk, bir varlıktır, bir manadır, bir sürprizdir, bir mutluluktur. Ondan bir meta gibi bahsedemezsiniz. Onu proje gibi büyüterek ha ruhunu almışsınız, ha öldürmüşsünüz. Bizler de anneyiz, proje koordinatörü değil! (Melda Ö.)

TEK ÖLÇÜ İYİ OKULLARDA OKUMAK MI?

17 ve 12 yaşında iki kızım var. Tabii ki onların mutlu ve başarılı olmalarını istiyorum. Ama onları bir proje olarak görmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Bir sürü arkadaşım Esin Acıman’ın anlattığı döngüye girmiş durumda. Hayatta sadece Ivy League okullarında okunursa başarılı olunacağına hem kendilerini hem de çocuklarını inandırmış durumdalar. Ama 18 yaşına gelmiş bu çocuklar, ne yazık ki ne istediklerini, ne okuyacaklarını ve neden okuyacaklarını bilmiyorlar. Tek ölçü, dünyanın en iyi okullarından birine girsin de, ne okursa okusun! Bu yüzden ne idüğü belirsiz Amerikalı danışmanlara her yıl binlerce dolar ödüyorlar. Tamam iyi okullara girmek önemli ama bu, annelerin değil çocukların kararı olmalı. Ayrıca üniversitede 4 üzerinden 4 alınıp mutlu olunacağına da inanmıyorum. Hayattaki yollar, bu kadar 2x2=4 şeklinde deterministik değil. Çocuklar oradan oraya yetişmeye çalışmaktan düşünmeyi unutuyor. Başarı bu mudur? Mutluluk bu mudur? (Ayşe E.)

İSTERSE YUNUS EĞİTMENİ OLSUN

İki kız çocuğu annesiyim, 13,5 ve 6,5 yaşlarında. Önlerine sadece seçenekler sundum, olanaklarım ölçüsünde. Kendileri seçtiler, seçiyorlar. Türkiye’de iken de iyi okuyorlardı, Paris’te de sınıf birincisi ikisi de. Büyük kızım eskrim yapıyor, Yıldız Milli Takım’da, Fransa’da da sekizinci. Ufaklık, yan flüt çalmak istedi, bale yapıyor. Çimenlerin üzerinde çıplak ayakla yürümenin ne demek olduğunu biliyorlar, 10 yaşında Kızıldeniz’de balıkları dalıp seyretti Aslı. Kayak yapıyorlar. 6 aylıktan itibaren ikisiyle de dünyanın çeşitli yerlerine yolculuklar yaptım, hiç sorunsuz ve çok eğlenerek. Komşunun çocukları ile sokakta bisiklete biniyorlar, seksek oynuyorlar, kir pas içinde eve gelip taze kek kokusu ile karşılaşıyorlar akşamüstü. Benim kızlarım proje değil, hayatta gerçekleştiremediklerim için birer araç da değiller. Dilerim ileride de mutlu olacakları meslekleri seçerler. Bu, yunus eğitmenliği de olabilir, endüstriyel tasarımcılık da, anaokulu öğretmenliği de. Yeter ki yüzleri gülsün... (Ayşe F. B. G.)

SEVMEYİ ÖĞRETİN GERİSİ GELİR

Çocuk aşktır aşk, ne projesi ya! Çocukları proje yerine koyanlar gladyatör hazırlıyor hayata. İnsan olmayı, sevmeyi ve sevilmeyi öğretin, gerisi nasıl olsa gelir. (Lara Y.)

DUYGUSUZ BİR CERRAH OLACAĞINA MUTLU BİR DOLMUŞ ŞOFÖRÜ OLSUN

Okulumdaki çoğu veli için, çocukları itiraf etmeseler de bir proje. Bir öğrencim aynı anda hem viyola hem piyano dersi alıp, basketbol, yüzme ve satranç kurslarına giderek aynı zamanda özel öğretmen ve dershane arası mekik dokuyor. Bir sürü böyle örnek sayabilirim. Bu çocukların anne babalarının eğitim seviyesi yüksek. Doktora seviyesine kadar gelmişlerin sayısı fazla. Bu tür çocukların küçük dahiler olacaklarını veya vatana millete yararlı olacaklarını söylemek ise, çok üzülerek söylüyorum ki, şüphe götürür. Çünkü acımasız büyütülüyorlar. Onlar da acımasızlığı öğreniyorlar. Duygusuz bir cerrah yerine mutlu bir dolmuş şoförünü tercih ederim ben! Hayattaki en önemli şey, mutlu insan olmak ve çevrenizdekileri de mutlu etmektir. Çocuk iş değil ki projesi olsun. (Zerrin C.)

SOĞANSIZ YEMEK OLMAZ


"Her çocuk bir projedir" formülü sadece, "proje=cinsel ilişki + hamilelik + doğum" anlamında doğru. Diğer tüm sonuçlar yanlış. Formülü bilmek her zaman doğru sonuçlara götürmez zaten insanı. Başarı ve mutluluk insandaki cevhere bağlıdır. Gerisi laf-i guzaftir. Mardinli köylü çocuğu Mehmet Şimşek, ana-babasının projesi sonucu bugünkü noktaya gelmemiştir. Fazıl Say’ın yetişmesinde ana-babasının büyük emeği vardır. Ama belirleyici olan, onun yeteneğidir. Ayrıca köyündeki tarlasında iyi soğan yetiştiren bir çiftçi de pekala başarılı ve mutludur ve başkalarını da mutlu etmektedir. Çoğu yemeklerin soğansız pişirilemeyeceğini hatırdan çıkarmamak gerekir! (Aydın)

DONANIMLI İNSANLAR DA İŞ HAYATINDA BAŞARISIZ OLUR

Bu hanım olayı biraz abartmış! Çocuklara pazarlama ürünü gibi bakmış. Her şey kitaplara, kurallara o kadar uygun olsaydı, çocuklarımızla hiç sorun yaşamazdık. Ben çok donanımlı insanların, iş hayatında başarısız olduklarını da gördüm. Ama bazen bakıyorsunuz o çok donanımlı patronun yanında çalışan basit elemanı daha sevimli, daha aktif, iletişimi daha güzel, işleri o götürüyor. Çocuklarımız hálá arkadaşlarıyla, komşularıyla ilişki içindeler. Bunları yok etmemek, biraz da biz büyüklerin elinde. Nasılsa msn var diye, her şeyi kesip atamayız. (Nurcan A.)

TUTKU ŞART


20 yaşındayım, New York’ta yaşıyorum. Buraya taşındıktan sonra anladım ki, akademik başarı, insanı bir yere kadar götürebiliyor. Esas olarak başarılı olabilmek için sosyal zeka, doğru insanlarla iyi ilişkiler gerekiyor. Burada üniversite bitirmemiş ama iyi projelerde yer almış ve hayattan müthiş keyif alan insanlarla tanıştım ve keşfettim ki rekabetçi yaklaşımdan çok, o işi tutkuyla yapmak önemli. Başarı öyle geliyor. (Nurbanu A.)

DÜNYA ORGANİKLEŞİYOR

Dünya organikleşiyor artık, beyinler dahil. İnsanlık yavaştan kendi sonunun bu tip hırslar-teknolojik yapaylıklarla geldiğini görmeye başladı. Yapay insanlar dahil. O nedenle duygusal zekası gelişkin kişiler artık üst yönetimdeler. Ve onlar "birer süper proje ürünü olan kurmaylarını" araç olarak kulanıyorlar. Ben 3,5 yaşındaki kızıma kumdan kale, çiçeklerden taç yapmasını öğretiyorum. Zaten okulda bilgisayar da öğreniyor ama keçileri eliyle beslemeyi de biliyor. Öğretmenleri ona "süper" diyorlar ve biz onu süper olsa da olmasa da çok seviyoruz ve kızımız bunu çok iyi hissediyor! (A. Yelken)

BEN O PROJE ÇOCUKLARDAN BİRİYİM


Proje çocuk, bana çok korkutucu geliyor, çünkü ben de bir proje çocuğum! Bütün okul hayatımı, ailemin istediği şekilde tamamladım, daha baştan okuduğum bölümle hiçbir zaman ilgilenmeyeceğimi biliyordum. Öyle de oldu, çok mutsuz bir okul hayatı geçirdim. Okul bitince de şiddetli aile içi kavgalar başladı, çünkü mesleğim de zaten ailem tarafından belirlenmişti. Savaştım, kavga ettim ve ailemin bana uygun gördüğü o mesleği seçmedim. Seçseydim, ömür boyu mutsuz olacaktım. Şimdi onları karşıma alma pahasına sevdiğim işi yapıyorum. Hayatımda vermiş olduğum en doğru karar bu. (Pelin)

21. YÜZYIL ÇOCUKLARI

Biz 21. yüzyıl çocukları, gözyaşı yerine "sms" döküyoruz hüzünlenince. Ve müzikleri, ancak trafikte gidemezken bir kulaklığın paylaşma şansı vermeyen yalnızlığında dinliyoruz. Biz 21. yüzyıl çocukları, sevdalarımız için değil sınav sonuçları ve meslek seçimi için fal baktırıyoruz. Hafta sonları piknik yerlerinde değil, dershanelerde alıyoruz soluğu ve mangal ateşi yerine, başkalarının yarattığı bir cehennemin ateşinde yanıyoruz. Biz 21. yüzyıl çocukları, en uzun sohbetlerimizi msn’de yapabiliyor, gün içinde karşılaşırsak da "Naber"le geçiştiriyoruz ve özlemişsek birbirimizi, çaldırıp kapatıyoruz, özlem başka nasıl dile getirilebilir henüz bilmiyoruz. Biz 21. yüzyıl çocukları, plak, CD, kaset koleksiyonu yapmayı saçma buluyor, bir mp3 kalitesinde dolduruyoruz hayatlarımızı. Ve bir kitap okuyacaksak "bestseller" , bir seminere katılacaksak CV’ye yakışır olsun istiyoruz. Biz 21. yüzyıl çocukları, asansör beklemeyi vakit kaybı, merdiven çıkmayı enayilik olarak görürken, kanatlarıyla yükselenleri derhal aşağıya çekiyoruz, Ve beklemenin, mücadele etmenin hayata anlam katan tadını hiç bilmiyoruz. Biz 21. yüzyıl çocukları, konulara yalnızca sınavda çıkacaksa çalışıyor ve sınavlarda yüksek alınca, "hayattan" geçeriz sanıyoruz. (Seda A.)
Yazarın Tüm Yazıları