Çiller'in yaptığı, cami duvarını kirletmek...

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Çiller'in gafı yüzünden kıyamet kopuyor. Açıkça Anayasa ihlali ve yargı üstüne baskı anlamına geliyor!

CHP'li Ali Dinçer, ‘‘Bildiri rejime yönelik saldırı; kadın, 'Bana yar etmediniz, ben de size yar etmem' demeye getiriyor’’ diyor. DSP'li Metin Bostancıoğlu, ‘‘Burnunun ucunu göremeyen birinin yediği herze’’ yorumunu yapıyor. Herze, 'boş lakırdı, saçma sapan konuşma' anlamına geliyor.

Yılların politikacısı Ali Naili Erdem, adeta ders veriyor:

‘‘Askerden çok ağır bir iade yapıldı. İnanır mısın, bunu bekliyordum. Cami duvarını kirletmek gibi birşey. Türk dilinde bir tabir var; 40 akıllı bir delinin kuyuya attığı taşı çıkarmakla meşgul. Politika çok ince bir sanattır; çok uzun düşünüp karar vermek gerekir.’’

Ali Naili Bey, İsmet Paşa'dan örnekler veriyor:

‘‘Bir gün İsmet Paşa'ya dedim ki, 'Meclis kürsüsündeki konuşmalarınızı yaparken bir ön hazırlığınız var mıdır Paşam?' Cevabı, 'Beş dakikalık bir konuşma için en az bir saat kafa yorarım' oldu. Devlet kurmuş, Gazi'nin yanında Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış bir adam; beş dakika konuşmak için bir saat kafa yoruyor.. Bir gün de, 'Meclis müzakerelerinde farzımuhal bütçe zat-ı aliniz tarafından irad olunursa ne yaparsınız?' diye sormuştum; 'Odama çekilir, en az 24 saat kendimi dinlerim' cevabını verdi. Çok şey yaşadığım için, son hareketten çok rahatsız oldum. Türk siyasi hayatında böylesini belki ilk defa yaşıyoruz. Çok anlamlı, 'TSK ciddi bir kurumdur' diyorlar. Başka daha ne desinler?’’

BUYRUN MECLİS'E GİDELİM

Demirel'den iki kez dinledim. 1964'te gerçek 'dayatma' yaşanıyor. Bazı parlamanterlerin konuşmalarından asker rahatsız oluyor. Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, Cumhurbaşkanı Gürsel'e mektup yazıp, 'Ordu aleyhine yapılan konuşmalar ülke huzurunu bozuyor, dikkatinize arzederim' diyor. Gürsel de acele 'huzur toplantısı' için liderleri Köşk'e çağırıyor.

CHP'den İsmet Paşa, Kemal Satır ve Nihat Erim; AP'den Demirel, Ali Naili Erdem ve İhsan Sabri Çağlayangil, CKMP'den Osman Bölükbaşı, Seyfi Öztürk ve Ahmet Oğuz, YTP'den Ekrem Alican ve İrfan Baran, Milli Birlik'ten Fahri Özdilek ile bir Tabii Senatör katılıyor. Gürsel, ‘‘Elimizde bir mektup var. Bu sebeple parti başkanlarının müteyakkız olmalarını rica ediyorum’’ diyor.

İsmet Paşa, Erim, Bölükbaşı ve Çağlayangil'den sonra Süleyman Bey söz istiyor. Demirel, milletvekillerinin hükümetin gidişatına karşı konuşma yaptıklarını, bir otorite zaafı yaşandığını söylüyor. Ortam buz gibi oluyor. İsmet Paşa devreye girip, ‘‘Görülüyor ki, siz bizden (hükümetten) şikayetçisiniz. Bu konuşmaların yapılacağı yer bu masa değil, Meclis'tir. Buyrun, Meclis'e gidelim.’’

TARİHİ BİLMİYOR Kİ

Gürsel de rahatlıyor. Ve dağılıyorlar. Köşk'ten aşağı doğru yürürlerken Demirel, ‘‘Paşa doğru söyledi beyler. Hükümetin tartışılacağı meşru zemin Meclis'tir’’ diyor. İsmet Sezgin'le birlikteydik. İsmet Abi, ‘‘Tam bir tarih dersi’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Tarihi bilmiyor ki, tarihten ders alsın!’’

Hadi O bilmiyor, DYP'de o günleri yaşayanlar ne yapıyor?

Altı ayı berbat geçen bir yılı geride bırakıyoruz. 1998'in Türk Ulusuna esenlik ve mutluluk; katıksız Atatürkçü ve Türkiye sevdalısı ağabeyim Yekta Güngör Özden'e ise yeni yaşamında sağlık ve başarılar diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları