Cildin yaşlanmasını yavaşlatabilirsiniz

Orta yaşlara "merhaba" diyen hastalarımın küçük ve masum bir arzusu hep vardır:

Yaşlı görünmelerine yol açan cilt değişimlerini azaltıp birazcık daha genç görünmek. Sağlıklı, formda kalmayı ve mutlu olmayı da istiyorlar ama ’istekler listesi’nde genç görünme mutlaka yer buluyor. Güzel, bakımlı, genç bir cilde sahip olma arzusu kadın hastalarda daha açık bir söylem. Aynı arzu, erkek hastalarımda da var ama onlar bu isteklerini açıklamakta biraz çekingenler.

"Cilt yaşlanması önlenebilir mi" sorusunun yanıtı ne yazık ki ’hayır’dır. Cildiniz siz ne yaparsanız yapın -en azından şimdilik- mutlaka yaşlanacaktır. Eğer bu soruyu, "Cilt yaşlanması yavaşlatılabilir mi" diye değiştirirseniz, işte o zaman size ’evet’ yanıtı verebilirim. Yaşlanma sürecini yavaşlatmada tıbbın en başarılı olduğu organlardan biri cildinizdir. Eğer cildinizi yavaşlatan iç ve dış nedenleri iyi bilir ve etkilerini azaltabilirseniz, cildinizin yaşlanmasını geciktirebilirsiniz.

Neden yaşlanır, nasıl yaşlanır

Cilt yaşlanması diğer organ yaşlanmalarından biraz daha farklıdır. Cilt sadece içten değil, dıştan da yaşlanan bir organdır. Vücudunuzun bu en büyük organını diğer organlardan ayıran başlıca fark tümü ile dış etkilere açık olmasıdır. Kalbiniz, karaciğeriniz, böbreğiniz, akciğeriniz dış ortamın ısısından, nem değişikliklerinden, havanın yağmurlu, karlı, rüzgárlı, kuru veya rutubetli olmasından etkilenmezken, cildiniz bütün bu değişimlerin tam ortasındadır. Bunlar yetmezmiş gibi hava kirliliği en çok ona zarar verir. Fabrika dumanları, endüstriyel buharlar, sigara, egzoz gazları her şeyden önce cilt hücrelerinizi etkiler.

Güneş birinci suçlu

Özellikle güneş, cildi yaşlandıran zararlıların başında yer alır. Ultra-viyole ışınları cilt hücrelerinin en önemli düşmanıdır. Etkiledikleri her cilt hücresinin duvarında, organcıklarında ve özellikle DNA’sında çok ciddi zararlar oluşturur. Öyle ki bu zararlar fark edilmediği takdirde "solar keratoz" adı verilen lezyonlara ve hatta cilt kanserine bile yol açabilir. Güneşe bağlı cilt hasarlarının en hafifi cilt kurumaları, pullanma ve soyulmaları, güneş yanıkları ile kırışıklıklardır.

Yüksek korumalı kremler

Araştırmalar, cilt yaşlanmasına bağlı sorunların neredeyse yüzde 80-90’ının çevresel zararlardan meydana geldiğini gösteriyor. Genetik faktörler ve diğer içsel etkenler de tabii ki etkili ama onların zarar verebilme oranları yüzde 20’yi geçmiyor. Eğer cildinize etkili bir "yavaşlatıcı program" uygulamak istiyorsanız çevresel yaşlanmayı önlemeyi başarmak zorundasınız. "Çevresel faktörlerin oluşturduğu cilt yaşlanmasını nasıl önleyeceğiz" sorusu bugün yanıtlanması gereken en önemli problemlerden biridir.

Bu sorunun alt başlıklarına güneşten koruyucu önlemleri, sigarayı terk etmeyi ve vücudunuzun antioksidan savundurma gücünü güçlendirmeyi de eklemeniz gerekiyor. Zararlı güneş ışınlarından korunmak, riskli saatlerde güneşlenmemek, koruyucu giyecekler, aksesuvarlar (güneş gözlüğü, şapka, güneş şemsiyeleri) kullanmak ve gün ışığı olan her saatte cildin görünen kısımlarını koruma faktörlü ürünlerle korumak bu mücadelenin ayrılmaz parçaları olmalıdır. Özellikle koruma faktörlü cilt ürünleriyle cildinizi korumayı -eğer ekonomik olanağınız varsa- kış aylarında bile sürdürmelisiniz. Öte yandan özellikle yaz mevsiminde yoğun güneşe maruz kaldığınız dönemlerde (güneşlenirken) yüksek koruma faktörlü ürünlerle cildinize yardımcı olmalısınız. Kullandığınız cilt ürünlerini seçerken yüksek koruma faktörlü olanları tercih etmekte büyük fayda vardır. Ayrıca cildi antioksidan kremlerle desteklemeyi de ihmal etmeyin.

Bileğinize bakın

Eğer, dış etkenlerin cilt yaşlanmasına yol açan gücünün ne kadar önemli olduğunu anlamak istiyorsanız, yani "çevresel yaşlanma"nın ne kadar önemli bir faktör olduğunu gözlerinizle de görmeyi arzuluyorsanız, bilek bölgesi cildinin dışı ve iç bölümlerine bakmanız yeter. Bileğinizin dışında gördüğünüz manzara derinizin dış etkenlere bağlı yaşlanmasıdır. Bileğinizin iç kısmı ise sadece içsel yaşlanmanın sonucu bu hale gelmiştir. Aradaki fark ne kadar ürkütücü değil mi? Cilt yaşlanması ile mücadelede çevresel yaşlanmanın ne kadar önemli olduğunu bu küçük test sanırım size yeteri kadar anlatmış olmalıdır. Eğer, cilt yaşlanması ile mücadele etmeyi düşünüyorsanız, çevresel kaynaklı yaşlanmayı da yavaşlatmak zorundasınız. Bunun için işe güneş ışınlarından korunmak ve sigara dumanından uzak kalarak başlamalısınız. Mümkün olduğu kadar temiz bir çevrede yaşamaya çalışmalı, hava kirliliğinden, egzoz dumanından cildinizi uzak tutmalısınız. Bu koruma çemberinin içine mümkünse ısı ve nem değişikliklerinden korunmayı da almalısınız.

Yaşlanan ciltte neler oluyor

Nem oranı azalıyor.

Kollajen lifler kalınlaşıp, kırılganlaşıyor.

Elastin lifleri yapısal olarak değişiyor ve bozuluyor.

Bu iki lifi üreten cilt hücresi fibroblastların sayısı azalıyor.

Damarlar zayıflıyor ve görünür hale geliyor.

Bağışıklık hücreleri azalıyor.

Renk üreten hücrelerin dengeleri bozuluyor.

Cilt yüzeyindeki ölü tabaka incelip, güçsüzleşiyor.

Cilt hücrelerinin yenilenme hızı düşüyor.

Cildiniz yaşlandıkça

Kuruyor, pullanıyor, kalınlaşıyor.

Çiller, siyah noktalar, kırmızı lekeler ortaya çıkıyor.

İleri yaşlarda yaşlılık lekeleri beliriyor.

Mimik çizgileri (alında, kaş çatağında, yanaklarda) beliriyor.

İnce çizgiler ve kırışıklıklar meydana çıkıyor.

Göz çevresinde ince çizgiler, kaz ayakları ortaya çıkıyor.

Dudak üzerinde çizgiler beliriyor.

Ben veya urlar ortaya çıkabiliyor.

Derin çukurlar ve sarkmalar oluşuyor.

İnce damarsal yapılar ortaya çıkıyor.

Ciltte morarmalar ve kanamalar daha kolay oluşuyor.

Değişim zamanı

Yaz tatili için uzun süre yazlıkta olacağım. Kış döneminde yaklaşık 12 kilo verdim. Verdiğim kiloları tekrar almak istemiyorum. Ancak dondurma mısır gibi cezbedici yiyeceklerle karşılaşınca ne yapabilirim?

Önemli olan safhaya, kilo koruma zamanına gelmek bizim açımızdan önemli bir başarıdır. Bu dönemde karşılaşacağınız değişik yiyecekler için "değişim listesi" adı verdiğimiz bir listeyi kullanmak işinizi kolaylaştıracaktır. Günlük almanız gereken kaloride artışlara neden olmadan değişim listesi kullanarak istediğiniz yiyecekleri (önerilen porsiyonları aşmadan) yiyebilirsiniz. Örneğin 1 dilim ekmek yerine 1 küçük boy haşlanmış mısır yiyebilirsiniz. Veya ana öğünlerinizden birinde sadece makarna yemek istiyorsanız makarnayı bol mantarlı ve domatesli hazırlayarak yanına salatanızı iláve ederek tüketebilirsiniz.

Bu tarz değişiklikleri yaparken günlük fiziksel aktivitenizi de 15 dakika daha artırmak iyi bir fikir olabilir. Değişim listesi denilen bu listeleri kullanırken kalori miktarının yanı sıra yiyecek gruplarının da (süt-yoğurt, et, ekmek ve tahıllar, sebze, meyve) çeşitliliğinin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Unutmayın! Tabağınız her zaman dörde bölündüğünde yoğurt + sebze (salata) + ekmek ve et grubundan yiyeceklerin size uygun porsiyonlarını mutlaka içermelidir.

İşte birkaç ekmek değişimi; 2 dilim ekmek değişimleri

1/2 simit

1/2 yufka (İçine sebzeler koyarak börek yapın.)

4 kaşık makarna veya pilav

2 avuç leblebi

Diyet kabızlık yapar mı

Diyete başlayınca bağırsak problemlerim çok oluyor. Bu sıkıntının oluşması düşük kalori almamdan dolayı mıdır?

Düşük kalori almanız demek, daha az besin tüketmeniz demektir. İyi hazırlanmış bir beslenme programı zayıflama amacıyla yazılmış bile olsa, posa yönünden zengin olmalı ve yeteri kadar yağ alımını sağlamalıdır. Konstipasyon (kabızlık) sorununuz diyet dışında yok ve sadece diyet yaptığınız dönemlerde ortaya çıkıyor ise, yediklerinizim miktarı ciddi derecede azalıyor günlük posa alımınız olması gerekenin altına düşüyor olabilir. Diyetinizin şu maddeler açısından yeterli olup olmadığına özen gösterin:

- Günde 3 porsiyon sebze-salata

- Aralarda mutlaka meyve (özellikle kuru meyveler)

- Günde 8-10 bardak su

- Öğünlerde 1-2 şer dilim ekmek (tam undan)

- Yemeklerde 1-2 tatlı kaşığı sıvıyağ (kişiye göre değişir)

- Egzersiz

Bunlara rağmen şikáyetiniz geçmiyor ise, doktora başvurmanızda yarar var.
Yazarın Tüm Yazıları