Cildimiz gerçekten neye ihtiyaç duyuyor

Orta yaştan itibaren cildimiz eski görümüne tamamiyle veda etmiş durumda.

Bu yüzden yenilikçi ve etkili bakımlara ihtiyaç duyuyor. İşte, 40 yaş ve üzeri ciltlere ait sorular ve cevapları:

n Yaşlanmayla birlikte cilt neden değişir?

- Her insanın sahip olduğu 23 milyar cilt hücresi her gün yaklaşık 300 yeni hücre üretiyor. Ama yaşlandıkça giderek daha az hücre üretiliyor. Ayrıca metabolizma da yavaşlıyor. Özellikle hücrelerin enerji merkezleri mitokondriler kapanıyor. Dolayısıyla 40 yaşından itibaren cilt her gün yüzde bir oranında inceliyor. Elastikiyetten sorumlu proteinler kolajen ve elastin ise yılda yüzde iki oranında azalıyor. Sonuçta bağ dokusu gevşiyor, kırışıklıklar baş göstermeye başlıyor.

n Bakımı sürekli olarak yeniden düzenlemek gerekir mi?

- Her şekilde 40 yaş cildi genç ciltlere oranla daha yoğun bir bakıma ihtiyaç duyuyor. Bunun en önemli nedeni de hücrelerin yenilenme becerilerinin ancak bakımla alınan maddelerle artması aksi halde eksilmesi. Ayrıca bu dönemde yağ ve nem dengesi de bozuluyor. Cilt kuruyor ve hassaslaşıyor. Genişleyen kılcal damarlar artış gösterebiliyor. Anti-aging kremleri işte bu dengeyi koruyor. Cilde sadece nem değil aynı zamanda yağ da veriyorlar.

n Yıkandıktan sonra gerilen cilde ne yardımcı olur?

- Burada önemli olan agresif bir temizleyici kullanmamak. Bu tür ürünler ciltteki yağı tamamen yok ediyor. Uzmanlar yumuşak bir şekilde uygulanabilen ve bir pamuk ya da suyla rahatlıkla temizlenebilen krem, süt ya da yağ formundaki ürünleri tavsiye ediyor. İçerdikleri jojoba, shea yağı, gliserin, badem ve zeytinyağı cildin yağ gereksinimini karşılıyor.

n Gözeneklerin giderek büyüdüğü doğru mu?

- Yağlı, sorunlu ya da karma cilde sahip olanların ciltleri çoğunlukla büyük gözeneklidir. Bu cilt tiplerine sahip olanlar yeterli bakımı yapmadıklarında gözenekler artan yaşla birlikte büyür. Ayrıca UV ışınlarından zarar görmüş ciltler de büyük gözeneklere sahiptir.

n 40 yaşındaki kadınlar neden hala sivilce sorunu yaşar?

- Bu dönemden itibaren başlayan hormon değişimi bunun en büyük sorumlusudur. Ayrıca kan damarlarda daha yavaş dolaşmaya başlar, bu yüzden zararlı maddelerin atılımı yavaşlar. Bir diğer neden de; kadınların cilt tiplerine uygun ürünler kullanmıyor olmalarıdır. Dolayısıyla 40 yaşından itibaren bir dermatolog tavsiyesi önemlidir.

n Mimik izlerini yok etmek mümkün mü?

- Gülme izleri sempatik olarak algılanırken ağız kenarındaki derin izler kadınlar tarafından çoğunlukla bir olumsuzluk olarak algılanır. Ancak bu hemen botoks yaptırmayı gerektirmez. Yaklaşık üç yıldır kırışıklıklara botoks kadar etki eden kremler geliştirilmiştir. Bu ürünler sinir uçlarında etkili olan ve liflerde mikro gerginlik yaratan proteinler (peptid) içeriyor. Ancak yine de doğru bir bakımla kırışıklıklar engellenebiliyor.

n Yeterince uyku neden cilt için önemli?

Uzmanlara göre gece rahatlığı en az bir güzellik masajı kadar etkili. Çünkü bu sırada cilt hücreleri gündüz savaşamadıkları olumsuz dış etkenlerle savaşırlar, ilk kırışıklıkları önlerler. Tüm bunlar için çok fazla bileşen gerektiğinden ancak gece kremleri içeriklerindeki yoğun maddelerle cilde ihtiyacı olanı yüksek konsantrasyonda verebilirler. Yaşlılıkla birlikte cilt gün içinde bile kısa uykulara gereksinim duyar. Önemli bir diğer nokta da gece yarısından önce yatmak. Ancak derin uykuda cilt olumlu etkilenir.

Cildinizi yeniden inşa edin

Teknolojinin de yardımıyla uzun araştırmalar sonucunda, cilt yaşlanmasını önlemek ve korumak amaçlı birçok yöntem geliştiriliyor. Bunlardan biri de dünyada oldukça ilgi gören gençleştirici etki "elektroporation"...

Hız ve bilgi çağı kadınları, doğal görünümleri bozulmadan, yağ enjeksiyonuna, dolgu maddelerine kısacası estetik müdahaleye yöneltiyor. Ameliyatsız sağlıklı ve genç bir görünüme kavuşmak için elektroporation yöntemine başvuranların sayıları da çoğunlukta. Uygulamayla ilgili olarak kozmetisyen Nesrin Sürer’den bilgi aldık.

n Ciltteki erken yaşlanma ve kırışmanın sebepleri neler?

- Cildin erken yaşlanma etkilerini artıran faktörler var. Zararlı göneş ışınlarının yanı sıra hava kirliliği stres ve hormonlu gıdalar cildin bozulmasına ve yaşlanmasına yol açıyor. n Elektroporation yöntemi cilde nasıl etki ediyor?

- Bu yöntem iç ve dış etkenlerin yol açtığı yaşlanmayı yavaşlatarak cilt altında yaşla birlikte eksilen kolajen, elastin ve vitaminleri tamamlıyor. Hücre taşlarını onarıp doldurarak yeniden inşaa ediyor. Böylece cildin erken kırışmasını ve yaşlanmasını önlüyor. Derin kırışıklarda dolarak açılıyor. Cilt genç bir görünüme kavuşuyor.

n Nasıl uygulanıyor?

- Hücrelere ve dokulara düşük voltajlı dalgalar uygulanarak aktif maddelerin elektroporation yoluyla cilde nüfus etmesi sağlanıyor. Böylelikle ciltte yaşla birlikte eksilmiş kolajen, elastin protein ve vitamin üretimi artırılarak kendini onarıyor hatta yeniden inşaa ediyor. Deri altının dolmasıyla birlikte gevşeyen kaslar güçleniyor ve sıkılığı artıyor. Üst deride alın, dudak üstü ve göz çevresinde oluşan kırışıklıkların derinliği azalıyor. Gerginleştirici etki yaratıyor.

Oruç tutarken ağız kokusuna dikkat

Ağız kokusu ramazanda oruç tutarken ya da normal zamanda kişinin kendisini ve çevresindekileri rahatsız eden bir durum. Bazı nedenlerden dolayı ağız kokusu oruç tutarken daha fazla olabiliyor. Uz. Dr. Murat Görgülü, ramazanda ağız kokusunu önlemenin yolları hakkında bilgi verdi.

Ramazan ayında oruç tutmakla birlikte uzun süre açlığa bağlı yağların yakılması ile oluşan keton cisimcikleri, ağız ve diş bakımındaki aksaklıklar, iftarda ve sahurda yenilen ağır, yağlı, baharatlı yiyecekler ve mide rahatsızlıklarına bağlı olan ağız kokuları sık görülüyor. Başlıca önlem de asıl nedenin tespit edilip ona göre tedavi uygulanmasıdır.

Düzenli olarak diş ve ağız bakımına özen gösterin:

İnsan organizması uzun süren açlıkta yağ dokusunu enerji olarak kullanmak üzere yakıyor. Yağ dokusunun yanması ile birlikte hem toksik etkisi olan hem de bir an önce atılması gereken keton cisimcikleri oluşuyor. Bu keton cisimciklerinin vücuttan bir atılma yolu da nefes yolu. Dolayısıyla nefeste sürekli bir aseton kokusu oluşuyor. İftar ve sahur yemekleri saatinde ve düzenli yenilerek, sahurda bol sıvılı ve hafif öğünler alınarak, özellikle basit şekerli ve rafine olanlar yerine, kepekli kabuklu ve kan şekeri üzerine yavaş etkili karbonhidrat tüketilerek bu nedene bağlı ağız kokuları azaltılabiliyor. Öğünlerden sonra ağız ve diş bakımının da düzenli yapılması bu tip ağız kokusunun önlenmesine yardımcıdır.

Dilinizi de fırçalayın: Ağız içi temizliği, dişlerin düzenli fırçalanması, diş eti bakımı da ağız kokusu için önemli. Ayrıca dil kökünün kontrol edilmesi ve temizlenmesi de göz ardı edilmemeli.

Beslenme düzeni ve stili de çok önemli:

İftar ve sahur öğünlerinde az baharatlı, az yağlı, ekşiliği olmayan besinler seçmek, besinleri iyice çiğnemek hem besinlere hem de mide rahatsızlıklarına bağlı kokuların azalmasını sağlayabilir.

Mide rahatsızlıkları da ağız kokusu nedeni:

Bilinen bir mide ve sindirim sorunu varsa oruç tutmadan önce kesinlikle bir doktora danışmak ve tedavi olmak önemli. Gastrit, reflü gibi rahatsızlıkların tedavisi ile birçok kez ağız kokusu sanılan mide asidi ve mide içeriğinden gelen kokunun önlenmesi, olası.
Yazarın Tüm Yazıları