Çifte bayram bugün öyle mi, ne dersiniz

BUGÜN bayram yazacaktım.

Haberin Devamı

Çifte bayram bugün. Kutsal ayın sona erdiği Ramazan Bayramı. Ve, Zafer Bayramı. Ben ilk kez tanık oluyorum, iki çok önemli bayramın aynı gün çakışmasına. Ne mi diyecektim?
“Ramazan ayında kimimiz oruç tuttu, kimimiz tutmadı. Ama iç dünyasına göz attı çoğunluk. Daha öncesinde olanak bulamayanlar, fırsat bildi kutsal ayı, hesaplaştı iç dünyasıyla.
Doğrusunu, yanlışını irdelemeye çalıştı. Belki de çoğumuza arınma ay oldu Ramazan. Ve bu kutsal ayın ardından geldi bayram” diyecektim...

* * *

Ve İzmir’in çeşitli yerlerinde asılı, kucağında bir çocuk almış asker resminin ön planda olduğu, ‘Büyük zaferin 89. yılı kutlu olsun. Güçlü ordu, güçlü Türkiye’ yazılı afişleri anımsatacaktım. Büyükşehir’in astırdığı, Atatürk’ün resmi ve ‘Ben İzmir’i, İzmirlileri çok severim’ sözleri bulunanları da. Sonra şöyle diyecektim
herhalde:
“Bugün Zafer Bayramı. Tarihimizin en önemli günlerinden birisi. Dumlupınar’da kazanılan zaferin yıldönümü ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü. Ama Silahlı Kuvvetler bugünlerde yaralı. Askerin morali bozuk. Saldırılar, şehitler, gaziler... Komuta kademelerindeki gelişmeler, dinlenmeler...

* * *

Haberin Devamı

Çifte bayram, moral günü olsun. Herkes unutmaya çabalasın derdini. Ne bileyim... Az gelen maaşını...
Altının alıp başını gidişini, euroyu, doları... ‘Kış geliyor, yakacak makacak filan...’, ‘Okullar da açılıyor (Gerisini herkes kendisine göre tamamlasın)’, ‘Kıdem
tazminatı tehlikede mi’ kuruntusunu...
‘Ne olacak bu memleketin hali’ diye düşünmeyi...”

* * *

Dedim ya önerecektim, “Çifte bayram, moral günü olsun. Herkes bağrına bassın birbirini, sarılsın. ‘Barış, kardeşlikle üstesinden  geliriz her şeyin’ desin.
Herkes bayram namazından sonra... Büyüklerin elleri, küçüklerin gözleri öpüldükten, aileyle bayramlaştıktan sonra... Alsın bayrağını, koşsun tören meydanlarına, moral versin askere...”

* * *

Şöyle de sonlandıracaktım herhalde:
“Gencin yaşlının. Çoluğun çocuğun. İnananın inanmayanın. Askerin sivilin. İktidarın muhalefetin. Çalışanın boşta gezerin. Zenginin yoksulun. İşçinin patronun. Okuyanın okumayanın. Tatil yapanın yapmayanın. Sonuç olarak (Aklıma gelmeyenlerin de) herkesin çifte bayramını kutluyorum.”

* * *

Haberin Devamı

Ama pek de gelmedi içimden.Çünkü, çifte bayrama bir gün kala yine patlama, yine şehitler, yaralılar. Ateş düşen ocaklar, acı, acı ve acı. Mayın patladı çifte bayrama... Patlattılar ya da patlatmaya çabalıyorlar bayramı.

* * *

Nazım Hikmet’in ‘Yalan’ adlı şiirinden bir dize. Bu gece bayram gecesi/ Her taraf  mavi, pembe, mor/ Bu gece bayram gecesi/ İçim içime sığmıyor/ Görünüyor suyun dibi/ Mahalle, komşular falan/ diye biten şiirinden...
‘Ve bayram bile bayram olduğuna pişman olacaktı belki...’

* * *

Ne dersiniz, var mı halimiz çifte bayrama? Silkinme, sarılma, moral zamanı mıdır, yine de? Bayram da pişman olmasın mı, bayram olduğuna?
O zaman mıdır, ‘Yukarıda saydıklarımın (Unuttuklarımın da) bayramları kutlu olsun, her şeye karşın’ demenin. O zaman mıdır?

Haberin Devamı

Konak’tan umut veren başlangıç

Ve her şeye rağmen umutlar tükenmemeli. Konak Belediyesi’nin oluşturduğu, ‘Çocuk Senatosu’ ilk kez toplandı geçenlerde. Oradaydım, senatörlerimiz
cıvıl cıvıldı. Belediye Başkanı Hakan Tartan da heyecanlıydı, “Senato kentin,  ülkenin geleceğine yön verecek.
Bizlerin ödünç aldığı dünyayı daha güzel günlere götürecek” dedi, sevgi, barış, güzellik, dostluk, daha yeşil dünya diledi. Ne diyeyim, haydi çocuklar...

Yazarın Tüm Yazıları