CHP’nin ulusalcıları faşizmi hortlatıyor

CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler, Meclis kürsüsünden şöyle dedi:

“Türk ulusu ile Kürt milliyeti eşit olamaz.”

Haberin Devamı

*

Nedir bu?

-  Faşizm mi?

-  Irkçılık mı?

-  Bir ırka yönelik ayrımcılık mı?

-  Bir ırka yönelik aşağılama mı?

Cevap veriyorum:

Hepsinden bir tutam var.

*

Ama Birgül Ayman Güler’e ve CHP’deki ulusalcılara...

“Ne oluyor ağalar, yoksa faşizm falan mı yapıyorsunuz?” diye soracak olsanız... Size hemen şunları söyleyeceklerdir:

-  Ne alakası var? Ne faşizmi, ne ırkçılığı? “Türk” derken bir ırka işaret etmiyoruz ki... Türk’üm diyen herkes Türk’tür kardeşim. O yüzden “Ne mutlu Türk olana” denilmemiştir, “Ne mutlu Türk’üm diyene” denilmiştir.

-  İster Kürt ol, ister Arap... Türk’üm diyorsan Türk’sündür. Irkçılık yok bizde, kafatasçılık yok... Ayrımcılık da yok...

-“Türk ulusu” vardır ama “Kürt ulusu” yoktur. “Türk ulusu” denilirken bir ırk değildir kastedilen, birey bazında bir araya gelmiş topluluktur... Etnik olarak Kürt olabilirsin ama sonuçta Türk ulusunun bir parçasısın.

-  Eğer Kürt’sen, ancak “Türk ulusunun bir parçası olan Kürt’üm” diyebilirsin, “Kürt ulusunun bir parçasıyım” diyemezsin. Çünkü maalesef Kürtler bir ulus olamamışlardır.

*

Birgül Ayman Güler ve CHP’deki ulusalcılar, resmi ideolojinin artık geride kalmış bu argümanlarıyla “ırkçı” ve “ayrımcı” olmaktan kurtulamazlar.

Çünkü şu sorulara verecek cevapları yok:

-  Türk olmak isteyenlere kapıyı açık tutmanız, sizin ırkçı olmadığınızın bir göstergesi olabilir mi? Kürtler de “Kürt olmak isteyenlere kapımız açıktır” deyip herkesi “Kürt” olmaya çağırırlarsa ne yapacaksınız?

- “Biz ‘Türk’ derken bir ırka işaret etmiyoruz, Türk’üm diyen herkes Türk’tür” denilebiliyorsa, neden “Biz Kürt derken bir ırka işaret etmiyoruz, Kürt’üm diyen herkes Kürt’tür kardeşim, gelin hepiniz Kürt’üm deyin” denilemiyor?

-  Madem “Türk” derken bir ırka işaret etmiyorsunuz, madem ırkçılık yapmıyorsunuz, madem Türklüğe bir ayrıcalık söz konusu değil... Kısacası madem sonuçta söz konusu olan bir “isimlendirme”dir. O halde neden “Türk” sözcüğünde bu denli ısrar ediyorsunuz? Maksat ne?

-  Madem “Türk” bir ırka işaret etmiyor, o halde neden Kürtçe savunma yapmak isteyenlere engel olmaya çalışıyorsunuz? Kürtler de çıkıp, “Biz devletimizi kuramadık diye mi bize bu muameleyi yapıyorsunuz” derlerse ne diyeceksiniz?

Haberin Devamı

Baştan elediğim filmler

Haberin Devamı

-  BEYZBOL üzerine kurulu her türlü film...

-  Nuri Bilge Ceylan filmlerine öykünen filmler...

-  İçinden Yecüc ile Mecüc’e benzeyen bin türlü yaratığın fırladığı filmler.

-  Fazla para harcanmadan çekilmiş bilim kurgu filmleri...

-“Esaretin Bedeli” hariç hapishane filmleri...

-  Aksiyonu komediyle harmanlamaya çalışan her türlü yavşak film...

-  Türk korku filmleri...

-  Ağlatmaya ya da güldürmeye odaklanmış aşk filmleri...

-  Eddie Murphy filmleri...

-  Hayalet ev filmleri...

Yorumsuz bir haber

TARİH: 9 Şubat 2006.

O günün gazetelerinde yayınlanan haberin başlığı şöyle: “Levent Kırca AK Parti Siyaset Akademisi’nde ders verdi.” Haberden kısa bir bölümü “yorumsuz” aktarıyorum:

*
Levent Kırca, AK Parti Ankara İl Başkanlığı’nca düzenlenen Siyaset Akademisi’nin 4. dönem eğitim programı çerçevesinde “Sanatçı Gözüyle Siyaset” konulu ders verdi. Derse katılmasının “AK Parti’li oldu, AK Parti’ye geçti” şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğini söyleyen Kırca, şu açıklamayı yaptı: “AK Parti de ülkemizin bir parçası hiç şüphesiz. Ama bence bir sanatçının, bir mizahçının partilere eşit mesafede durması gerekir.Bir sanatçının partisi olmaz.”

Haberin Devamı

Ah CHP vah CHP

-  BİR yanından Hüseyin Aygün çekiştiriyor, bir yanından Birgül Ayman Güler...

-  Bir yanında Sezgin Tanrıkulu var, bir yanında Süheyl Batum...

-  Bir yanı fazla demokrat, bir yanı fazla milliyetçi...

-  Bir yanı kendimi yenileyeceğim diyor, bir yanı 1930’lar rüyası görüyor.

-  Bir yanı genç sosyal demokrat hülyasında, bir yanı emekli öğretmen duyarlılığında...

-  Bir yanı Sosyalist Enternasyonel’de çalkalanıyor, bir yanı ulusalcı kıyılarda...

-  Bir yanı BDP’ye yakın, bir yanı MHP’ye...

-  Bir yanı her bölgeden oy almak istiyor, bir yanı kıyılara sıkıştıkça sıkışıyor.

-  Bir yanı varoşlara açılıyor, bir yanı kibirli eski günlerin nostaljisine...

-  Bir yanı Güneydoğu’dan oy istiyor, bir yanı var olan tek milletvekilini de kaybediyor.

-  Bir yanı “27 Mayıs da darbedir” diyor, bir yanı “27 Mayıs devrimi”...

-  Bir yanı halaya duruyor, bir yanı dansa kalkıyor.

-  Bir yanı İmralı görüşmelerine kredi tanıyor, bir yanı İmralı görüşmelerinden felaket rahatsız...

-  Bir yanı resmi ideolojinin sözcülüğünü yapıyor, bir yanı özeleştiri...

-  Bir yanı yeni şeyler söylemek istiyor, bir yanı lise tarih kitaplarında yazılanları sayıklıyor.

-  Bir yanı ulusalcı şahlanışta, bir yanı “Yeni CHP” rüyasında...

-  Bir yanı Hüseyin Aygün’den rahatsız, bir yanı Birgül Ayman Güler’den...

-  Bir yanı protest türküler söylüyor, bir yanı aryalar...

Haberin Devamı

Nişantaşı tamamdır

BANA laf çakmaya çalışanların en önemli “takılma” cümlesi şöyle bir şeydir:

“Fatih’ten Nişantaşı’na taşındın, öyle oldun, şöyle oldun
” falan fıstık...

Sayısız kez maruz kaldım bu tarz takılmalara...

Dikkat!

Dün itibariyle...

Bu takılma biçimi devrini tamamlamıştır.

*

Olay şudur:

-  İlk şubesini Mekke’de açan “Abdul Samad Qurashi” adlı özel parfüm tasarım markası, yeni şubesini Nişantaşı’nda açmıştır.

-  Açılışa İsmailağa Cemaati’nden sarıklı cüppeli efendiler ile birlikte dansöz Tanyeli, manken Şenay Akay, manken Ece Gürsel katılmıştır.

-  Açılış kokteylinde davetlilere zemzem ve hurma ikram edilmiştir.

-  Arap Yarımadası’na özgü mistik kokular Nişantaşı’nı sarmıştır.

-  Açılışa katılan İstanbul Valisi’ne üst kapağı altın kaplama, alt kapağı Kabe’nin örtüsünden alınma Kuranı Kerim armağan edilmiş, Vali Bey de armağanı öpüp başına koyarak almıştır.

-  Açılışta jet sosyeteden bazı simalar da hazır bulunmuştur.

-  Jet sosyeteden bazı simalar ile İsmailağa’dan sarıklı cüppeli simaların aynı karede buluşmaları “enteresan” olmuştur.

*

Bu saatten sonra her kim ki bana “Ama sen de Nişantaşı’na taşındın da şöyle ettin, böyle ettin” falan demeye kalkarsa...

Kendisini Nişantaşı’ndaki parfüm mağazasından satın aldığım Arap Yarımadası’na özgü mistik kokulara boğmazsam bana da Ahmet Hakan demesinler.

 

Yazarın Tüm Yazıları