CHP’nin çılgın projesi: Yılda 12 bin doktora

“SON 6 ay CHP’yi üniversite gibi çalıştırdık” diye söze girdi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki akşam partisinin eğitim raporunu açıklamak üzere bir grup köşe yazarıyla bir araya geldiği sohbet toplantısında.

Kılıçdaroğlu, Swissotel’deki yemekli toplantıda sağına CHP’nin bilimden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Sencer Ayata, soluna da partinin eğitim çalışma grubu üyelerinden Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Yüksel Kavak’ı oturttu.
18 AYRI ÇALIŞMA GRUBU
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa gelmesi ve Prof. Ayata’nın da Bilim Kurulu’nun başına geçmesinden sonraki süre içinde CHP’de ağırlıklı olarak akademisyenlerin, uzmanların, emekli bürokratların ve partililerin yer aldığı 18 ayrı çalışma grubu oluşturuldu. Bir de bütün bu çalışmaları koordine eden ve bir bölümü doktoralarını Harvard, Oxford, LSE gibi prestijli üniversitelerden almış genç akademisyenlerden oluşan 15 kişilik bir çekirdek kadro var.
İşte bu çalışma gruplarında üretilen ve daha sonra partinin üst kurullarında tartışılarak kabul edilen raporlardan Aile Sigortası, Sivil Toplum, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Kalkınması, Gençlik, Çocuk, Sanayi Politikaları, Tarım ve Üreten Ekonomi başlıklarını taşıyanlar daha önce açıklanmıştı. Önceki akşam açıklanan eğitim raporu, bu seri içindeki dokuzuncu metin oldu.
Önümüzdeki günlerde Kadın, Bilgi Toplumu, Dış Politika, İklim Değişikliği ve Spor ile Kılıçdaroğlu’nun çok önem atfettiği Demokrasi ve Özgürlükler raporları açıklanacak. Bu durumda önümüzdeki dönemde CHP’nin envanterinde partinin resmi görüşünü yansıtacak 15 rapor yer alacak. Bu sayı önümüzdeki dönemde yeni raporlarla artacak.
ORTAÖĞRETİMDE BÜYÜK ADALETSİZLİK VAR
Peki, CHP eğitim raporunda hangi mesajları veriyor, hangi vaatlerde bulunuyor? CHP raporu, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin geçen 8 yılda eğitim alanında niceliksel olarak sağladığı bütün artışlara karşılık, bunun eğitimin niteliğine yansımadığı tezini işliyor.
Prof. Kavak, BM İnsani Gelişme Endeksleri’nden yola çıkarak, Türkiye’nin eğitim endeksinde 169 ülke arasında 107’nci sırada yer aldığına dikkat çekti. Keza, geleceğe dönük “beklenen eğitim süresi” göstergesinde gelişmiş ülkelerin 15.9 yıllık beklentisine karşılık, Türkiye’nin 10 yıllık perspektifinin 11.8 yılda kaldığını, yani açığın süreceğini hatırlattı Prof. Kavak.
CHP raporuna göre, PİSA (Uluslararası Öğrenci Başarılarını Değerlendirme Programı) sonuçları da Türkiye açısından düşündürücü bir tabloya işaret ediyor. Bu sonuçlara göre, öğrenci başarısı genel olarak düşük, başarı okul türlerine göre önemli ölçüde değişebiliyor ve öğrencilerin yeterliliğinde bölgelere göre büyük farklılıklar olabiliyor.
Raporun belki de en kuvvetli vurgu yaptığı alanlardan biri, ortaöğretimde genel liselerle Anadolu liseleri arasında büyük bir eşitsizliğin ortaya çıkmış olması.
“Fırsat ve imkân eşitliğinin sağlanması”, CHP’nin eğitim politikasının temel felsefesi olarak açıklanıyor. CHP raporunda, iki yıllık ücretsiz okulöncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması, ortaöğretimde okul türlerine dayalı sistemin başlıca üç kategoriye indirilmesi, SBS’nin kaldırılması, üniversiteye giriş sisteminin aşamalı olarak sistemden çıkarılması gibi öneriler yer alıyor.
Kılıçdaroğlu, eğitim alanındaki reformların gerektireceği büyük kaynağın savunma bütçesi üzerinden yapılacak aktarmalarla yaratılabileceğini düşünüyor.
YILDA 12 BİN DOKTORALI ELEMAN
Önceki akşamki toplantıda tartışılan en ilginç başlıklardan biri, CHP’nin doktora sayısı konusundaki son derece iddialı hedef oldu.
Eğitim raporunda, CHP’nin yurtiçi ve yurtdışı tüm olanakları seferber ederek tıp uzmanlık alanı dışında “yılda en az on bin doktoralı eleman” yetiştirilmesini öngören bir proje hazırladığı belirtiliyor. Prof. Ayata, bu sayının pekâlâ 12 bine çekilebileceğini söyledi ve bunun için AB’den 500-600 milyon Euro tutarında bir kaynak sağlanabileceğini belirtti.
Prof. Ayata’nın verdiği bilgiye göre, bu sayı -tıp dışında- ABD’de 65 bin, Almanya’da 25 bin, İngiltere’de 20 bin ve Japonya’da ise 18 bin dolayında. Bu rakam Türkiye’de ise yılda 3 bin 500 dolayında seyrediyor.
Prof. Ayata ekledi: “Bunu da bizim çılgın projemiz olarak görebilirsiniz...”
Yazarın Tüm Yazıları