Çeşitli mektuplar

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Bütün hayatı boyunca tek bir kayda değer iş başaramadığı halde emekli olduktan sonra etrafa öğütler vermeye çalışan bazı insanlar vardır ya...

Ben de onlara benzedim. Üstelik benim bildiğim kadarıyla henüz daha emekli bile olmadım.

Benden bir talepleri, beklentileri olmayan insanlara fikirler veriyorum, onlara doğru yolu göstermeye çalışıyorum.

Küçük ve küçük olduğu kadar da her türlü objektif kritere göre rahatsız edici olan yazılı minik notlarla yapıyorum bunu.

İşte bunlardan bazı örnekler:

***

Sayın Mesut Yılmaz.

Sizden istirhamım, enflasyonu yüzde 50'ler düzeyinde tutmanızdır.

Çünkü bu meret yükselirken de düşerken de fena halde can yakıyor.

Ortalarda bir yerde tutarsanız belki oyulmaktan kurtuluruz.

Daha doğrusu, enflasyon ortalarda bir yerde sabit tutulursa en azından oyulmamızda bir istikrar söz konusu olur ki, bu bile Türkİye şartlarında çağdaş medeniyetler seviyesine yaklaşım yolunda atılmış yeni bir adımı oluşturacaktır.

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Haydi öptüm, bye bye.

***

Sayın Vural Savaş,

Siz de mutlaka kafeinsiz kahve içmeye alıştırmalısınız kendinizi.

Ben öyle yaptım, sinirlerimde gözle görülür bir düzelme oldu.

Örneğin artık siyasi partiler ile ilgili davalardaki iddianamaleri bile okurken sinirlerim bozulmuyor.

Nescafe Gold'un da var kafeinsiz kahvesi, Taster's Choice'un da var.

Ben ikincisini tercih ediyorum, sizi bilemem artık.

***

Sayın Güneş Taner,

Utanmalısınız.

Şunu bilesiniz ki, siz tarihe Türk vatandaşlarının kaliteli puro içmesini engelleyen insan olarak geçeceksiniz.

Ne demek yahu yüzde 500'e varan ithalat vergisi.

Olacak iş mi bu yani. Kahrolsun faşizm!

***

Sayın ABD Bilim Etüdleri Enstitüsü Başkanlığı.

Canım kardeşim,

Bizim gazetede, kalp krizleri konusunda yapılmış olan genetik buluş mucizesiyle ilgili haberi okudum.

Bilim adamları insan genine müdahale ederek, kalbe giden damarlar tıkanınca bunun yerine alternatif damarların otomatik olarak devreye girmelerini sağlayacaklarmış.

Şimdi sizden acilen başka bir konuda bilgi ekliyorum.

Kalple filan uğraşacağınıza neden iktidarsızlığa bir çare bulmuyorsunuz ki!

Yani cinsel organ işlevsizleşince neden alternatifinin otomatik olarak devreye gireceği bir sistem üzerine düşünülmez acaba.

Her şeyi ben mi hatırlatmak zorundayım?

Eğer öyleysem siz ne işe yarıyorsunuz, mostralık mısınız?

Teşekkürler ve saygılar.

***

Sayın üst düzey yönetici.

Dün gazetemizin arka sayfasında yer alan tam sayfa Sibel Can fotoğrafını gördüm.

Sizden ricam böylesine müstesna günlerde gazetenin boyunu bir 20 santim daha uzatarak baskıya göndermenizdir.

Bir 20 santim daha yerimiz olsaydı, o zaman bu fotoğrafın güzelliği bütün endamıyla ortaya çıkacaktı.

Bu sayfa uzatma işini dün yapmadığınız için fotoğraf sadece 36,5 santim uzunluğunda kalarak heba olmuş.

Ve evet, ne yazık ki dün işi gücü bıraktım ve fotoğrafı ölçtüm.

Bu vesileyle hepinizin yaklaşmakta olan Şükran Gününü de kutlarım.

***

Sayın Tansu Çiller,

Selam n'aber.

Uzun zamandır sana yöneltilen eleştirileri okuyorum.

Hiç bunları kayda alma.

Bildiğin yolda ilerle.

Yaptığın tespit doğrudur, bu millet üçkâğıtçıları ve ilkesizleri her zaman affeder, ve çoğu zaman da onları baştacı yapar.

Bu nedenle sen de taviz verme ve olduğun gibi kal.

Çünkü halkımız seni o halinle sevdi ve sevecek.

Sevgiler.

***

Sayın İçişleri Bakanı,

Gördüğüm kadarıyla poliste imaj tazeleme çabaları var.

Memleketimize hayırlı olsun da, yalnız bir konuda büyük yanlış yapılıyor.

Acilen bir İngilizce uzmanından yardım almazsanız, bu girişim de fiyaskoyla sonuşlanacak, haberiniz olsun.

Yanlış anlamadıysam Antalya'da bir polis merkezi turistik amaçlı iç dekorasyondan geçirilmiş.

Ve de girişe ‘‘Welcome your House’’ diye bir tabela asılmış.

Bu slogan linguistik açıdan tam bir facia olmakla kalmıyor, batı rasyonalizmi açısından da mutlak anlamda tek bir anlamı bile yok.

Bu arada hazır konu açılmışken, 12 Aralık 1982 tarihli Döşeme ve Düzenleme Yönergesi'ni yazan görevliye de bir şey sormak istiyorum.

Allah aşkına, böylesine abuk bir şeyi yazmak nasıl oldu da aklınıza geldi, lütfen bana anlatsanıza.

Neden diye sorarsanız, sizde köşe yazarı olabilme konusunda büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum.

O yönergeyi kaleme almayı düşünebilen bir insanın bugün Türkiye'de en çok okunan siyasi yazarlar arasına girmemesi için hiçbir neden yoktur.

***

Ve son not

Sayın patronum,

Maaş zam oranım üstünde düşünürken sizden istirhamım, puro ithalatından alınan vergi oranını da göz önüne almanızdır.

Bu oran yüzde 532 civarındadır.

Saygılar.

Yazarın Tüm Yazıları