Cephe notları

BİR: Yılmaz Büyükerşen’den bir lider yaratmak mümkün olabilir mi?

Belki mümkündür. Ancak... Büyükerşen için harekete geçen ismin Rahşan Ecevit olması ve Rahşan Hanım’ın ilk temasını Demirel ile gerçekleştirmesi Büyükerşen açısından acayip "talihsiz" bir başlangıç olmuştur.

İKİ: AKP yanlısı çevrelere soracak olursanız "Mesut Yılmaz hiçbir şey yapamaz". Ancak AKP yanlıları, neden "hiçbir şey yapamayacağı baştan belli" bir ismin ortaya çıkması karşısında bu denli elektriklendikleri meselesine bir açıklık getirmelidirler. Öyle ya... "Hiçbir şey yapamayacak" bir isme bu denli yüklenmenin bir nedeni olmalı değil mi?

ÜÇ: Gelin "Mesut Yılmaz’ın şansı var mı?" sorusuna "soğukkanlılıkla" bir yanıt arayalım: ANAP’la olmaz çünkü Erkan Mumcu partiyi bırakmaz. DYP ile olmaz. Ağar Yılmaz’a mesafeli. CHP ile hiç olmaz. Ne Yılmaz, Baykal’dan; ne Baykal, Yılmaz’dan hoşlanıyor. Peki yeni bir parti? Yılmaz’ın böylesine zorlu bir yola başvurmayacağı belli. "Çatı hareketi" falan da ham hayal! Kısacası Yılmaz’ın başarması için saha pek müsait görünmüyor.

DÖRT: "Cephe" olayının tutmayacağını fark eden ilk isim Mehmet Ağar oldu! Ağar, zamanında bir hamleyle "AKP ve karşısındakiler" şeklindeki bir cepheleşmenin figüranı olmayacağını ilan etti. Önce AKP’nin bu düzenin içinde meşru bir parti olduğunu, ona karşı özel bir mücadele yönteminin benimsenmemesi gerektiğini söyledi. Ardından Erdoğan’ın abisinin cenazesine katılıp tabutu Erdoğan’la birlikte taşıyarak sembolik bir mesaj verdi. Yani Ağar, "Ben AKP’yi en sert şekilde eleştiririm ama onun meşruiyetini tartışmadan" diyerek "Cephe"nin içinde yer almadığını en açık bir şekilde vurgulamış oldu.

BEŞ: "AKP ve karşısındakiler" şeklinde bir cepheleşme arzusundan bir şey çıkar mı? Gelin, yine "soğukkanlılıkla" olaya bakalım: Ağar "Ben yokum" diyor. Mumcu en az AKP kadar CHP’ye de yüklenerek "arıza" çıkarıyor. DSP, "Baykal ile olmaz" diyor. CHP’nin ise "Baykal’sız bir birleşme"ye razı olmayacağı baştan belli. Yılmaz için saha müsait değil. Demirel en fazla "mikser" rolü oynayabilir. Peki bu durumda "AKP’ye karşı birleşik cephe" nasıl mümkün olacak?

ALTI: Son bir not: "AKP ve karşısındakiler" türünden bir cepheleşme, AKP’nin ömrünü uzatmaktan başka bir işe yaramaz. Bir tarafta AKP, diğer tarafta ise adı geçen isimler... Sizce Türk halkı sandık başında böyle bir ikilemde kalsa hangi tarafı seçer?

Tatlıses’in gözyaşları

İBRAHİM Tatlıses gibi kibirli mi kibirli bir starın, bitmiş bir "gönül macerası"na bu denli sardırması karşısında, "Vay be! Meğer adamda ne büyük bir aşk potansiyeli varmış" diyebilir miyiz?

Eğer ekran başında akıtılan iki damla gözyaşına kanacak kadar safdil isek, diyebiliriz.

Ancak...

Bana kalırsa İbo gibi, kadın konusunda "sayısal fetihçi" bir strateji izleyen adamın derdi, aşk meşk falan değildir.

Bütün mesele şudur:

Asena her şeyi göze alıp, tehditlere pabuç bırakmadan İbo’yu terk etti ya...

Üstüne üstlük İbo’suz da başarabileceğini, yıldızını parlatabileceğini kanıtladı ya...

İşte İbo, bu duruma katlanamamaktadır.

"Ben bitti demeden bitmez" havasındaki İbo, Asena’nın kişilik göstermesi ve başarması karşısında deliye dönmektedir.

Benliğinin un ufak edildiğini düşünmekte, kendini küçük düşmüş hissetmektedir.

Egosu, o "bitti" demediği halde "biten" bir ilişkinin altında ezilmektedir.

Yani işin içinde ne temiz bir sevgi, ne müthiş bir aşk, ne de unutulmaz bir sevda vardır.

İşin içinde ayaklar altında kalan bir "imparator egosu" vardır.

Bu nedenle İbo, gözyaşlarını, "sevgili Asena"sı için değil, "sevgili ego"su için akıtmaktadır.

Uçakta bir anons

BİR arkadaşım anlattı:

İstanbul’dan Bodrum’a gitmek için uçağa binmiş.

45 dakika rötarla.

Uçak daha kalkmadan "pilot" anonsa başlamış.

"Sayın yolcularımız... Son zamanlardaki gelişmeleri biliyorsunuz. Yaşanan olumsuzluklar var. Rötarlar gibi... Yetersiz personel sorunu ve tecrübeli personelin işten çıkarılması nedeniyle yaşanan bu olumsuzluklar nedeniyle sizlerden özür diliyoruz."

Türk Hava Yolları’nda yaşanan "skandal"ı bundan daha iyi anlatan bir örnek olamaz.

Pilot, hiçbir şeyden çekinmeden, kendi kurumunu müşterilere şikayet edebiliyor.

Yani...

Ortada kendi personelini bile karşısına almış bir kurum var.

Ne diyelim?

Allah sonunu hayır etsin.
Yazarın Tüm Yazıları