Caddede dükkanda Türkçe

Doğan ULUÇ
Haberin Devamı

Sabah bahar, akşam kış. İşe giderken ağır gelen pardösümüz akşam ofisten çıkışta iliğimizi ısıtıyor. Garip bir ilkbahar yaşanıyor New York'ta. İstanbul örneği havanın ne zaman açıp kapayacağını kesin bilen yok. Elektronik ölçekler, bilgisayar, özel radarların ortasında çalışan çoğu 'doktor' unvanlı TV meteorolojistlerine göre sokağa kısa kollu gömlek ve keten pantolon, kazak üstüne parka, palto ile şemsiye gibi kıyafet takımlarından birini seçmek gerekecek. Ama bugün hava birden ısındı. Hafif giyim öneren uzmanın tahmini gerçekleşti.

İlkbaharla birlikte müslümanların Kurban, hristiyanların Paskalya, yahudilerin Passover bayramlarının birbirini izlediği günlerde New York'a turist akını başladı. Gözde kent şimdi Latin Amerika, Avustralya, Avrupa ve Uzak Doğu'lu turistlerle dolu. Almanya'dan bir iş gezisi için gelen Prof. Faruk Şen '' Yolda, mağazada kulağıma sık sık Türkçe konuşmalar takıldı. Ben de konuşmalarıma dikkat etmeye başladım. İnsanlarımız artık Avrupa yerine Amerika'ya gelmeye başlamışlar '' diyor.

10 küsur yıl önce Kennedy havalimanına bir dostumuzu karşılamaya gittiğimizden beri anadilimizi bilen çıkmaz düşüncesiyle olur-olmaz laf etmeyi terkettik. Dondurucu bir kış gününde terminale yürürken önümüzde yarım kürk giymiş, yünlü şala sardığı bir bebek taşıyan anneyi görünce yanımdaki arkadaşa '' Şu kadın milletinde hiç akıl yok. Bu havada çocuk sokağa çıkarılır mı ?'' dediğimde yüzü soğuktan kızarmış anne geri dönüp '' Evde bırakacak kimse olmayınca çıkarılır'' yanıtıyla bizi haşladı.

'Türkiye Araştırmalar Merkezi' yöneticisi Prof. Şen, çevirip konuştuğu Türklerin çoğunun turist değil son zamanlarda New York'ta ev-bark sahibi olmuş buraya yerleşen Türkler olduğunu söylüyor.

Nereden bakarsanız bakın New York artık gerçekten bir ''Dünya Başkenti''ne dönüştü. 1990'dan bu yana sayısı her yıl artan Türklere ilaveten Nepal'lisi, Molucas, Papua, Falkland, Hongkong, New Guinea'lisi dahil 200 civarında ırka mensup insan yaşıyor bu kentte.

Ama New York'un insan cümbüşü sadece ırklara mahsus değil. Amerika içinden ve yerkürenin dört bir köşesinden elektronik, araba, giyim-kuşam, güzellik gibi çeşitli sanayi mamulü de buraya akıyor. Akıl karıştıran ürün çeşitlerinde gıda maddeleri başı çekiyor. Kaliforniya üzümü, Virgina salamı, Maine istakozu, Hawaii makadam fındığı, Kentucky kızarmış pilici, Nova Scotia somonu, Pakistan karidesi, Parma peyniri, Kobe bifteği, Belçika trufle'si, Bulgar kaşarı, İtalyan San Pelegrino suyu, Alaska pavuryası, Bursa'nın İskender kebabı New York'un 20 bini aşkın lokanta menülerinden rastgele bir tutam.

Bizce en garibi ise New York Steak denilen pabuç boyu ünlü biftek. New York'un ne içinde ne de sayfiyesinde, tabiri mazur görün, dört ayaklı ineğe rastlamadık. Oysa etinin lezzetiyle ünlü Texas'ın lokantalarından Paris'teki lüks Ritz, Londra'nın Claridges'ine çoğu ülkede en pahalı biftekler New York adını taşıyor. Popüler şehre diğer kentlerin özlemi olsa gerek New York'la özdeşleştirilmesi.

Kent merkezi Manhattan'a giderek artan rağbet nedeniyle, pek çok alanda servis hizmetleri kepenk indirmeden faaliyet gösteriyor. Evcil hayvanlar için veteriner, 59 lisandan tercüme ofisi, çilingir, TV tamiri, elektrikçi, dünyanın her tarafından gelen 2500 gazete, beş bin dergi bayii, eczane, dişçi, çiçekçi, kebabçı, pizzacı, mektup-paket taşıyıcısı, egzersiz salonu '7-24' çalışıyor. Yani haftanın yedigünü, günde 24 saat.

Sabaha karşı 04'de kim gider dergi bayiine, tercüme ofisine, kebabçıya ? Bunca yıldır gece karanlığında bu yerlerinin kapısını çalmadık ama '7-24' açık oldukları için gidenler olsa gerek.

Yazarın Tüm Yazıları